“Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, terör örgütü üyesi olmak, silahlı terör örgütüne üye olmak, örgüt adına suç işlemek, Türkiye Cumhuriyeti’ni alenen aşağılamak, terör örgütü propagandası yapmak, Türk milletini, Cumhuriyet’i ve TBMM’yi alenen aşağılamak, Cumhurbaşkanı’na hakaret, devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılamak, terör örgütü PKK propagandası yapmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a muhalefet, PKK terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, hakaret, suç işlemeye alenen tahrik, kanunlara uymamaya tahrik, kamu görevlisinin aleyhine iftira, suç işlemeye tahrik ve suç işlemeye azmettirme, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüs.”

Yukarıda sayılı suçları defalarca hem de işlediğine dair yüzlerce belge ve açık delillerle yargılanan Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilebilmesi de bir vahamettir. Yargı bu konuda çok yavaş kalmıştır. O şerefli makama bu kadar ihanet içinde olan birinin adaylığına karşı çıkmak, terör örgütü PKK’nın ihanetine ve sinsi planlarına karşı çıkmak demektir. Çünkü HDP parti olarak Demirtaş da kukla olarak terör örgütü PKK’nın siyasi ayağıdır. İpleri dış istihbarat örgütlerine bağlıdır. Bunların derdi Türkiye’yi yönetmek değil, Türkiye’yi bölüp parçalamaktır.

2015 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör örgütü PKK kamplarına yönelik hava harekâtını protesto için yapılan yürüyüşten sonra, “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyen HDP Hakkâri Milletvekili Abdullah Zeydan’ı unutmayın. İşte HDP budur. Fırsat bulduklarını sandıklarında Türkiye’yi terör örgütü PKK’ya, ellerindeki belediyelerin imkânlarını seferber ederek çukura gömmeye çalışmadılar mı?

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, aday olduktan sonra ilk ziyaret ettiği kişi Selahattin Demirtaş olmasının nedenini söyleyeyim mi? Dış istihbarat güçlerine şirin görünmek. Terör örgütünün siyasi kanadını seçime sokmak Kürt halkına da yapılan bir haksızlıktır. Çünkü bu konuda en büyük bedeli ödeyen onlar oldu. Eli kanlı terör örgütü sürekli terör üreterek buna da hak talebi diyor. Ancak amaçları dış güçlere hizmet etmektir. Türkiye, terör yanlısı siyasi partilere yasak getirmedikçe yarın da FETÖ siyasi hareketi ortaya çıkacaktır. Kürt halkı artık terör istemiyor. Onlar adına terör üretenlere de prim vermemeli. Vermeyecektir. Ancak, hala önüne terör propagandası yapan siyasi adaylar oldukça, kandırılmaya devam edebileceklerini de unutmamak gerekir.

Bir televizyon programında konuşan AK Partili Aziz Babuşçu da “Demirtaş bence de cezaevinden çıksın. Sonuç itibarıyla bir seçime giderken, cumhurbaşkanı adayı bir siyaset liderinin cezaevinde olmasını tercih etmem” söylemini de kınıyorum. Siyasi lider değildir Selo… O, terör örgütünün siyasi kanadı olarak birilerinin maşasıdır. AK Parti terörle mücadele ederken, içinden böyle seslerin çıkmasını kabul etmiyorum. Ayıplıyorum.

Yargı, yukarıda anlattığım tüm suçlamalara muhatap olan kişiyi bıraksın demek, verilen bunca mücadele ve şehitlere karşı ihanettir.

Demirtaş çıksın diyen muhalefete de bir önerim var. Hepiniz adaylıktan çekilin ve Selo’yu desteklediğinizi açıklayın, madem bu kadar dertlendiniz. Safınız milletten yana mı terörden yana mı?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dediği gibi: “Rahatlık mı battı.”

Selam ve dua ile…