Bu memlekette barış olsun, kan dursun, analar ağlamasın, milli servet de heba olmasın diye dünyanın fedârlığını yapıyorsunuz, çözüm sürecinde yüzüp yüzüp sona geliyorsunuz, geriye “İzleme Heyeti” diye basit bir ayrıntı kalıyor, ona takılıyorsunuz. Olacak şey mi?

HDP liderliğinin iyi niyeti şaibeli, PKK’nın dağ kadrosunun ne dediği belli değil, Abdullah Öcalan’ın Nevruz mesajının şurası eksik burası gedik, tamam da, size ne?

Siz “Bize düşen her şeyi yaptık. Her şeyi!” diyebilecek pozisyonda olmaya bakın. Silahlar toprağa gömülürse ne âlâ, ama savaş yeniden patlak verirse hiç kimse –düşmanın en azılısı bile- “Bize verdikleri sözü tutmadılar da ondan oldu” diyemesin.

Söz verdiniz mi ?

Verdiniz.

“İzleme Heyeti olacak” dediniz mi?

Dediniz.

E öyleyse şimdi Sırrı Süreyya Önder’i niye konuşturuyorsunuz “Sözlerini tutsalardı PKK bir hafta içinde silahsızlanma kongresini toplayacaktı” diye?

Yahu, varsın birilerinin meşhur olmasına yarasın, roman falan yazmasına yarasın, böyle mazeretlerle pilavdan dönenin kaşığı kırılmaz mı?

Şu geldiğimiz noktanın çok daha ilerisinde bir noktaya bundan seneler evvel gelmiştik, PKK’lılar silah bırakıp dağdan düze iniyorlardı, “Vay Habur’da zafer işareti yaptılar! Vay zılgıt çektiler!” bahanesiyle (aslında Yozgat’ta oylarımız düşüyor diye, gündemde seçim meçim de olmadığı halde) pilavdan dönüp kaşığı kırdırmanın bedelini yüzlerce can vererek ödedik, ders almıyıor muyuz?

“İzleme Heyeti”ne yeşil ışık yakmak hiçbir şeyin garantisi olmaz, doğru; ama kırmızı ışık yakmak terörde ısrar edenlere mazeret garantisi olur.