Senaryo işliyor. Amerika’nın başına Trump’ın getirilmesi kurgulanan senaryonun bir parçasıdır. Deli olmayan biri zaten bu senaryonun figüranı olamazdı. Bu yüzden başkanlık koltuğuna oturtulan Trump, o koltuğa kendisini oturtanların figüranlığını yapmak zorundadır. Yani o bir uşaktır, sadece talimatları yerine getirir. Gerisine bakmaz. Bu yüzden, Trump’ın insanlık dışı kararlarına kızmak yerine, onu kullanan gücün karşılığını ortaya koyacak oluşumlar ve eylemler gereklidir.

Aynı senaryonun oyuncularından biri de FETÖ elebaşıdır. 15 Temmuz’da Türkiye’yi FETÖ eli ile işgal girişimleri de bu senaryonun parçasıdır. Bu yüzden FETÖ elebaşını asla iade etmemekteler. Bu yüzden FETÖ Amerika’daki ininde hâlâ faal durumda.

Şimdi Amerika ‘Şeytan’ olma rolünü Trump ile sürdürüyor. Bu yüzden Trump, Kudüs’e ABD Büyükelçiliği’ni taşıma kararı aldı. İsrail’in kuruluşunun 70. yılında da bu kararı uyguladı. İsrail de bu uygulamadan aldığı cesaretle, tamamen demokratik tepkisini ortaya koyan silahsız insanlara ateş açtı ve 60’a yakın kişi şehit oldu, 2 binden fazla kişi yaralandı.

Demokrasi ve İnsan hakları savunucularından ses seda yok. Çünkü senaryoyu yazanlar ve onları oynayanların önlerine çıkacak cesaretleri yok. İsrail için insan hakları, uluslararası hukuk vs. hiç önemi yok. Çünkü İsrail Şeriat ile yönetilen bir ülke. Onların tek hedefi var değiştirilmiş Tevrat’ın emirlerini yerine getirmek. Yani, ‘Vadedilmiş Topraklar’ (Arz-ı Mev’ud)…

İsrail, Tevrat’a göre yönetilen bir şeriat devleti olarak yaptığı katliamlardan çekinmiyor. Çekinmeyecek. Çünkü Tevrat, Yaradılış-Tekvin 15’te “O gün Rab Avram’la antlaşma yaparak ona şöyle dedi: (Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan toprakları senin soyuna vereceğim).

Birilerinin dediği gibi ‘Tanrı’yı kıyamete zorlamak’ safsatası ile kan dökmüyorlar. Tek dertleri Tevrat’ın emirlerini yerine getirmektir. Bunun için Müslümanların içine İmam görünümlü ajanlar sokarak, Müslümanlar’ın bölünmelerine, kendi içlerinde çatışmalara ve dağınıklıklarına neden olacak her türlü gizli girişimin içindeler.

Allah (cc) ayetlerini açıkça anlattığı Kur’an ve Kur’an’ı yaşayarak öğreten son Peygamber’in sünnetlerini anlayarak okumak yerine sadece birilerinden dinlemek pahalıya mal oluyor. Kur’an-ı ve sünneti hayatına uygulamakta çelişki yaşayan Müslümanlar acılar içinde. Kudüs ağlıyor ve milyarlarca Müslüman hiçbir şey yapamıyor. Bir avuç İsrail ise hiçbir hukuk tanımadığını ortaya koyarak dünyaya kafa tutuyor.

Müslümanlar’ın kıblesinin bekçileri ise Amerika ve İsrail ile beraber yürüyor. Tek güçlü ses ise Türkiye’den çıkıyor. Türkiye’ye de bu yakışıyor. Çünkü İslam sancağı en son Türkiye’de kaldı ve Türkiye’den kalkacak. Bütün mazlumların sesi olan, zulme güçlü sesini yükselten Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in en son katliamına karşı yaptığı şu sözün altını çizin: “Bugünün İslam dünyası olarak Kudüs’ü kaybettiğimiz bir gün olmasına asla izin vermeyeceğiz.”

Tüm bu oyunları bertaraf etmenin yolu daha güçlü Türkiye’den geçer. Daha güçlü Türkiye olmanın yolu da 24 Haziran’da yeni sistemin kilidini açmaktan geçmektedir. Türkiye üzerine oynanan oyunlara bu millet elbette bu kilidi açarak dur diyecektir…

Emin olun, Amerika ve İsrail kaybedecek. Kaybetme süreçlerinin fitilini de ateşlediler. Şimdi İsrail’in yok olmasını savunanlar haklı çıkıyor. Çünkü başka da çıkar yol bırakmadılar.

Selam ve dua ile…