Aralık ayında Müslüman Kardeşler Cemaati’nin Yemen’deki temsilcisi Islah Partisi’nin Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’la yakınlaşması üzerine kaleme aldığım yazının sonunda şöyle demiştim:
“Yemen cephesi iyice hareketlenirken Islah Partisi’yle Abu Dhabi-Riyad ekseni arasındaki yakınlaşmanın sahaya nasıl yansıyacağını ve Müslüman Kardeşler’in Yemen koluna ne kazandırıp kaybettireceğini bekleyip göreceğiz.”
Islah Partisi’nin görünürde henüz kazandığı bir şey yok.
Fakat ilk kaybı Tevekkül Kerman ile yaşadığı kriz oldu.
Nobel ödüllü kadın aktivistin parti üyeliği, Suudi Arabistan’a yönelik eleştirileri nedeniyle düşürüldü ve Kerman’ın açıklamalarının Islah Partisi’ni bağlamayacağı açıklandı.
Her partinin iç disiplini olması, partiye zarar verecek açıklamalarda bulunan üyelerini uyarması ve hatta üyelikten çıkarması olağan bir durum.
Islah Partisi’nin de Tevekkül Kerman’ı üyelikten çıkarmadan önce Suudi Arabistan aleyhinde konuşmaması için birkaç kez uyardığı anlaşılıyor.
Dolayısıyla partinin her hangi bir üyesini parti disiplinine aykırı tavırları sebebiyle iç tüzüğüne uygun şekilde cezalandırması makul karşılanabilir.
Fakat bir de madalyonun diğer yüzü var.
Tevekkül Kerman’ın dile getirdiği eleştiriler haksız eleştiriler değil.
Müslüman Kardeşler’e ve demokrasiye düşmanlıkları nedeniyle Yemen’in mahvolmasına yol açan Riyad ve Abu Dhabi ikilisinin ülkeyi yeniden bölünme noktasına getirdiğini herkes görüyor.
Aden’i kontrol eden ve Cumhurbaşkanı Hadi’ye darbe girişiminde bulunan ayrılıkçı güçlerin Suudi Arabistan’ın en yakın müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklendiğini Islah Partisi yönetimi bilmiyor olabilir mi?
Tevekkül Kerman’ı üyelikten çıkaran Islah Partisi yöneticileri, Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin kilit isimlerinden Enver Işki’nin Yemen’de çözümün federalizmden geçtiğini iddia ederek, biri kuzeyde diğeri güneyde iki ayrı hükümet kurulması fikrini gündeme getirdiğini acaba hiç mi duymadılar?
Yoksa ortada bir tür “celladına âşık olma” durumu mu var?
Islah Partisi’ni yönetenlerin parti tabanında Tevekkül Kerman gibi düşünen binlerce gencin olduğunu da göz ardı etmemeleri gerekir.
Riyad’ın hatırına o gençleri kaybetmeye değer mi?
Islah Partisi yönetiminin gözden kaçırdığı veya görmek istemediği bir nokta da şu:
Cumhurbaşkanı Hadi’ye rehine muamelesi yapan ve Aden’deki gelişmeler hakkında açıklama yapmasına dahi izin vermeyen, Lübnan Başbakanı Saad El-Hariri’yi gözaltında tutarak istifaya zorlayan Suudi Arabistan’ın Riyad’da ikamet eden Islah Partisi liderlerine saygı duyması ve özgürce hareket etmelerine izin vermesi mümkün değil.
Yemenli kadın aktivist hakkında alınan kararın arkasında Suudi Arabistan’ın olmadığına hiç kimse inanmaz.
Bu durum da Islah Partisi’ni kamuoyunun gözünde liderleri rehin alınmış ve kuklaya dönüşmüş bir parti haline getirir.
Yemen bugün çok ciddi sorunlarla ve büyük tehlikelerle karşı karşıya.
BAE, ülkenin güneyini resmen işgal ediyor.
Dün sosyal medyaya Yemen’in Sokotra adasından sökülerek BAE’ye götürülmek üzere tırlara yüklenen adaya özgü ağaçların fotoğrafları düştü.
BAE, Yemen’in değerli neyi varsa gasp ediyor ve çalıyor.
Islah Partisi yöneticileri Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’i Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’a hoş görünerek durdurabileceklerini sanıyorlarsa fena halde yanılıyorlar.