Değerlendirmelerde bulunan Ziraat Fakülteleri Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (ZİDEK) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayzin Küden, meyve ağaçlarının türlerine göre farklılık gösteren sürelerde kış döneminde soğuk havaya maruz kalmaları gerektiğini söyledi.
Küden, "Soğuklama gereksinimi, bitkilerin çiçek açıp meyve verebilmesi için düşük sıcaklıklarda geçirilmesi gereken süre olarak tanımlanır. Bu süre genellikle 7 derecenin altındaki saatlerin toplamı olarak hesaplanır. Akdeniz Bölgesi'nde, kısa olan soğuklama süresi 500-600 saat civarıdır, ancak artık 600 saati görmüyoruz" dedi.
Türkiye dahil İtalya, İspanya, Cezayir, Tunus, Fas, Yunanistan gibi ülkelerin bulunduğu Akdeniz Bölgesi'nde, sonbahar aylarında yaşanan yüksek sıcaklıklar ile kış mevsiminin geç başlaması ve ılık geçmesi gibi faktörlerin, ağaçların tomurcuklanma ve çiçeklenme biyokimyasını değiştirdiğini aktaran Küden, bu durumun meyve ağaçlarının çiçeklenme zamanlarını etkilediğini ve bazı çeşitlerin normalden erken çiçek açmasına neden olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Akdeniz ve iç bölgelerinde, iklim değişikliği ve yüksek sonbahar sıcaklıkları nedeniyle ortaya çıkan en büyük sorunun "kiraz ağaçlarında ikiz meyve oluşması" olduğunu bildiren Küden, bunu istenmeyen ve kalitesiz bir durum olarak nitelendirdi.
Son zamanlarda İç Anadolu ve Doğu Anadolu'da nisan ayında kar yağışı görüldüğünden ve bunun "ilkbahar geç donu" olarak adlandırıldığından bahseden Küden, "Bu durum çiçeklenmiş ağaçlara zarar verebilir. Ağaçlar çiçeklenmeden önce donma riski olmaz ancak çiçeklenme başladıktan daha hassas hale gelir ve donma riski artar. Bu, meyve üretimini olumsuz etkiler. Çiçeklenmesi kademeli olan ağaçlar bundan daha az zarar görüyor. İç Anadolu, Doğu Anadolu, Marmara gibi bölgelerde, özellikle Bursa'da, ilkbahar geç donu sıkça yaşanır. Erken bir ısınma olursa, ağaçlar mart ayında bile çiçek açar ve ardından soğuk havanın etkisiyle sorunlar yaşanabilir" diye konuştu.
"Arıların faaliyetlerini de etkiliyor"
Küden, meyve ağaçlarının çiçeklenme sürecinin devam ettiğini, ilkbahar geç donları ortaya çıktığı takdirde elma, kayısı gibi bazı türlerde rekolte kayıplarının görülebileceğini söyledi.
Küresel iklim değişikliği dikkate alınarak uygun çeşitlerin seçilmesi ve bölgesel adaptasyon stratejilerinin geliştirilmesinin önem taşıdığını vurgulayan Küden, ilkbahar geç donlarından korunmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
"Rüzgar makineleri ve üstten yağmurlama gibi yöntemlerle soğuk ve don kontrolü sağlamak, tarımsal üretimde olumsuz hava koşullarına karşı önemli koruma sağlar. Meyve türlerinin seçilmesi ve genetik çalışmalarla dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi önemlidir. İlkbahar geç donlarının etkilediği bölgelerde, soğuklama ihtiyacı uzun çeşit ve türler tercih edilmelidir. Ilık geçen kışlardan sonra dinlenmenin kesilmesi ve ağaçların çiçek açması için kimyasal maddeler kullanılabilir. Örtü altı yetiştiricilikte soğuklama ihtiyacı düşük olan erkenci çeşitler tercih edilmelidir, bu sistemde dondan korumak amacıyla ısıtma sistemleri kullanılarak sıcaklık kontrolü sağlanabilir. Böylece, çiftçilere meteorolojik verilere dayanarak uygun önlemler alınması konusunda rehberlik edilebilir."
Hava sıcaklıklarının arıların tozlaştırma sürecini etkilediğine de değinen Küden, "Bal arıları 12 derecenin altında faaliyet gösteremezler. Erken çiçeklenme sonrasında ilkbahar geç donları olmasa bile, hava sıcaklıklarındaki düşüş, rüzgarlı ve yağışlı havalar arıların uçmasını engelleyerek tozlaşma faaliyetlerini etkiliyor. Bu da rekolte kayıplarına neden olabilir" ifadelerini kullandı.
"Rekolte kayıplarına neden oluyor"
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, sıcaklık artışının geçmiş yıllara kıyasla daha belirgin bir şekilde ortaya çıktığını ve bu durumun iklim değişikliğinin etkilerinin giderek arttığının bir göstergesi olduğunu söyledi.
Sıcaklık artışının tarım üzerindeki etkilerinin daha fazla hissedildiğini ve kuraklık, verimliliğin düşmesi, kaynakların azalması ve sulama olanaklarının kısıtlanması olarak kendisini gösterdiğini anlatan Türkeş, yaprak dökümü ve kış uykusu döneminin, ağaçların yaşam döngüsünün önemli bir parçası olduğunu, sıcaklık artışının bu döngüleri de bozarak ağaçların büyümelerini ve verimliliklerini olumsuz etkilediğini ifade etti.
İklim değişikliğinin tarımsal üreticiler için büyük bir tehdit oluşturduğu tespitini paylaşan Türkeş, "Özellikle Akdeniz coğrafyasında meyve ağaçlarında düzensiz çiçeklenme ve düşük rekolte görülüyor. Uzun süreli sıcaklık artışları, buharlaşma, azalan toprak nemi ve düzensiz yağışlar gibi faktörler, hastalık ve zararlıların daha etkili olmasına veya yeni zararlıların ortaya çıkmasına neden olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Küresel ısınmanın yanında bu yıl El Nino etkisinin görüldüğünü hatırlatan Türkeş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye ve Akdeniz coğrafyasında bu yıl rekolte kayıpları nedeniyle meyvelerin daha pahalı olacağını söyleyebilirim. Küresel sıcaklık artışının giderek daha belirgin hale geldiği ve bu durumun çeşitli alanlarda olumsuz etkilere yol açtığı görülüyor. Bu nedenle, iklim değişikliği ile mücadele edilmesi ve sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda daha etkili önlemler alınması gerekiyor."