Egemen Bağış/Analiz-Diriliş Postası
Avrupa Birliği ve Devlet eski Bakanı Egemen Bağış, kendisinin de kafilede yer aldığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Bahreyn-Suudi Arabistan ve Katar ziyaretlerinin, Türkiye açısından ve bölge açısından doğurduğu sonuçları Diriliş Postası için kaleme aldı. Ateş çemberine dönen Ortadoğu’da istikrarın sağlanmasının Güçlü Türkiye’den geçtiğinin altını çizen Bağış, ziyaretin ipuçlarını şöyle aktardı: 12-15 Şubat tarihlerinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Bahreyn-Suudi Arabistan-Katar seyahatlerine katılarak bazı gözlemlerde bulunduk. Çok eski bir ortak geçmişe sahip olduğumuz Körfez coğrafyasıyla özellikle 2007’den sonra ekonomik, sosyal ve kültürel birçok alanda ortak işbirliğine girdik. Dış politikada uzun yıllar kendi kabuğuna çekilmiş olan Türkiye’miz AK Parti iktidarından sonra ülke ülke dolaşarak ikili ilişkileri geliştirerek siyasi, ekonomik, eğitimsel, kültürel ve sosyal anlaşmalar ile kendi etki alanını ve cazibesini artırmıştır.
Kilit tarih 16 Nisan
16 Nisan’daki referandum sürecinden sonra güçlü bir Türkiye, istikrarlı bir Türkiye tescillenmiş olarak iç istikrarını sağladığı anda Ortadoğu’da da istikrarın teminatı olacaktır. Doğu’nun en Batılı, Batı’nın da en Doğulu ülkesi konumumuzu ülkemizin küresel ticaret, siyaset ve diyalog çabalarından en iyi şekilde değerlendirmeye devam edebilmemiz için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’ın öncülüğünde yürütülen “Dostlarımızın sayısını artırarak, düşmanlarımızı azaltma politikamız” milli çıkarlarımız açısından en doğru yöntemdir…
Son durağımız olan Katar 2,2 milyon nüfusu 167 milyar dolar gayrisafi yurtiçi hasılası olan müreffeh bir körfez ülkesidir. Ayrıca dünyanın en büyük üçüncü doğalgaz rezervlerine sahip olup, LNG (Likit Doğal Gaz) ihracatında dünya lideridir. Ülkemizde son yıllarda diğer bölge ülkelerine nazaran daha yakın ve işbirliği içerisinde ilişkiler yürüten Katar bizim 2023 vizyonumuz gibi 2030 hedefleri belirlemiş ve enerji sektöründen elde ettiği gelirleri yatırımlarda kullanarak daha başka sektörlerde de gelir yaratmak istemektedir.
2023 için önemli adım
Bölge ülkeleriyle bu 10 yıllık dönemde 33 milyar dolarlık ihracatımız, 20 milyar dolarlık ithalatımız gerçekleşmiştir. Ülkemizin toplam ihracat ve ithalat rakamlarına baktığımızda önemli bir yüzde tutmuyor gibi görünse de dünyadaki birçok ülkeyle ticaretimizi yavaş yavaş bile geliştirmemiz bizim için en nihayetinde 2023 hedeflerimize ulaşmamızda büyük katkı sağlayacaktır. İlk ziyaretimizi gerçekleştirdiğimiz Bahreyn Krallığı 1,4 milyona yaklaşan nüfusa sahip olup, 31,6 milyar dolarlık gayrisafi milli hasılasıyla dünyada 93. ekonomi olmasına karşın kişi başına düşen milli geliri 25.800 dolar civarında olan müreffeh bir ülkedir.
Türkiye mezhepçiliğe engel
Bahreyn ekonomisinin lokomotifi petrol ve doğalgaz olsa da ikinci sektörü finansal hizmetlerdir. Katılım Bankacılığı alanında bölgesinin öncü ülkesi konumundadır. Bahreyn ile ekonomik ilişkilerin ötesinde siyasi ilişkiler de gelişme göstermektedir. Ayrıca Savunma Sanayii şirketlerimiz Bahreyn’e silah modernizasyonu, zırhlı araç bakımı, yerli zırhlı araç satışı yapmaktadır. Ülkede önemli bir Şii nüfus olması ve bölgenin büyük devleti Suudi Arabistan’ın İran ile son dönemdeki mezhep üzerinden yaşadığı gerilim Bahreyn’i de ister istemez bu sorunun aktörü yapmaktadır. Türkiye bölge ülkeleri üzerinde mezhepçi bir tavır almayarak yapıcı uyarılarda bulunmaktadır. Bu arada FETÖ’cü hainleri Bahreyn tespit etmiş ve FETÖ ile bağlantılı 2 kişiyi de Türkiye’ye iade etmiştir.
Enerji devi Arabistan
İkinci durağımız olan Suudi Arabistan, Arap Yarımadasının nüfus, coğrafya, ekonomi ve siyasal etki olarak en büyük ülkesidir. 30 milyonluk nüfusu, 688 milyar dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılasıyla büyük bir ekonomisi olan Suudi Arabistan’ın gelirlerinin %90’lık kısmı petrole dayanmakta olup, kanıtlanmış dünya rezervlerinin %16’sına sahiptir. Doğal olarak bölgede bizim için en önemli muhatap konumundadır. Aralık 2015’te Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ülkeyi ziyaretinde ilişkilerin geliştirilmesi karşılıklı olarak kararlaştırılmış ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) kurulması konusunda mutabık kalınmış ve Kral Selman’ın Nisan 2016’daki Türkiye ziyaretinde Türk-Suudi Koordinasyon Konseyi Kurulmasına İlişkin Mutabakat Belgesi imzalanmıştır.
Silahları bizden alıyorlar
Suudi Arabistan şu an İran ile olan siyasi gerilim ve Yemen ile olan mezhep tabanlı çatışma ortamına istinaden dış politikada zorlu bir sürecin içinden geçmektedir. Türkiye olarak kendileriyle iyi ilişkilerimizi koruyarak mezhepsel ayrılığa dayanan siyasi rekabete mesafeli tutumumuzu İran’a da ifade ederek yapıcı ve dikkatli bir politika izlemekteyiz. Savunma sanayiinde özellikle 2007’den sonraki süreçte Kral Abdullah’ın direktifi ile alımlar ve ihalelerde Türkiye ‘ye öncelik verilmeye başlanmıştır. Ayrıca turist olarak ülkemize gelen Suudi Arabistan vatandaşları 2011 yılında 117bin kişiyken 2016 yılında bu rakam 510 binleri geçerek son yıllarda yaşanan birçok olayın etkisiyle düşen ziyaretçi sayımıza pansuman olmuş Turizm Sektörümüz için önemli bir Pazar teşkil etmiştir. 15 Temmuz sonrası süreçte gösterdiği destek ve hatta Suudi Arabistan üzerinden kaçmaya çalışan FETÖ’cü terör örgütü üyesini havaalanında yakalayarak ülkemize iade etmiştir.
Katar’da askerimiz olacak
Katar ile karşılıklı olarak üst düzey ziyaretler her alanda gerçekleşmekte olup, bölgemizle alakadar konularda yakın bir işbirliği ve eşgüdüm bulunmaktadır. 15 Temmuz sonrası Bahreyn ve Suudi Arabistan gibi ülkemize ve demokrasimize desteğini açıkça gösteren Katar FETÖ’yü terör örgütü kapsamına almıştır. “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Eğitim, Savunma Sanayii ile Katar Topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Konuşlandırılması Konusunda İşbirliği Anlaşması” 15 Haziran 2015’te yürürlüğe girmiştir. Hala çalışmalar devam etmekte ve 2019 yılına kadar askerimizin konuşlanmasının tamamlanması planlanmaktadır.
Her alanda işbirliği
Yaptığımız üç ülkeyi kapsayan ziyaret başta da belirttiğim gibi sadece ekonomik işbirliğinden ibaret görülmemelidir. Ekonomide, siyasi desteklerde, eğitimde, kültürde, savunma sanayiinde ve daha birçok alanda işbirliğini ilerletmek hedefinde olumlu bir hamledir.
Erdoğan inİsiyatif aldı
Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat süreçlere verdiği destek ve bölgesel gelişmelerin stresli bir sürece girdiği bu dönemde inisiyatif kullanarak ikili ilişkileri artırmıştır. Dünyada son yıllarda petrol fiyatlarındaki düşüşün bütçelerinde gelir düşüşü sergilemesi, enerjiye olan bağımlılığı azaltma hedefinde yatırımlar yapan bu üç ülkeyi de harcamalarında temkinli bir döneme itmiştir. Buna karşın yatırımlar devam etmekte olup, artan konut ihtiyacı nedeniyle yapılacak birçok proje için Türk firmalarını ülkelerine beklemektedirler. Obama yönetimi döneminde ABD’nin yürüttüğü Ortadoğu politikası nedeniyle en büyük müttefiklerine güvenlerinde azalma olan bu ülkelerin bölgesel olarak şuan Türkiye’yi güvenilir bir müttefik görmesi konjonktür olarak çok normaldir. DAEŞ gibi bir terör örgütünün nasıl bir bela olduğunun da çok iyi farkında olduklarını da belirtmek isterim. Türkiye de DAEŞ’e karşı Suriye’de ve bölgede silahlı mücadeleye girmiştir. Dünya siyaseti Trump’la beraber yeni bir sürece girerken bu dönüşüm Ortadoğu’da da kendisini kaçınılmaz olarak hissettirecektir. Ortadoğu’ya gelecek huzur ortamı herkes için ve hatta Dünya için çok önemlidir. Bir kangren olarak yayılması halinde Dünyamızı büyük bir kaosa itecektir.