Gazze Şeridi’ndeki savaş ve sonrası için görüşmelerde bulunmak üzere yeni bir bölge turuna çıkan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken önceki gün İstanbul’daydı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la görüşen Blinken, bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kabul edildi.

Üç ayı geride bırakan savaşın başında İsrail ve ABD arasında görüş ayrılıkları vardı.

Netanyahu hükûmeti Gazze Şeridi’ni işgal etmek ve bölge sakinlerini zorla göç ettirmek istiyordu.

Washington ise hem yeniden işgale hem de tehcire karşıydı.

Üç aydır Gazze Şeridi’ni benzeri görülmemiş bir şekilde bombalayan İsrail hedeflerine ulaşamayıp kara operasyonunda batağa saplanınca geri adım atmak zorunda kaldı ve ABD’nin istediği noktaya geldi.

İsrail Savunma Bakanı Yuav Gallant, savaş sonrasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Gazze’de yaşayanlar Filistinliler. Dolayısıyla İsrail devletine karşı herhangi bir düşmanca fiil ya da tehdit olmaması koşuluyla Filistinli kurumlar yetkili olacak.” dedi.

Oysa Netanyahu bir ay önce Gazze Şeridi’nin savaştan sonra Filistinliler değil, İsrail güvenlik güçleri tarafından yönetileceğini söylüyordu.

İsrail hükûmetinde Gazze Şeridi sakinlerinin tehciri ve bölgenin yeniden işgali konusunda ısrar edip Biden yönetimine “İsrail Amerikan bayrağındaki bir yıldız değil.” diyerek kafa tutmaya kalkışanlar olsa da İsrailli liderlerin çoğu, ülkelerinin ABD himayesine muhtaç olduğunun farkında.

Ayrıca İsrail ve ABD’nin görüş birliği içinde oldukları konular da var.

Her ikisi de savaştan sonra Gazze Şeridi’nin Hamas tarafından yönetilmesine karşı.

Amaçları, 7 Ekim’dekinin benzeri bir eylemin yeniden yaşanmamasını ve Gazze Şeridi’nden bir daha İsrail’e füze atılmamasını garantilemek.

Bunun için Batı Şeria gibi Gazze Şeridi’ni de yine Filistinliler eliyle silahsızlandırmak istiyorlar.

Hüseyin eş-Şeyh başta olmak üzere Filistinliler arasında bu role talip olan birçok isim var.

Direniş gruplarının, sahada kaybeden İsrail’in masada kazanması anlamına gelecek bu planı şiddetle reddettikleri biliniyor.

Dolayısıyla herhangi bir Filistinlinin dışarıdan destek almadan Gazze Şeridi’ni yönetmesi ve daha da ötesi silahsızlandırması imkânsız.

Bunun için ABD ve İsrail, bazı Arap ve İslam ülkelerini “Gazze Şeridi’nde işgalin bekçisi olarak” devreye sokmak istiyor.

Türkiye ise Hamas’ın dışlandığı bir formülün çözüm olamayacağı görüşünde.

Ankara’nın dile getirdiği, Filistin halkını ve haklarını koruyacak “garantörlük” ile İsrail’in arzu ettiği “işgal bekçiliği” kesinlikle aynı şeyler değil.

Hatta Türkiye ve ABD’nin “iki devletli çözüm” ile kastettiklerinin farklı olduğunun altını çizmek gerekiyor.

Ankara, pusuda bekleyenler tarafından çarpıtılarak aleyhinde kara propaganda malzemesi yapılmaması için “iki devletli çözüm ve garantörlük” önerisini daha açık bir şekilde anlatmalı.

Hamas’ın yönetime dâhil olacağı bir formül için Mahmud Abbas başkanlığındaki yönetimle uzlaşı sağlanması gerekiyor.

Ancak uzlaşı aracılığıyla Hamas’ın hükûmete ortak olmasını istemeyen Abbas ve şürekâsı uzlaşı için “İsrail’i tanıma” şartını ileri sürüyor.

Çünkü Hamas’ın söz konusu şartı asla kabul etmeyeceğini biliyorlar.

Kısacası, Filistin’de İsrail sorunundan önce aşılması gereken bir “Mahmud Abbas yönetimi sorunu” var.