Abdülkadir Konuksever / Diriliş Postası

Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Yukarısalat köyünde doğan mucit Celal Göğer, hayatını “Her şey yoklukla başladı” şeklinde özetliyor. Göğer, elektrikle yanan bir lambayı ancak 7-8 yaşlarında Batman’da görmüş. “İzlemekten günlerce gözüm kamaştı” diyen Göğer, sonrasında büyük tutkuyla bağlandığı elektrik ve elektronik alanında yüzü aşkın buluş gerçekleştirdi. Belki bazıları ondan önce keşfedilmiş şeyler olsa da pek çok kişinin dikkatini çekmeyi başardı. Öyle ki pek çok ülkeden ortak çalışma teklifleri aldı.

Bu günlerde Somalı madencilerden etkilenip bir hafta enerji sağlayan ve yeryüzüne sinyal gönderebilen baret ile çok üşüdüğünü söyleyen felçli bir hasta için ısıtmalı eldiven ve çorap yapan Göğer’in amacı ve en büyük hayali icatlarının millileştirilmesi ve istihdam sağlanması.

“TAVANDAKİ NEYLE YANIYOR?”

İlk kez elektrik ile tanıştığında şaşkınlık yaşadığını belirten Göğer, ailesinin Bismil ilçesinin Yukarısalat köyünden Batman’a göçtüğünde ilk dikkatini çeken şeyin tavanda parıldayan lamba olduğunu söyledi.

Celal Göğer, “Tavanda küçük ampul parıldıyordu. Köyde elektrik yoktu, köy okulunda da yoktu. Gaz lambası ile aydınlanıyorduk. Gece boyunca gözlerimi ayırmadan izledim. Hiç is çıkarmıyordu, hiç titreşmiyordu. Başka bir dünyada gibiydim. Sonraki bir hafta gözlerimin kamaşması ile geçti. Prize yorgan iğnesi soktuğumda elektriğin ne olduğunu anlamış oldum.” dedi.

CAMDAKİ GAZETELER

Elektriğin gücü karşısında büyülenen Celal Göğer, kırık dökük okuma-yazmasıyla kendi çapında araştırma yapmaya başlar. Ailesinin bozulan işleri nedeniyle okulunu yarım bırakıp çalışmaya başladığını anlatan Göğer, şunları söyledi:

“Üç tekerlekli bir çekçek arabası alıp yük taşımaya başladım. Batman’da güzel bir adet vardır. Yerel gazeteler o günkü gazetenin bir nüshasını matbaanın camına yapıştırırlardı arkalı önlü. İlk iş gidip bütün gazeteleri okur, Batman’ın hangi köylerine elektrik geldiğini öğrenirdim. Televizyon ile ilgili şeyler çok ilgimi çekiyordu. Komşunun evinde ilk kez görmüştüm ve arkasına bakıp kurcaladığım için beni evden atmışlardı. Babama her gün ‘televizyon alalım’ diye baskı yapıyordum. Ama yeni dükkân açmıştı ve maddi durumu iyi değildi. Gönlüm kırılmasın diye eskiciden bozuk bir pilli radyo almıştı. O radyo tüm hayatımı değiştirdi.”

TENEKEDEN TORNAVİDA

Yağ tenekesini kesip tahta bir sapla tornavida yapan Celal Göğer, bununla radyosunun kapağını açtığında ilk kez elektronik devreler ile karşılaşır. O devrelerin ne işe yaradığını öğrenmek için gösterdiği çaba ise ona bu günkü mesleğinin kapılarını açar.

Elektronik devlerin çalışma mantığını çözmek için çok uğraştığını belirten Göğer, “İçini temizledim ve akan pillerini çıkardım. Elektriğin alete girişi ve çıkışına kadar bütün safhalarını inceledim. En sonunda kopuk bir bağlantı bulup onardım. Harçlığımla pil aldım ve taktığımda TRT yayını açıldı. O müziği hiç unutmam. Babam nasıl yaptığımı sorduğunda nasıl yaptığıma dair hiçbir fikrim yoktu. Hoşuna gitmişti gidip bana bir kontrol kalemi aldı. TPAO’nun lojmanları vardı Batman’da. Onların maddi durumları iyiydi. Gider çöplerini karıştırır elektrikle ilgili olan her şeyi toplardım. Mahallede artık kimin elektrik arızası olsa beni çağırırlar gider tamir ederdim.” ifadelerini kullandı.

KÖYE DÖNÜŞ

Babasının Batman’daki dükkânı çıkan bir yangınla küle döndüğünde ailesiyle birlikte köye dönerler. Köyde Celal Göğer’i bekleyen sürpriz elektriktir.

Ailesiyle birlikte köye döndüklerinde işçilerin elektrik direklerini yerleştirdiklerini gördükten sonra günlerce gönüllü çalışarak işçilere yardımcı olduğunu belirten Celal Göğen, “En sonunda köyümüze de elektrik gelmişti. 1994 yılında askere İstanbul’a gittim. Askerliğim bittiğinde dönmedim. İstanbul’da çalıştım. Yük taşıma, lokantacılık, çaycılık yüzden gazla işe girip çıktım. Hiçbiri beni açmıyordu. ‘Benim işim değil bu’ diyordum. Sonra bir tanıdık Sirkeci’de bulunan cep telefonu ve çağrı cihazı tamircisinde çalışmamı istediğinde işimi de bulmuş oldum. İki yıl çalıştım, pek çok şey öğrendim. Elektroniğin çalışma mantığını anladım. İki yılın sonunda dükkânın başına geçmiştim ancak ailem Bismil’e dönmemi istiyordu.” dedi.

NOKIA İLE MÜCADELE

Ailesini kıramayarak Bismil’e dönen ve telefon tamiri üzerine dükkân açan Celal Göğer’in tanınmasını sağlayan şey o dönem çok revaçta olan Nokia telefonları ile girdiği mücadele olmuş.

Göğer, “Tamirciliğe başladım, işlerim iyi gidiyordu. Bir gün Nokia 3310 telefonunda Kürtçe dil seçeneğinin olmaması kafama takıldı. Finlandiya’ya yazdım ve bunu sordum. Gelen cevapta ‘Öyle bir dil yok’ dediler. Çok sinirlendim. Ben Kürtçe ile gözlerimi açtım, Türkçe’yi okulda öğrendim. ‘Nasıl olmaz’ diyerek başladım uğraşmaya. Bilgisayara bağladım telefonu. Baktım ki dil seçenekleri PPM dosyasında. Araştırdım ve LNG bölümünü buldum. İngilizce olan bölümü komple Kürtçe’ye çevirdim. Telefona yükleyince hata verdi. Yeniden, yeniden dört ay boyunca denedim en sonunda başardım. Kürtçe PPM dosyasını da Nokia’ya göndererek ‘Alın yok dediğiniz dil benden size ücretsiz kullanabilirsiniz’ dedim. Ama yine kullanmadılar. Pek çok gazeteye haber oldum, yurtdışından bile yazıp programı istediler. Ama baktım siyasi alana çekiliyor projeyi iptal ettim. Şimdi 3310’u yeniden piyasaya çıkarıyorlar ama tutmaz, yeniliğe açık olsalardı zaten bu durumda olmazlardı.” dedi.

GÖRÜNMEZ EKRAN

Celal Göğer, yıllar içinde pek çok irili ufaklı icat yaptı. Ancak onu esas öne çıkaran icadı özel bir gözlükle görülebilen telefon ekranı oldu. Her icadın bir ihtiyaçtan doğduğunu vurgulayan Göğer, “İstanbul’da metroda seyahat ederken yanımda oturanın telefonuma baktığını gördüm. Aklımda bir şimşek çaktı. Gelip üzerinde çalışmaya başladım ve en sonunda muvaffak oldum. Amerika’dan, İngiltere’den Almanya’dan şirketler mail attılar. Ortak çalışmayı önerdiler. Beni davet ettiler ama kabul etmedim. Ben bunun Türkiye’de üretilmesini millileşmesini istiyorum. Cumhurbaşkanımıza yazı yazdım. Kendiler de beni TÜBİTAK’a yönlendirdiler. Ancak daha gönderemeden darbe oldu. İyi ki de göndermemişim bir sürü FETÖ’cü çıktı TÜBİTAK’tan. Şimdi doğru anı bekliyorum. Onlar da bekliyorlar. İnşallah güzel şeyler olacak.” ifadelerini kullandı.

GÜNEŞ PANELLERİ

Bu günlerde Celal Göğer’in ilgi alanı güneş panelleri. Hücreleri ile oynayarak daha verimli paneller elde ettiğini söyleyen Göğer, madenciler için de sinyal gönderen baret ürettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güneş panelleri 12 volt elektrik üretiyor. Ben genetik hücreleri ile oynayarak bunu 24 volta kadar çıkardım. Bataryaların da kimyasallarını değiştirerek geliştirdim. Yaptığım baret Soma maden kazasından sonra ortaya çıktı. Üzerinde ışıktan bile enerji üreten paneller ve tasarımı bana ait olan GPS vericisi var. Bu verici yerin 100 metre altından bile sinyal ulaştırabiliyor. Ayrıca bataryaları herhangi bir kaza durumunda bir haftadan fazla ışık üretebiliyor. Beni medyadan okuyan ve ulaşan felçli bir hasta için de ısıtmalı eldiven, çorap ve minder yaptım. Sinirleri zarar gördüğü için çok üşüyormuş.”

Hedef millileşmek

Celal Göğer Diyarbakır’ın Bismil ilçesindeki dükkânında çalışmaya devam ediyor. En büyük hayali icatlarının destekle millileştirilmesi ve bölgede teknolojik istihdam sağlanması. Bunun için gerekli olan tek şeyin inanmak ve azim olduğunu söylüyor.

Editör: TE Bilisim