Siyular Güneş Dansı yaparlardı.
Bir adağı yerine getirmek, Yüce Ruh’a şükranlarını sunmak,
Ve daha güçlü kılınmak için…
Danslara Siyuların Büyük şefi Oturan Boğa da katılır,
kehanet gösterir, gaipten haber verirdi.
Siyuların lideri Oturan Boğa, güneş yanığı bakır tenli;
Bilge, cömert, müşfik ve savaşçı.
Gururu uçsuz bucaksız toprakları…
Derler ki üç kehaneti gerçekleşmiştir.
İlkinde Genaral Custer’i yendiğini gördü;
Generalin büyük yanlışı Siyulara saldırmak oldu.
Ordusu Oturan Boğa ve Çılgın At’ın savaşçıları tarafından perişan edildi.
Oturan Boğa bu savaşı kazanınca hükümetin kendilerini rahat bırakacağını düşünmüştü.
İkinci kehaneti gökyüzünden çekirge sürüsü gibi askerinin yağacağıydı.
Yenilgi haberi Washington’a ulaşınca üzerine doğru binlerce asker yola çıktı.
Beş yıl boyunca Siyuları gördükleri her yerde öldürdüler.
Bütün bufaloları avladılar.
Oturan Boğa onlara, “Bütün bizonlarımızı öldürdünüz. Burada avlanmak istiyorum. Geri dönün yoksa sizinle tekrar savaşırım.” mesajını yolladı.
Avlayacak hayvan bulamayınca Kanada’ya göç etti.
Dört yıl sonra kıtlık yüzünden boyun eğmek zorunda kaldı.
Teslim olurken “Kabilemden teslim olan son kişi ben olmak istiyorum” demişti.
İki yıl hapis yattı.
Ardından sürgüne gönderildi.
Geri döndüğünde kabilesi sınırlarını federal hükümetin belirlediği alanlarda yaşamak zorunda bırakılmıştı.
Hapis hayatı yaşıyorlardı.
Ve son çare olarak Siyular ve Çeyenler, eski günlere geri dönebilmek ve yeniden Güneş Dansı yapabilecek huzurlu topraklarına kavuşabilmek için Hayalet Dansına başlamışlardı.
Yüce Ruh’a içine düştükleri bu zor ve bu çaresiz durumdan kurtulmak için döne döne yalvarıyorlardı.
Bu ayin çaresizliğin son kertesiydi.
Bayılana kadar çılgınca ve çaresizce dans ediyorlardı.
Ama ümitle,
Ama ölümüne dönüyorlardı…
Hayalet Dansının onun liderliğinde tertip edildiğini düşünen hükümet bir ayaklanma başlattığı korkusuyla Oturan Boğa’yı yeniden tutuklamak için harekete geçti.
Üçüncü kehaneti bir Siyu tarafından öldürüleceğiydi.
Bir şafak vakti satın alınmış Siyulu askerler Oturan Boğa’nın çadırını kuşattı.
Bir zamanlar Amerikan Ordusuna karşı birlikte savaştığı Siyu birlik komutanı Boğa Başı tarafından başından vuruldu.
Ölürken siyah Çılgın Atı Hayalet Dansına başlamıştı.
Dimdik oturdu, bir ayağını kaldırdı. Tıpkı ayinde olduğu gibi başını sağa sola sallayarak kendi etrafında dönüyordu.
Onunla birlikte Siyular da dansa başladı;
“Çılgın At gizemliydi,
Kendinden geçmenin en iyisini bilirdi.
Ve Oturan Boğa Büyük Bilge…
Kartal mesajı getirdi,
Güneşin çocuklarına…
Bufalonun dönüşü için,
Ve güzel günler yakında…
Sen bedenimi öldürebilirsin,
Ruhuma lanet okuyabilirsin
Senin tanrına inanmadığım için.
Dualarım karşısında şansın yok.
Sevgime karşı şansın yok.
Yasakladılar Hayalet Dansını
Fakat biz yaşayacağız.
Kız kardeşim Yaralı Diz’de öldürüldü,
Ey gökyüzündeki siyah kuş
duyduğun bu ses,
Ve bu müzik bir bufalonun ağlamasıdır”
At dansını bitirdiğinde karlı dağların ve uğultulu ormanların derin yalnızlığı kabilenin ortasına çökmeye başlamıştı bile…