Hasan Taşkın/ Özel röportaj
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Diriliş Postası’na başkanlık sistemi, FETÖ ile mücadele, 15 Temmuz işgal girişimi konularında çarpıcı tespitlerde bulunurken, Türkiye’yi saldıran terör örgütlerinin arkasındaki gücü de açıkladı. Başkan Karamollaoğlu, merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın ilk partisi olan Milli Nizam Partisi’nden başlamak üzere başkanlık sisteminden taraf olduklarını aktararak, şöyle konuştu:
Millet istikrar istiyor
“Biz Milli Nizam zamanında bunu gündeme getirmiştik. Milli Nizamın tüzüğünde de bu vardı. Ama sonra baktık o günkü şartlarda bunun yürümesi mümkün değil. Bu çok ciddi bir değişiklik. Eğer bu değişiklik sadece bir başkanlık sistemi getirilecek diye sade bir şekilde ele alınırsa, istenilen netice doğmaz. Büyük bir kesimin başkanlık sistemini en çok talep etmesinin nedeni; istikrar. Bizim prensip itibariyle başkanlık sistemine itirazımız yok.”
Sistem doğru uygulanmalı
Karamollaoğlu başkanlık sistemine ilişkin partisinin soru işaretlerini de aktardı. Karamollaoğlu, başkanın yetkileri, Meclis ile ilişkisi ve kuvvetler ayrığının doğru şekilde belirlenmemesi durumunda, ilerleyen dönemlerde sorunların yaşanabileceğini ifade ederek, “Nasıl bir başkanlık sistemi olacak? Türkiye sadece başkan tarafından yönetilecekse, meclis ne olacak? Adalet mekanizması nasıl işleyecek? Bu üç unsur birbirinden bağımsız ve birbirinden doğrudan etkilenmeyecek bir formasyona kavuşmazsa, başkanlık diktatörlüğe gider. Bugün cumhurbaşkanımız böyle bir şey düşünmeyebilir ancak ya yarın bir başkası gelir de bu şekilde düşünürse? O zaman diyoruz ki; başkan yürütmenin başıdır. Bakanlarını atar ancak bütün politikalarını kanunlar ve anayasa çerçevesinde yürütür. Bunların dışına çıkamaz. Çıkmak isterse de meclise götürür” diye konuştu.
FETÖ’yü hep dışladık
FETÖ’nün 15 Temmuz işgal girişimini değerlendiren Karamollaoğlu, böyle bir alçaklığı kimsenin beklemediğini dile getirdi. FETÖ ile hiçbir zaman bağ kurmadıklarını, karşı cephe de bulunduklarını vurgulayan Karamollaoğlu, “Israrla her zaman söylediğimiz bir husus var; Fetullah Gülen hareketiyle geçmişte ve son zamanlarda hiçbir zaman barışıklığımız olmadı. Aslında biz siyasi bir partiyiz, her kesime yaklaşıp onların oylarını almak isteriz ama öyle bir duvar ördüler ki, itikaden bile biz aynı noktalarda beraber olmanın imkânını bulamadık. Bu grup kendilerine benzeyenlerin dışında herkesi dışladı. Evet, böyle bir hareketi beklemiyorduk ama çok da şaşırmadık diyebilirim. Her şerde bir hayır vardır derler, burada da gerçeklerin görülmesi noktasında bir hayır oldu” değerlendirmesini yaptı.
Halk destan yazdı
Karamollaoğlu, darbe girişimi sırasında Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklama yapmasının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı yayına bağlanmasının ve vatandaşı sokağa davet etmesinin, bu hareketi başlatan komutanın öldürülmesinin darbe girişiminin başarıya ulaşmasını engellediğini belirtti. Halkın sokaklara çıkmasını da, destansı bir tavır olarak nitelendirdi.
Üst akıl siyonizm
Karamollaoğlu, Türkiye’yi bölmek için top yekün saldıran terör örgütlerini yöneten üst aklın Siyonizm olduğunun bilgisini paylaşarak, vahşi bir düşman ile mücadele verdiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Türkiye’yi bölmek isteyen çevrelerin temelinde Siyonizm olduğu kanaatindeyiz. İsrail’i kuran da Siyonizm’dir, İsrail’in gelişmesi için önündeki engelleri kaldıran da Siyonizm’dir. Siyonizm, itikadi bir inanç. Bir inanç ama dünya ekonomisinin, batı ekonomisinin tamamına hâkim olan bir inanç. Bütün medyaya, siyasete de hâkim olan bir inanç. Oluşturduğu kurumlarla halkın beynini de yıkayan bir inanç. Şimdi siz böyle mücadele edenlerle basit bir yolla mücadele edemezsiniz. Çifte standart uygulamaktan vazgeçmezler.”
Silahlı mücadele doğru yöntem
Karamollaoğlu, Türkiye’nin PKK ve DAEŞ’i temizleyip, Suriye’nin bütünlüğünü korumak için başlattığı Fırat Kalkanı Harekatına, silahlı mücadeleye destek verdiklerini, devletin korunması gerektiğini vurgulayarak, “İktidarın teröre karşı silahlı mücadele yürütmesini isabetli buluyorum çünkü bu gerekli. Size silah çekene karşı siz de silah çekeceksiniz, mecbursunuz. Halkınızı koruyacaksınız. Ancak bu terör hadisesini dağda ve ovada yalnızca silahla sona erdirmenin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Çünkü terör dışardan beslenen bir hadise. Türkiye’nin Suriye’ye girmesini de destekliyorum” dedi.