Televizyon programlarındaki siyasi tartışmalara yorumcu sıfatı ile katılanlar, çoğu zaman kendilerini savundukları partinin ya da kişinin sözcüsü yerine koyarlar. AK Parti eski MKYK üyesi Ayhan Oğan’ın “Yeni bir devlet kuruyoruz” sözü ile başlayan tartışmanın yaşanmasına neden olan şey de budur. Oğan, kendini parti sözcüsü yerine koymuş. TV programlarında bu durum ile çok karşılaşıyoruz. Konuşmacılar savundukları kişi ya da kurumun yaptığı işlerin doğruluğunu ya da yanlışlığını mantıklı bir açıklama ile anlatacağı yerde, savunduğu kurum ya da kişinin sözcüsü gibi konuşuyorlar. Bu tutum yanlış olduğu gibi, toplum tarafından da ‘yalakalık’ olarak algılanır. Her kurumun yetkilisi ve sözcüsü bellidir. Bu nedenle bu tür açıklamaları yapanları da sözcü gibi görmemek önemlidir.
Nitekim Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti eski MKYK üyesi Ayhan Oğan’ın, “Yeni bir devlet kuruyoruz” sözleriyle ilgili olarak, “Kimin ne söylediğini önemi yok, bazı televizyon programcılarının, yorumcularının söylediği laflar, bizim partimizi bağlamaz” dedi.
Bu konuda en etkili açıklamayı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptı. Bahçeli’nin şu mesajı çok anlamlı ve yerinde: “15 Temmuz’da Türk devletinin bekası korunmuş, 16 Nisan Halkoylamasıyla hükümet etme sistemi değiştirilmiş, devlet güçlendirilmiştir. Yeni bir devlet kuruyoruz ağzı kirli bir FETÖ ağzı, aynı zamanda manda ve himaye arayan ihanet ortaklarının karanlık bir arayışıdır. 15 Temmuz’da paralel devlet yapılanmasının hain emelleri deşifre olmuştur. Yeni devlet; paralel devlet hasretini çeken köksüzlerin çağrısıdır. Devlet birdir, milletin siyasi ve idari mecmuudur, Türk tarihinin şeref mahsulüdür, ismi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Öyle de kalacaktır. 15 Temmuz’da Millet işgalden mahfuz tutulmuştur. Yeni devlet kuruyoruz lafı FETÖ’ye uzatılmış zeytin dalıdır.”
Bence Oğan’ın açıklamalarını parti adına yapılmış gibi sayanlar da farklı amaç peşinde. Tüm siyasi partilerde kuraldır. Parti adına kim konuşacaksa o yetkilendirilir. Parti sözcüsünün dışında bazen milletvekilleri de yetkilendirilir. Bakanlar zaten çalışmalarını anlatmak için her platformda konuşur. Onun dışında kimse konuşmaz. Parti üyeleri ise parti adına çalışma yapacaksa, parti tüzüğünü ve hedefinin dışına çıkamaz. Bunun dışındaki açıklamaların altından başka şeyler ararlar.
Televizyondaki siyasi tartışmalara baktığımızda, tartışmacıların çoğu kendini siyasi parti temsilcisi gibi konumlandırması, o partiden beklentisinin olduğu algısını da ortaya koyuyor. Millet bu yüzden artık bu tür tartışmaları da izlememeye başladı.
Bu nedenle bu tür programları yapanların da konukları ona göre seçmesi gerekli. Aynı yüzler, aynı sözler itici olmaya başladı. Ne demiş Hz. Mevlana:
Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi
Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş
Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım”
Selam ve dua ile..