10 seçim kaybeden, 5 defa kurultay gören, parti kadrolarını baştan aşağı birkaç defa değiştiren Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı ise hiç sarsılmıyor.

CHP’de her şey değişiyor, sadece Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun varlığı değişmiyor. 23 Mayıs 2010’da Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosu ile genel başkanlığı ele geçiren Kılıçdaroğlu’nun o günden bugüne geçen 8 yıl boyunca hiçbir seçim zaferi olmamasına rağmen, nasıl partinin başında kaldığı soru işaretleri doğurdu. AK Parti’yle girdiği 10 seçimi de kaybeden Kılıçdaroğlu’nun CHP’deki ağırlığı, küresel güçlerin desteklediği bir ‘klik’ ile açıklanıyor. Eski Genel Başkan Onur Öymen ve yazar Yalçın Küçük’ün ‘Amerikan projesi’ olarak tarif ettiği Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik iddialar, AK Parti’de de karşılık buldu.

“BAY KEMAL KÜRESEL PROJE”

AK Parti Grup Başkan Vekili Bülent Turan, CHP’de yenilik ve değişim isteğiyle başlatılan imza kampanyası için “Delegelerin tamamı imza verse, Kemal Kılıçdaroğlu’nu yerinden edemez. Çünkü o bir proje” dedi. Son Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu da Turan’a destek verirken, “Kılıçdaroğlu tartışmasız bir projedir” dedi. Bursa Milletvekili olan Çavuşoğlu, Kılıçdaroğlu’na yönelik olarak, “Durduğu yer hiçbir zaman millî ve yerli değil. En önemli vazifesi, Türkiye’nin yurtdışında maruz kaldığı saldırı ve ithamları yurt içinde destekleyecek, yürütecek bir argüman olarak ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

CIA’NIN “SİYASET DİZAYNI”

Yazar Yalçın Küçük, CHP Lideri için “CIA projesi olduğunu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun terörist başı Fetullah Gülen’le bağlantısı olduğunu, bunu Gürsel Tekin’in sağladığını” söyledi. 2013’te Gezi olaylarına fiilen katılan Kemal Kılıçdaroğlu, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘özür dilemeye’ davet ederken; ileri de giderek “Bölücülük” ile suçlamıştı.

Yurt dışında Gezi’nin propagandasını yapmaktan sakınmayan Kılıçdaroğlu, AK Parti Hükümetleri’nin ‘baskıcı’ olduğu, Erdoğan’ın “diktatör” olduğu algısı yapmıştı. 17 –25 Aralık’ta da karalama kampanyası yürüten Kılıçdaroğlu, yine uluslararası operasyonun sözcülüğünü üstlenerek iftiralar ile toplum mühendisliğine soyunmuştu. Sık sık ‘bilinçaltı mesajlar’ veren Kılıçdaroğlu, FETÖ tarafından eline tutuşturulan “sözde belgeleri” kamuoyu ile paylaşırken; ancak ne hikmet ise hiçbir zaman savcı ile paylaşmamıştı.

KAOS, YALAN, İFTİRA, İHANET POLİTİKASI

Ayn-el Arab’taki terör mücadelesi günlerinde, “Kobani provokasyonları” ile sahne alan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin ‘katliam’ yaptığını iddia etmişti. MİT Tırları İhaneti’nde Türkiye’nin DEAŞ’a yardım ettiğini söyleme cüreti göstererek yine kendi ülkesini suçlayan Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ Operasyonları’nı da “sulandırarak” yargıya güveni baltaladı. Hendek ve çukur politikası yapanlara karşı mücadele edilirken, vekillerini terör bölgesine göndererek, Kandil’in yanında yer alan Kılıçdaroğlu, üzerine bir de iktidarı ‘eli kanlı’ olmakla suçlamıştı. Son olarak Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’u darbe değil, “kontrollü” olarak tarif ederek; hükümeti suçlayıp küresel payandalarını ve FETÖ’yü aklamaya çalışmıştı. …ve 24 Haziran’da Kandil’in siyasi aktörleri HDP’yi el altından destekleyerek Meclis’e taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu, bir anlamda yine Türkiye’nin dertleriyle dertlenmedi.

CHP’NİN DNA’SI YABANCILAŞTI

Kılıçdaroğlu, 8 yıllık başkanlık süresinde CHP’yi dış odakların istediği gibi dönüştürürken, delege yapısını tamamen yabancılaştırdı. Parti içindeki ulusalcı ve Kemalist isimleri itina ile temizleyen Kılıçdaroğlu, CHP’nin DNA kodlarını, genetik yapısını bozdu. CHP’yi paralize eden Kılıçdaroğlu’na karşılık örgütlenen Muharrem İnce’nin etrafındakiler, CHP teşkilatları, “değişim” sağlayamadı. Tabanı millî ve yerli olan ana muhalefet partisinin içine düştüğü anti-demokratik durum, Kılıçdaroğlu’nun ‘küresel proje’ olduğunun işaretlerini taşıyor aslında.

WikiLeaks belgeleri de gösteriyor

CHP’nin eski Genel Başkanı Onur Öymen de iddiaları teğit ederek, “Daha kaset komplosu yokken, ta 2008’te Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkan olacağı senaryosu, 70 sayfalık rapor ile ABD’de vardı. Belgeleri Deniz Bey’le paylaştım. Mesela Wiki leaks Belgeleri gösteriyor ki; Hillary Clinton geçtiği telgrafta Kemal Kılıçdaroğlu’nun adını zikrediyor. Dolayısıyla ABD’nin muhalefet için lider arayışı başlattığı anlaşılıyor zaten” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim