Yemen’in Ma’rib vilayetinde Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin kullandığı askeri üssün mühimmat deposuna düzenlenen saldırıda 45 Birleşik Arap Emirlikleri ve 5 Bahreyn askeri hayatını kaybetti.

Suudi Arabistan da Safir bölgesindeki üsse karadan karaya füzeyle gerçekleştirilen aynı saldırıda 10 askerinin öldüğünü açıkladı.

Bu saldırı, Husilere ve Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlere karşı savaşan Körfez koalisyonunun Yemen’de bugüne kadar aldığı en ağır darbe.

Koalisyon güçlerinin desteklediği Cumhurbaşkanı Hadi’ye bağlı Yemen Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, silah deposuna düzenlenen füze saldırısının arkasında bazı askerlerin ve subayların ihanetinin olduğu öne sürüldü.

Açıklamaya göre, füze Ma’rib vilayetinden değil, Şabva vilayetinden atıldı.

Şabva’da bazı askeri yetkililer Hadi’ye bağlı gibi görünerek gerçekte Ali Abdullah Salih ve Husilere bağlılıklarını gizlediler ve bu son saldırıyı gerçekleştirdiler.

Yemen’de koalisyon güçlerine düzenlenen saldırıda en ağır kaybı 45 asker ile Birleşik Arap Emirlikleri verdi.

BAE gibi küçük bir ülke için bir günde bu kadar askerinin ölmesi hiç şüphesiz büyük bir kayıp.

Fakat BAE’nin aldığı darbe sadece asker kaybıyla sınırlı değil.

Ali Abdullah Salih’i el altından destekleyen ve oğlu Ahmed’e kucak açan BAE yönetimine kendi halkından da ciddi eleştiriler var.

Yemen’in devrik liderine ait gazetenin saldırı sonrası manşetinde 45 BAE askerinin öldüğü saldırıyı övmesi, BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’in politikalarına yönelik eleştirileri iyice alevlendirdi.

Abu Dhabi’nin gayri resmi sözcüsü Dhahi Khalfan’ın Ali Abdullah Salih’i öven ve “Yemen’deki krizden tek çıkış yolu” olarak gösteren açıklamaları hafızalarda tazeliğini koruyor.

Ali Abdullah Salih’in Yemen halkından çaldığı milyon dolarlar BAE’de çeşitli yatırımlara dönüşmüş durumda.

45 askerinin hayatını kaybettiği saldırının baş sorumlusunu övmek, yatırımlarına ve oğluna kucak açmak o askerlerin ailelerine kolay izah edilebilecek birşey değil.

Bu nedenle, BAE medyası dikkatleri başka yöne çekmek için saldırının arkasında İhvan’ın olduğu yönünde birtakım yayınlar yaptı.

Fakat çaresizce İhvan’a saldırmanın bir yararı yok.

Çünkü mızrak çuvala sığmıyor.

İlk sayfasında kocaman harflerle “dekken dekka” (paramparça /  darmadağın) yazan ve BAE askerlerinin ölümüne sevinerek, “Düşman güçlerinden yüzlercesi ölü ve yaralı” yazan gazete İhvan’ın değil Ali Abdullah Salih’in gazetesi.

Bugün plan değiştirip Yemen’in bölünmesine oynasa ve Aden Limanı’na göz koymuş olsa da yakın geçmişte  BAE’nin Ali Abdullah Salih’i kurtarmak ve yeniden Yemen’in başına geçirmek için çaba harcadığı sır değil.

Yani hayatını kaybeden BAE askerleri bir anlamda Muhammed Bin Zayed’in yanlış politikalarının kurbanı.

BAE Hava Kuvvetleri, Ma’rib’te verilen büyük kaybın ardından peş peşe düzenlediği hava saldırılarıyla intikam almaya ve halkın öfkesini yatıştırmaya çalıştı.

Hava saldırılarına maruz kalan yerlerin arasında başkent Sana’daki meskun mahaller de olunca, Nobel ödüllü Yemenli kadın aktivist Tevekkül Kerman koalisyon güçlerine isyan etti.

Sivillerin evlerinin hedef alınmasını kınadıklarını ve insanlığa karşı işlenmiş suç kabul ettiklerini belirten Kerman, “Salih ve oğlu önünüzde. İntikam alacaksanız Sana’daki masum insanlardan değil, onlardan intikam alın” dedi.

Fakat BAE’nin Ali Abdullah Salih’ten intikam alması o kadar da kolay değil.

Çünkü işin içinde kirli ilişkiler ve zamanında Ali Abdullah Salih’e verilen kartlar var.