Sözcü’nün “Saray’la görüşen CHPli” iddiası amacına ulaştı ve konu kapandı. Rahmi Turan’ın hedefi olan Muharrem İnce, yazıdan alması gereken mesajı hemen alamadı. İnce’ye ihraç sopasının ucu gösterildi ve sessizce köşesine çekildi.

Peki hikaye bundan mı ibaret?

Ne olup bittiğini anlayabilmek için 23 Haziran’dan sonra olup bitenleri hızlıca oynatalım, bakalım bize ne söylüyor.

23 Haziran rüzgarı Erdoğan düşmanı kim varsa tekmili birden yüreklendirdi. PKK’lısından FETÖ’cüsüne herkesin alenen oy istediği proje aday 800 bin fark atınca ertesi günden itibaren 2023’e kadar huzur vermeyeceklerini dillendirmeye başladılar.

Proje aday seçim rüzgarı dinmeden soluğu Bodrum’da aldı. Kapalı kapılar ardında toplantılar, görüşmeler yaptığı yazıldı, çizildi.

Ve taze başkan, kendisinden beklenen asıl misyona, 23 Haziran’da kendisine destek olan tarafsız(!) sanatçı tayfasıyla birlikte kaz dağları üzerinden giriş yaptı.

Ancak Balıkesir’den İstanbul’a yürüyen rüzgar, İmamoğlu ailesinin Kaz Dağları’ndaki inşaatlarına takılınca, çevreci mesajlarla yetindiler.

Proje aday yeni misyona ısınmaya çalışırken hesap bozan bir çıkış geldi. Muharrem İnce bir televizyonda 2023’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağını açıkladı.

24 Haziran 2018 gecesi “kaos” beklentilerini boşa çıkaran ve aynı zamanda “Adam kazandı” diyebilen İnce, 2023 için “Tekrar aday gösterildiğimde hakkın yerini bulacağına inanıyorum.” dedi.

İnce’nin “Cumhurbaşkanlığı’na adayım” demesi keyifleri kaçırdı. İmamoğlu’nun reklamcısı Necati Özkan “Dün dünde kaldı cancağızım, artık mekânın yeni sahibi var” tweet’iyle huzursuzluğu açık etti.

İnce’nin planlara çomak soktuğu bu tarihlerde ‘projenin asıl sahipleri’ de kafasını çıkarmaya başladı. Proje adaya peş peşe yurtdışı davetleri geldi. Ziyaretlere gitti.

Bu sırada farklı bir kulvarda ilginç bir gelişme daha oldu.

Türkiye’de ne zaman Türkiye’yi sıkıntıya sokacak bir gelişme yaşansa öncesinden Türkçe ekibini güçlendirmesiyle bildiğimiz İngiliz devlet ajansı BBC, yine eleman ilanına çıktı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik 7 Şubat operasyonu, 17-25 Aralık Kumpası, 15 Temmuz darbe girişimi gibi olunca öğrendiğimiz önemli gelişmelerden iki-üç ay önce ilana çıkan BBC’nin yeni beklentisi merak konusu oldu.

Bu arada Türkiye siyanürle tanıştı. İntihar vakalarını ekonomik krizle, işsizlikle bulamaç yaparak yediren yayınları izledik hep birlikte. Elbette; aralara serpiştirilmiş Suriyelilere yönelik dezenformasyonları ihmal etmeden…

“Yoksulluk intiharlarını” 10 Kasım törenleriyle başlayan Atatürk düşmanlarına linç kampanyaları ve sokakta başörtülü kadınlara yönelik saldırılar takip etti. Mis gibi gerildik… Ne olduysa AK Partili oldukları iddia edilen zenginleri keşfettik eş zamanlı olarak. Birbiri ardına servis edilen videolarla zihinlerde bir fotoğrafı tamamlanmaya çalışıyorlardı sanki…

Tabii Meclis’te had bildirmeye kalkan,  “Gezi’yi mumla arayacaksınız” diyerek tehdit eden tipitipleri unutmadan…

Ve son olarak “kaos projesinin ressamları” için olmazsa olmaz bir renk olan Aleviler de sürece dahil edildi. Pek çok kez benzerlerini gördüğümüz provokasyonların bir örneği de İzmir’de yaşandı. Bir eve “Defol Alevi” yazıldı, çarpı işareti konuldu.

Bu provokasyonla birlikte kafalardaki puzzle da tamamlanmış oldu.

Şimdi Rahmi Turan’ın İnce’yi hedef alan yazısının niçin yazdırıldığını bir kez daha düşünmek ve sormak gerekiyor. Yazının amacı salt CHP’deki taht kavgası mıydı gerçekten? CHP içinde çete olduğunu söyleyecek kadar sesini yükselten ve “2023’te adayım” diyen İnce, CHP’ye zarar gelmesin diye mi sustu gerçekten?

Barış Pınarı Harekâtı sürecini başarıyla yöneten Türkiye ekonomide taşları yerine oturtuyor. Göstergeler ekonomik saldırının etkilerinin azaldığına işaret ediyor. Bu arada S-400 testleri yapıldı. Anladığımız kadarıyla Türkiye’nin 2023’e kadar her konuda mesafe alacağını görüyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu fırsatı vermek istemiyorlar.

Projenin büyük yürütücüleri bu işi; hem İBB’nin maddi ve fiziki imkânlarını sonuna kadar kullanarak hem de başkanın aday olmak için istifa etmek zorunda kalmayacağı bir erken seçime bulaşmadan yapabilmenin yollarını arıyor ama bulamıyorlar. Yani tilkiye soruyorlar, “Kalburda pişmiş kaz yer misin” diye, gülüyor. “Niye gülüyorsun” diyorlar, O da “Hem kaz hem kalburda pişmiş, daha ne isterim” diyor.

Eyvallah, tilki bu, tilkiliğini yapacak da o kazı tilkinin kursağında bırakacak kurtlar nerede?