LEYLA İLHAN/ ÖZEL HABER 

Pakistan’da 8 Şubat’ta yapılan genel seçim sonuçlarını 2022 yılında başbakanlık görevinden alınan eski Başbakan Imran Khan destekli bağımsızlar birinci sırada tamamlarken, eski Başbakan Navaz Şerif'in partisi Pakistan Müslüman Ligi-Navaz (PML-N) ikinci sırada tamamladı. Ancak Eski Başbakan Şerif’in genel seçimlerindeki zaferini ilan etmesiyle Pakistan siyasi arenası oldukça önemli bir dönüm noktasına sahne oldu. Pakistan’da siyasi kriz günden güne etkisini arttırırken ülkenin hem iç hem de dış politikada atacağı adımlar ve geleceği merak konusu oldu.

Pakistan’daki seçim sonuçlarını, Imran Khan’a yöneltilen suçlamaların arka planını, ülkedeki siyasi istikrarsızlığın geleceğini ve dış faktörlerin Pakistan siyasetine etkisini Milli Savunma Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hayati Ünlü Diriliş Postası’na değerlendirdi.

BELİRLEYİCİ AKTÖR “ORDU”

“Pakistan’ı Kim Yönetiyor?” diye bir soru sorulduğunda, bu sorunun cevabının  “Ordu” olduğunu söyleyen Ünlü,  “Asker sadece elindeki kaba kuvvet kapasitesi itibariyle değil, aynı zamanda siyasetin finansmanı gibi ekonomik güç itibariyle de siyasal değişimin en önemli yönlendiricisidir. Başta yargı ve medya olmak üzere ülkedeki resmi ve gayri resmi kurumlar üzerindeki otoritesi de buna eklendiğinde yüksek kültürden popüler kültüre ülkede gerçek iktidarı elinde tutan aktördür. Öyle ki ülkede ‘Pakistan ulusu değil, Ordu’nun ulusu’ söylemi boşuna gelişmemiştir. Bu çerçevede uzun yıllardır ülke tarihinin yarısı bir darbeler tarihine karşılık gelmiş olsa da, Pakistan’da asker, ülke iç ve dış politikasının en belirleyici unsuru konumunda olmaya devam ediyor. Böyle olunca da çoğu kişi, seçimler söz konusu olduğunda askerin müdahale kabiliyeti bağlamında büyük bir beklentiye girmiyor” dedi.

PAKİSTAN’DAKİ SEÇİMLER

Ünlü Pakistan’daki seçimleri ise şu şekilde değerlendirdi:

“Her ne kadar son dönemlerdeki gelişmeler son yılların en büyük elit ve nizam karşıtı seçmen mobilizasyonunu ortaya çıkarmış olsa da, başta Imran Khan’a net bir ceza verilmesi ve seçim öncesi yaşanan bazı şiddet olaylarıyla veto edici güçler şakalarının olmadığı mesajını net bir şekilde vermişti. Bu çerçevede askerin desteği ve onayıyla Şeriflerin partisi PML-N ile Buttoların partisi Pakistan halk partisi arasında tekrardan bir hükümet kurulması oldukça muhtemel görünüyor. Imran Khan destekli bağımsızlar çoğunluğa sahip olsalar da tek başlarına hükümet kurabilecek güçte değiller. Böyle bir platform bulabilmeleri de kolay değil. Seçimlerle ilgili sandık güvenliğinden internet kesilmesine haklı kabul edilecek çok sayıda itirazları var, ancak bu süreçte en rasyoneli parlamento içerisinde kalıp sistem dışına atılmamaları. Imran Khan dış müdahale ve iç adaletsizlikle üzerine büyük bir sosyal hareket inşa etti. Ancak şu an ülke terör problemleriyle boğuşuyor ve asker, demokratik eleştirileri yükseltebilecek aktörlerin çoğuyla belli dengeyi oturtmuş durumda. Dolasıyla tüm siyasi aktörler bu yeni dengelere göre hareket edecektir. Bu açıdan bir süreliğine ‘bekle gör siyaseti’ hakim olabilir”

KHAN’IN ÖNÜNDEKİ 2 SEÇENEK

Eski Pakistan Başbakanı Imran Khan’ın görevden düşürüldüğü andan itibaren seçimlerin bir an önce organize edilmesini istediğini belirten Ünlü, “Khan, görevden alınmasından kendisine suikast düzenlenmesine ve en sonuncu 7 yıllık cezaya kadar müesses nizam ve arkasındaki Amerikan desteği söylemiyle ülkenin bağımsız olmadığını iddia etti. İslamabad yürüyüşü gibi sosyal mobilizasyonlarla kitleleri “Adalet Hareketi”ne dahil etmeye çalıştı. Çalışmalar başta gençler olmak üzere büyük bir seçmen tabanının inşa edildiğini ortaya koydu. Nitekim bu durum seçim sonuçlarına da belli oranda yansıdı. Tek başına hükümet çoğunluğu bekleniyorken, neticede bu baraj aşılamadı. Şu an önlerinde 2 tercih opsiyonu duruyor. Ya seçim öncesi gibi agresif bir harekete devam edecekler ya da daha kontrollü sistemin dışına atılmadan demokratik seslerini topluma aktarmaya devam ederek derinden ilerlemek isteyecekler. İç ve dış politik dengeler ikinci opsiyonun daha rasyonel olabileceğini düşündürüyor” dedi.

IMRAN KHAN’A VERİLEN CEZALAR

Imran Khan’ın kendisine yöneltilen suçlamaların ABD tarafından yönetilen bir stratejik operasyon  olduğunu iddia ettiğini belirten Ünlü,  “Khan, bu iddiasını kanıtlamak için çok sayıda delil de ortaya koydu. Khan bir taraftan iç siyasette kritik kurumların önemli kademelerine kendisine yakın isimleri yerleştirmeye çalışarak yerleşik düzeni değiştirmeye çalışıyor, diğer taraftan da Rusya gibi aktörlerle yakınlaşarak başta ABD olmak üzere birçok Batılı ülkenin arzu etmeyeceği davranışlar sergiliyordu. Ne ABD ne de Pakistan askeri elitleri Imran Khan’ın iddialarını kabul etmedi, ancak neticede bu iki çıkar grubunun damarına basması görevinden edilmesine neden oldu” şeklinde konuştu.

SİYASİ BİR KRİZ İSTENMİYOR

Imran Khan’ın partisinin PML-N’nin kalesi olarak bilinen Pencap’ta eyalet seçimlerini büyük bir zaferle kazanabildiğini aktaran Ünlü, “Şu an ülke içi ve dış dengeler Pakistan’da siyasi bir kriz istemiyor. Bu açıdan şiddetin çok sıradan ve gündelik bir araç olduğu ülke siyaset repertuvarında Imran Khan ve partisinin tercihi temel belirleyici olmasa da etkili olacak” ifadelerini kullandı.

PAKİSTAN’IN STRATEJİK KONUMU

Pakistan’ın bölgedeki Batılı çıkarların yanında, hem Çin’in Kuşak-Yol Projesi hem de Rusya-Hindistan-İran üçlüsünün Kuzey-Güney Koridoru bağlamında kritik konumda bir ülke olduğunu aktaran Ünlü, Pakistan’ın Okyanus siyaseti açısından Hint Okyanusu’nun en önemli aktörlerinden biri olmasının yanı sıra, Hint Okyanusu’nu Orta Asya’ya bağlayan kilit kara ülkelerin başında geldiğini belirtti.

TÜRK DEVLETLERİ İÇİN DE ÖNEMLİ

Pakistan’ın Türk devletleri arası gelişen ilişkilerin geleceği açısından da önem arz eden bir ülke olduğunu vurgulayan Ünlü, “Bu durumu Türkiye-Azerbaycan-Pakistan üçlüsünün imzaladığı İslamabad Deklarasyonu’nda da görüyoruz. Kısaca ülkenin içinde bulunduğu durum, geçişte bulunan dünya siyaseti açısından büyük önem arz etmekteyken, Afganistan sınırından Belucistan bölgesindeki yaşadığı güvenlik sorunlarına ve İran’la son yaşanan krize kadar hiçbiri küresel rekabetten bağımsız düşünülemez” ifadelerini kullandı. 

DSÖ: Gazze'de 12 bin ila 14 bin kritik hastanın tıbbı tahliyeye ihtiyaç duyduğunu tahmin ediyoruz DSÖ: Gazze'de 12 bin ila 14 bin kritik hastanın tıbbı tahliyeye ihtiyaç duyduğunu tahmin ediyoruz

ABD’NİN İHTİYAÇ DUYDUĞU BİR KONUMDA

“Pakistan şu an bozulan Hindistan ve kopan İran ile ilişkileri sonrası ABD’nin bölgede ihtiyaç duyduğu en kritik aktör durumunda” diyen Ünlü, “Khan ve eşine verilen ceza, seçimlerdeki hile iddialarının ABD’de eskiden olduğu gibi bir eleştiri dalgasına yol açmaması da söz konusu durumu özetliyor. Bu, Batı dünyasının kendisi dışında demokrasiye gösterdiği saygıyı bir kere daha gözler önüne seriyor” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi