Kur’an-ı Kerim ve bazı hadislerde şeytanların, cinlerin gökyüzünde "kulak hırsızlığı" yaptığı beyan ediliyor.

Ayetlerde, şeytanların kulak hırsızlığı yaparak, bazı sözleri kaparak elde ettikleri bilgileri kendilerine yakın buldukları kâhinlere naklettikleri, bu şekilde onları etkilemeye çalıştıkları bildirilmektedir. Ayetlerde kulak hırsızlığı yapan şeytanların üzerine parlak ve yakıcı alev topları fırlatılarak taşlandıklarını, böylece göğü dinleyemediklerini, bu husustaki her teşebbüste oradan atıldıkları haber verilmektedir. 

Hz. Peygamber Efendimiz (sav) meleklerin göklerde olup bitenleri kendi aralarında konuşurken kulak hırsızlığı yapan şeytanların duydukları haberleri yüzlerce yalan katarak kâhinlere ulaştırdıklarınısöylemiştir. (Buhari, İbn Mâce) Diğer bir rivayete göre de Resul-i Ekrem’e kâhinlerin gaybdan haber verdiği yolundaki iddianın esası sorulunca, “Kâhinlere ait beyanların hiçbir değeri yoktur” şeklinde cevap vermiş; “Fakat söyledikleri bazen doğru çıkıyor” denmesi üzerine de “Bunlar kulak hırsızlığı olup cinlerin yüzlerce yalanla beraber kâhin dostlarına fısıldadığı sözlerden ibarettir.” buyurmuştur. (Buhari Müslim)

Onu parlak alev topu kovalar

Kur’an-ı Kerim'in Saffat suresinde şeytanların kulak hırsızlığı konusunda şu bilgiler verilmektedir:

Ve gökyüzünü her türlü isyankâr şeytandan koruduk.

Onlar, yüce âlemleri dileyemez ve kovulmak için her taraftan taşlanırlar.

Onlara bir de sürekli azap vardır.

Ancak (meleklerin konuşmalarından) kulak hırsızlığıyla bir şeyler kapan olursa onu da delip geçen bir parlak alev topu kovalar. (Saffat, 37/7-10)

Şu ayetlerde de "şeytanın kovulduğu" ve semanın ondan "korunduğu" ifade edilmektedir:

"Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk." (Hicr, 15/17)

 "Aşağılanmış ve kovulmuş olarak hadi defol oradan" (Araf, 7/18)​​​​​​

‘Kandilleri birer taş yaptık’

 Ayetlerde, göklerin cin ve şeytandan korunması, cin ve şeytanın gücünün sınırlı olduğunu, onların her yere gidip her istediklerini yapamayacağını, gaybı (duyular ötesi gerçekleri) bilemeyeceğini göstermektedir.

Ancak onlardan kulak hırsızlığı yapmak isteyenleri hemen parlak bir alev topu kovalar. (Hicr, 15/18)

Ayetlerde, göğün sırlarını çalmaya kalkan şeytanlara izin verilmediği belirtilmektedir:

  "Zaten onlar vahyi dinlemekten de menedilmişlerdir." (Şuara, 26/212)

Biz, en yakın olan göğü kandillerle donattık. Şeytanlar için o kandilleri birer taş yaptık; onlara bir de alevli ateş azabı hazırladık. (Mülk, 67/5)

  Cinler şöyle dediler: "Önceden, haber dinlemek için orada oturacak yerler bulup otururduk. Şimdi kim birşey dinlemeye kalkarsa kendisini gözetleyen bir alev bulur." (Cin,72/9)​​

Sihirbazlara ulaştırılır

Şeytanların semanın sırlarını "kulak hırsızlığı" yoluyla çalmaya kalkışması ve onları hemen

"parlak bir alev topunun kovalaması" konusunda Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) şu bilgiyi vermiştir:

   "Kulak hırsızı şeytanlar, yerden göğe kadar birbirinin üstüne dizilerek kulak hırsızlığına hazırlanırlar.Bazen onlar bu durumdayken; meleklerin konuşmasını duyan en üstteki şeytana bir ateş parçası düşüp onu yakar. Bazen de ateş parçası kendisine ulaşmadan üstteki, alttaki şeytana duyduğu haberi iletir; o da diğerlerine duyurur ve böylece o bilgi sihirbazlara kadar ulaştırılır. Onlar da 1’e 100 katarak bu bilgiyi halka söylerler. Allah'ın emri yeryüzünde gerçekleşince, sihirbazın doğru söylediği zannedilmiş olur." (Buhari, Müslim)

Cinler: Harikulade güzel bir Kur’an dinledik

 (Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur’an’ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Biz harikulade güzel bir Kur’an dinledik. O doğru yola iletiyor; biz de ona iman ettik. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız. (Cin, 72/1-2)

  Abdullah ibni Abbas'ın haber verdiğine göre, hicretten önceki günlerden birinde, bir sabah vakti Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) birkaç sahabesi ile Ukaz semtine doğru gidiyordu. O günlerde şeytanların semadan haber alması engellenmiş, semaya çıkmak istediklerinde üzerlerine alevler atılmaya başlanmış, bunun üzerine kavimleri onlara:

   "Semadan haber almanıza engel olan herhâlde yeni bir olay vardır; yeryüzünü dolaşın da bunun sebebini öğrenin" deyince şeytanlar yeryüzüne dağılmışlardı. Ukaz'dan geçen bir grup şeytan, ashabına sabah namazı kıldıran Efendimizin okuduğu Kur’an'ı dinleyince "Semadan haber almamızı engelleyen işte budur." dediler ve kavimlerinin yanına gidince "De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur’an’ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Biz harikulade güzel bir Kur’an dinledik. O doğru yola iletiyor; biz de ona iman ettik. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız." (Cin, 72/1-2) dediler. İşte o zaman Allah da Peygamber aleyhisselama Cin suresini inzal buyurdu. (Buhari, Müslim)

Whatsapp Image 2025 03 13 At 21.53.26

Bir Konu, Bir Ayet, Bir Hadis

Yardımlaşma

“Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız onu Allah katında bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı eksiksiz görür.” (Bakara, 2/110)

Paylaşma

“Kim bir Müslüman'ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa Allah da dünya ve ahirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman'ın ayıbını örterse Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebu Davud)

HELAL-HARAMLAR

Başka ilah tanıma

Allah ile birlikte bir ilah daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın.(İsra,17/22)

Helal lokma cennete götürür

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Kim helal lokma yer ve sünnet çerçevesinde amel eder, insanlar da onun kötülüklerinden emin olurlarsa o kişi cennete girer. (Tirmizî) 

ORUÇ FETVALARI

Böbrek taşı kırdırmak orucu bozar mı?

Oruçlu iken böbrek taşı kırdırmak orucu bozar mı?

Oruçlu olan bir kimsenin, vücuduna gıda verici bir madde enjekte edilmeden böbrek taşı kırdırmasıyla orucu bozulmaz. Bu operasyon esnasında böbreklere kan akması da orucu bozmaz.

(Din İşleri Yüksek Kurulu)

HADİSLERLE İSLAM

Dinde aşırılıktan sakının

İbn Abbâs'ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“…Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Çünkü sizden öncekileri dinde aşırılık helak etti.”

(İbn Mâce, Nesâî)

Altından değerli

Aynısını yaşarsın 

Konu ne olursa olsun; verdiğin üzüntü ve aldığın ah, bir cam parçasından daha keskindir.

Dönüp dolaşıp üzerine basarsın.

Kime ne yaparsan, bir gün aynısını yaşarsın.

Hadislerde hayat düsturları

Günahların en büyüklerinden

Müslüman’ın şeref ve namusuna dil uzatmak büyük günahların en büyüklerindendir.

Efendimiz (sav) Ebu Davud

*

Mükâfatlandırılır

Allah hiçbir müminin işlediği iyiliği karşılıksız bırakmaz.

Mümin yaptığı iyilik sebebiyle hem dünyada hem ahirette mükâfatlandırılır.

Efendimiz (sav) Müslim

İNCİ TANELERİ

Kıymetini bilirler

Çocuklarımıza zengin olmayı değil, mutlu olmayı öğretelim; böylece hayatı boyunca sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler.

MİHENK TAŞI

Başım eşikte 

Bütün isimleri sildim kalbimden.

Kalbimde yalnız Senin adın kaldı.

Afüv, Tevvab, Vehhab, Gafur, Gaffar, 

Rahman, Rahim, Rauf, Halim, Kerim, Vedud...

Başım eşikte.

Boynumda bütün suçların listesi…

Ahmet Özel 

İBRETLİK KISSALAR

BÜYÜK PUTA SORUN

  Keldani kabilesi senede bir gün toplanır, bayram yapardı. Babası Azer, Hazret-i İbrahim’e:

  “–Sen de bugün bayram yapmak için bizimle gel!” dedi.

  İbrahim (as), yolda hastalığını mazeret göstererek geri döndü. Puthaneye gitti. Orada gümüş, bakır ve ağaçtan yapılmış putlar vardı. Önlerine de bereketlenmesi için yemekler konmuştu. En iri put, altından yapılmış bir tahtın üzerine oturtulmuştu. Sırma elbiseler giydirilip başına tac konmuştu.

  İbrahim (as) büyük putun dışındaki putların hepsini balta ile kırdı. Sonra da baltayı büyük putun boynuna astı. Akşam olunca Keldani kabilesi, bayram yerinden puthaneye döndüklerinde, gördükleri manzara karşısında büyük bir şaşkınlığa düştüler.

  Tahmin yürüterek:

  “–Bu işi yapsa yapsa ancak İbrahim yapar!” dediler. 

  Ardından hemen İbrahim (as)’ı bularak sordular:

  “–Bu işi sen mi yaptın?”

  İbrahim (as), şöyle cevap verdi:

  “–Büyük put, kendisinden başkasına tapınılmasını istemiyordu. Bu sebeple diğerlerine kızgındı.

Sonunda hepsini balta ile parçalayıp baltayı da omzuna asmış olabilir. İsterseniz bir de kendisine sorun!Durumu size o anlatsın!”

  Putperest halk:

  “–Putlar konuşmaz!” dedi. Bunun üzerine İbrahim (as), onlara:

  “–O hâlde nasıl olur da kendilerini bile koruyamayan şu âciz varlıklar sizi korur? Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” dedi.

Göbeklitepe Ramazan Bayramı'nda 30 bin ziyaretçi ağırladı Göbeklitepe Ramazan Bayramı'nda 30 bin ziyaretçi ağırladı

YAKARIŞ-DUA

Azabından muhafaza eyle

Allah’ım; 

Bu cuma günü;

Bizi, anamızı, babamızı, sevdiklerimizi ve üzerimizde

hakkı olanları cehennem azabından muhafaza eyle...

Bizi açlıkla, kıtlıkla, yoklukla, 

mallarımızla ve evlatlarımızla imtihan etme...

Dünyanın zorluklarına, ahir zaman meşakkatlerine, 

gecelerle gündüzlerin felaketlerine karşı bize yardım eyle...

Üzerimizden şefkatini,

rahmetini, merhametini, adaletini eksik eyleme...

NOT EDİN

İMAN ETTİM DEMEK YETMEZ

  İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? Andolsunki biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; keza O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır. (Ankebut, 29/2-3)

  Putperestlerin başta Bilâl-i Habeşî, Ammâr ve Yâsir gibi kimsesizler olmak üzere, Müslümanlara uyguladıkları baskı ve zulümlerin dayanılmaz noktalara ulaştığı Mekke döneminin sonlarında inen bu ayetler, gerçek mümin ve Müslüman olmanın anlamını ve şartlarını ana çizgileriyle ortaya koyması bakımından büyük önem taşımaktadır. Buna göre insanların sorumluluklarını yerine getirmiş sayılmaları, dolayısıyla gerçek manada Müslüman olmaları için yalnızca “inandık” diyerek sözlü bir iman ikrarında bulunmaları yeterli değildir. Asıl dindarlık, Allah’ın insanları inançları uğrunda bazı güçlüklerle imtihan ettiğinde ortaya çıkar.

  Bu ayetlerin, belirtilen tarihsel bağlamla ilgili olarak indiği kabul edilirse de içerdiği anlam ve mesaj süreklidir, evrenseldir; kapsamı da insanoğlunun karşılaşabileceği yoksulluk, hastalık, ölüm, savaş gibi bütün acı olayları, hatta yerine getirmek zorunda olduğu ödev ve sorumluluklara katlanmayı da içine alacak kadar geniştir. 

  3. ayette geçmiş çağlardaki toplulukların da bu tür fitnelerle imtihan edildikleri; yani düşmanlarının baskı ve zulümlerine maruz kaldıkları belirtilmek suretiyle bu ayetlerin evrenselliğine işaret edilmiştir. Buna göre iyilikle kötülük, iyilerle kötüler, müminlerle münkirler arasındaki çatışma insanlık tarihinin sadece bir döneminde yaşanıp bitmiş bir olgu değildir; aksine bu “sünnetullah”tır; yani Allah’ın sürüp giden şaşmaz bir yasasıdır; başlangıcından sonuna kadar dünya hayatı bireyler için olduğu kadar topluluklar için de bir imtihan alanıdır.

  Nitekim Müslümanlar, ilk zamanlarda olduğu gibi tarihin sonraki dönemlerinde de sıkıntılar yaşamışlar, inançlarını ve kutsal değerlerini yok etme hareketleriyle karşılaşmışlardır. 

  Günümüz Müslümanları da aynı durumu ağır bir şekilde yaşamaktadırlar; tarihin gelecek dönemlerinde de bu tür tehlikelerle karşı karşıya kalabileceklerdir.

  Şu hâlde bu ayetler sadece ilk Müslümanları değil, her dönemdeki bütün inançlı insanları, –sadece “inandım” demekle yetinmeyip– kişisel ve toplumsal varlıklarına, değerlerine, hak ve özgürlüklerine, ülkelerine ve bağımsızlıklarına sahip çıkmaya; bu uğurda özveride bulunmaya, zorluklara ve acılara katlanmaya çağırmakta; doğrularla yalancıların, yani gerçekten mümin ve Müslüman olanlarla sözde Müslümanların bu şekilde ortaya çıkacağını, bunların Allah katındaki değerlerinin de bu imtihandaki başarı derecelerine göre belli olacağını ifade etmektedir.

(Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 252-253)

KULAĞINIZA KÜPE OLSUN

Kavgalar neden çıkıyor?

Kavgalar anlamaktan çıkmıyor

Kavgalar anlamamaktan çıkmıyor

Kavgalar yanlış anlamaktan da çıkmıyor

Kavgalar anlamak istememekten çıkıyor

Çünkü anlarsan değişmen gerek

Peyami Safa 

ŞAİRLERİN DİLİNDEN 

Secdeler olsun

Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun.

Ölümü de öldüren Rabbe, secdeler olsun

Necip Fazıl Kısakürek

Editör: Hazal Mihrace Göksun