Suriye halkı bir yandan Beşşar El Esed liderliğindeki rejime ve müttefiklerine karşı özgürlük savaşı verirken diğer yandan da DAEŞ ve türevlerinin terörüyle ve aşırılıklarıyla mücadele ediyor.

IŞİD veya Arapça kısaltmasıyla DAEŞ denilen yapı bildiğiniz gibi El Kaide’den ayrılarak kuruldu.

Kuruluşunda ve büyümesinde istihbarat örgütlerinin olduğu kadar DAEŞ’e katılanların benimsediği çarpık zihniyetin de rolü var.

Suriye’de kendine faaliyet alanı bulan DAEŞ’in dışındaki diğer bazı gruplar da aynı zihniyete ve aşırılığa sahip.

İsimleri DAEŞ olmasa da Suriye halkının şanlı devrimini sırtından bıçaklayan örgütten pek farkları yok.

O gruplardan biri de Cundu’l Aksa…

İdlib kırsalında devrimin en önemli hareketlerinden Ahraru’ş Şam’a karşı savaşıyor.

Yani o da DAEŞ gibi rejimi değil devrimcileri hedef alıyor ve Suriye halkının özgürlük mücadelesine darbe vuruyor.

Ahraru’ş Şam komutanlarına suikast düzenleyen Cundu’l Aksa’ya karşı başta Ceyşu’l İslam olmak üzere devrimci 16 grup Cuma günü ortak bir bildiri yayınladı.

“Şam sahasında aşırılık mikrobunun ortaya çıkması mübarek Suriye Devrimi’ni kasıp kavuran musibetlerin en büyüklerinden biridir” ifadesiyle başlayan bildiride söz konusu gruplar Ahraru’ş-Şam’ın yanında yer aldıklarını ilan etti.

Cundu’l Aksa grubunu “Rejimden kurtarılan bölgelerdeki yılanın başı” olarak nitelediler.

Daha sonra Livau’l Hak ve Ceyşu’s Sünne grupları da yayınladıkları bildiriyle “Suriye Devrimi ve devrimciler aşırılık ve haksız yere kan dökme deneyiminin yeniden yaşanmasını kabul edemez” diyerek Ahraru’ş Şam’a destek verdi.

Böylece Cundu’l Aksa’ya karşı 18 grup ve Ahraru’ş Şam birleşmiş oldu.

İki taraf arasında yaşanan gerginliği gidermek üzere bir takım çevreler çaba gösterseler de Suriyeli devrimci gruplar Cundu’l Aksa’nın oluşturduğu tehlikenin farkında.

Aynı çevreler daha önce de DAEŞ ile devrimci gruplar arasında çatışma yaşanmaması için çaba sarfediyor ve DAEŞ’in de rejime karşı mücadelenin bir parçası olduğunu söylüyordu.

Devrimci gruplarla DAEŞ arasındaki çatışmaları, Suriye rejimini sevindiren bir “iç savaş” gibi değerlendiriyorlardı.

Bu bakış açısının doğru olmadığı geç de olsa anlaşıldı.

Suriyeli devrimci gruplar bugün artık DAEŞ ‘e karşı savaş için “mücahitler birbirini öldürüyor” denilemeyeceğinin farkında.

Aynı şey şimdi Cundu’l Aksa için de geçerli.

Ahraru’ş Şam Genel Komutanı Ebu Yahya El Hamevi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, hareket komutanlarına yönelik sistematik bir saldırı olduğuna dikkat çekerek, Cundu’l Aksa’nın DAEŞ deneyimini yeniden canlandırdığını belirtti.

Şam ehlini düşünerek Cundu’l Aksa’nın aşırılıklarına uzun süre sabrettiklerini ve karşılığında yalandan başka birşey görmediklerini kaydeden El Hamevi, son günlerde ortaya çıkan ve hareketi mürted ilan eden fetvalara işaret etti.

Ahraru’ş Şam, Türkiye’ye ve Fırat Kalkanı Operasyonu’na verdiği destek nedeniyle hem DAEŞ ve türevlerinin hem de istihbarat örgütlerinin hedefinde.

Hareketi hedef alan tekfir fetvalarının ve komutanlarına düzenlenen suikastlerin anlamı bu.

Devrimci gruplar için zor fakat mutlaka yüzleşmeleri gereken bir durum.

Bir yandan rejimle ve müttefikleriyle savaşırken diğer yandan DAEŞ ve benzeri örgütlerle uğraşmak güçlerini bölüyor ve enerjilerini tüketiyor.

“Rejime karşı savaşırken söz konusu gruplarla çatışmayalım” da diyemezler.

Çünkü rejime karşı ilerlerken o gruplar bombalı araçlarla ve suikastlerle arkadan saldırıyor.

Suriye halkının özgürlük ve onur mücadelesine dört koldan ve hep birlikte saldırıyorlar.

Tıpkı Türkiye’ye PKK/PYD, DAEŞ, FETÖ, DHKP-C ve benzerleriyle topyekun saldırdıkları gibi…

Fakat inanıyoruz ki Allah’ın izniyle Türkiye’de de Suriye’de de kaybedecekler.

Kazanan biz olacağız.

Türkiye olacak, Özgür Suriye Ordusu, Ahraru’ş Şam ve kardeşleri olacak.