Afrin emperyalizm açısından kelimenin tam anlamıyla bir başarısızlıktır. Bu anlamda Batı’nın bu başarısızlığının bedelleri olacaktır. Hiç kimse, Batı’nın yenilgiyi kabul edip kenara çekileceğini düşünmesin…
Erem Şentürk/Analiz
1- Pentagon’un tünel planı işe yaramadı. Türkiye, önce ABD’nin savunma planının omurgası olan tünelleri vurunca Pentagon’un bütün stratejisi çökmüş oldu.
2- ABD’li subaylar, PKK birliklerini doğru kanalize edemediler ve verdikleri emirler hatalı olunca PKK’lı militanlar keklik gibi avlanmış oldu.
3- Çok kibirliydiler; İHA ve SİHA’ları ciddiye almadılar. Daha önceki operasyonlarda Heron’lar İsrail malı olduğu için kapı arkasından kontrolü elinde tutan ABD, kendini güncellemeden eski protokollerle terör operasyonlarını yürütmeye kalkınca her adımında hatalı kararlar vermiş oldu.
4- Sahada Türkiye’ye karşı olan sevgi ve saygı fiilen doğal istihbarat ağı oluşturdu ve ABD’nin kontrolündeki PKK militanlarının manevra kabiliyetleri sıfıra kadar geriledi. Yüz binlerce sivil Suriyeli Arap, Türkmen ve Kürt ayırmaksızın bütün sivil Suriyeliler’in gözleri ve kulakları militanlarının üzerindeydi ve CIA, sahada PKK’yı hareket ettirmekte kararsız kaldı.
5- Türkiye’yi şehir yıkımına çekemediler. Halep, Guta, Musul örneklerine baktığınızda ABD, Rusya ve İran doğrudan sivilleri hedef aldıkları konvansiyonel bombardımanla dost düşman ayrımı yapmadan şehirleri haritadan sildi. Türkiye’nin sahip olduğu ateş gücü düşünüldüğüne daha beteri yapmaya müsait imkân ve kapasiteyi Batı’nın heveslendiği gibi gerçekleşmedi.
6- PKK tam bir fiyasko çıktı. 30 bin militandan söz ediliyordu; uçak/denizaltı hariç her türden askeri teçhizat ve TIR’lar dolusu cephane derken başından beri DAEŞ’e karşı tek umut, bölgenin modern askeri birliği gibi anlatılan PKK toplamda üç adet vur-kaç saldırısından başka hiçbir askeri varlık gösteremedi.
7- Geçen gün itibariyle 59. günde PKK’lı militanlar sadece Afrin’den kaçmakla kalmayıp kendi içlerinde de çıkar çatışmaları yaşadı. PKK’lı militanlar, CENTCOM’un büyük emekler vererek kurduğu hiyerarşik yapılanma iki ayda çöpe gitti.
8- PKK’nın en güçlü olduğu alan asimetrik harp konusunda başarısız oldular. Türkiye’nin insanlığa karşı suç işlediğini iddia eden iftira operasyonları etkisiz kaldı. Google görsellerden rastgele seçilmiş fotoğraflarla yürütülen çalışmalar daha yayınlanır yayınlanmaz yalanlandı. ABD ve Avrupa şehirlerinden billboardlar ve mobil araçlarla Türkiye’ye karşı kara propaganda faaliyetlerinde kullanılan uydurma argümanlar beklenenden daha acemice hazırlandığı için hiçbir karşılık görmedi. CIA’in “Türkiye Afrin’de hastane vurdu” planında haber daha çıkmadan önce kendileri tarafından vurulması planlanan hastaneyi harabeye çevirmekle görevli PKK militanları emir komutanın dışına çıkıp yağmaya başlayınca hastane harap olmadan önce planlanan takvime göre servis edilen haberler açığa düşmüş oldu. AFP gibi saygın olmayan ama hayli popüler propaganda merkezi haber ajansları servis ettikleri haberleri geri çekmek zorunda kaldı.
9- Sosyal medyadan Gezi sürecinde olduğu gibi etkili manipülasyon yapamadılar. Türkiye’de sivil kamuoyu, medya ve güvenlik bürokrasisi 2013 Mayıs ayında sosyal medya konusunda acemiydi. Profesyonel ajan provokatörler tarafından yürütülen her hamle bu acemiliğin meydana getirdi boşluktan faydalanıp hızlıca karşılık bulabiliyordu. Geçen 5 yıl içinde herkes sosyal medyanın aslında rezil bir yalan girdabı olduğunu anladıkça toplumsal bağışıklık sistemi sosyal medyaya karşı direnç kazandı. Eskiden 3 tweetle yayılan yalanlar için şimdi 3 binden fazla mesaj yazılıyor olmasına rağmen hiçbir karşılık görmedi.
10- En önemli eksik; ikonlar sahnesi bomboş…
Hasan Cemal, Can Dündar, Osman Kavala, Ece Temelkuran vs. gibi ikonlar etki çaplarını yitirince emperyalizm yerlerine yenilerini koyamadı. ABD Büyükelçiliği resepsiyonlarında şişirilen; güya anti-emperyalist, anti-militarist, duyarlı, hümanist, solcu, sanatçı, uluslararası yazar gibi pazarlama hileleri bu zamanda artık çalışmıyor. Bilakis ABD resepsiyonlarına katılmak değil şöhret, katılana utanıp ayıplanacağı bir leke vermiş oluyor. Türkiye’nin Afrin’de yürüttüğü mücadeleyi çarpıtıp kamuoyunda tedirginlik meydana getirecek ikonların olmayışı, emperyalizmin propagandasının aksamasına sebep oldu. Örneğin DSG, SDG, YPG gibi isim oyunlarını yutacağımızı düşündüler. PKK’nın aşırı kirli yükünden kurtulup içinde “demokratik” gibi sihirli kelimelerle bir algı yönetimi kurabileceklerini zannettiler. Ancak bu numarayı yutturamadılar; çünkü bu isim oyunlarını pazarlayacak Can Dündar yoktu. “Dağdakiler izmaritleri yere atmıyor, çukura yapmıyor, tuvalete gidiyorlar” diye PKK propagandası yapan Cumhuriyet Gazetesi gibi mecralar kapalı devre radikal bir kesimin örgüt dokümanı haline gelince medya güçleri zayıf kaldı.
11- Kara propaganda için malzeme üretecek FETÖ’nün asker ve polis içinde etkisini yitirmiş olması PKK ve ABD’nin elini argümansız bıraktı.
12- Muhalefet, Zeytin Dalı’nı desteklemek zorunda kaldı. Emperyalizm, CHP yönetimini ulusalcı tabanı karşısında çaresiz bıraktı. Kemal Kılıçdaroğlu ve A takımı, DHKP/C militanlarına sundukları kadar etkili bir desteği PKK’ya sunamadı. Tabandan korkan CHP yönetimi, kaçak güreşmek zorunda bırakılınca PKK’ya destek açıklamaları cılız kaldı.
Bütün bu gerçeklerin bir araya getirdiği fotoğrafa kabaca baktığımızda bile ilk gözümüze çarpan şeyin PKK’nın Batı için tam bir hayal kırıklığı olduğudur. Batı, Afrin’de PKK üzerinden yaptığı plan suya düşünce pes edecek değil elbette. Bu büyük hayal kırıklığını kedine vergi veren seçmenlerine izah etmenin bir yolunu arayacaklar. Bu sırada da kendileri için kârlı olacak başka bir pozisyon arayacaklardır. Batı, şu ana kadar durduğu pozisyonun tam zıttına da geçebilir; bundan gocunmaz çünkü önemli olan bundan ne çıkar sağlayacağıdır. PKK’nın aldığı son emir bütün ağır silahları imha etmesi üzerineydi. Roketler, zırhlı araçlar, araçlara takılan ağır makineli tüfekler, tanksavarlar ve 120 mm altında orta düzey mobil topların hepsi imha edilmesi istendi. PKK bu konuda da başarısız oldu. Mühimmatların hepsini imha edemedi. Uluslararası terörün haritasını yakmasını istenmişti aslında; ama beceremedi. Ele geçirilen Rus, ABD ve Alman yapımı silahlar hangi ülkenin teröre ne kadar silah aktardığının kanıtları olarak kayda geçiyor şu anda. Bu durumda ABD’nin Hırvatistan merkezli illegal silah rotası da kanıtlarıyla gün yüzüne çıkmış oldu.
Dün itibarıyla ABD gazetelerinde yayımlanan makalelere hızlıca göz gezdirdiğimizde “Artık PKK ile işbirliği yapmayanın anlamı kalmadı. DAEŞ’e karşı söylendiği gibi bir başarı da yok zaten” yazılarının çıkması bunun işaretlerinden bazıları sadece. Öte yandan, Washington Post ise hâlâ, “Münbiç’te Türkler’le savaşalım; Afrin’in intikamını alalım” analizlerini yayımlamaya devam ediyor. Emperyalizm son tahlilde, pragmatisttir ve başladığı işin sonunda artık hiçbir çıkarlarının kalmadığını fark ettiklerinde hızlıca yeni pozisyona geçer…