İbrahim Seçkin Talaş/Analiz

Dünya ekonomisinin önde gelen ülkelerinden olan Almanya’da 3,5 milyon Müslüman Türk vatandaşı yaşamasına rağmen ülkemizde Almanya’ya dair yapılan araştırmalar çok az sayıda karşımıza çıkmaktadır. Son dönemlerde Alman siyasetinin temelini oluşturan Türkiye karşıtlığı, akıllara Almanya’nın bu topraklar üzerine neler düşündüğünü getiriyor.

Bu politikaları anlatmadan önce Almanya’nın Avrupa’daki tarihine ilişkin durumunu gözden geçirelim. Almanya, Avrupa’nın geleneksel bir devleti olup Nazi döneminde ters düştüğü Avrupa ile zaman içinde kaynaşmış ve söz sahibi olmuştur.

1990 yılında yaşanan birleşmenin ardından AB ülkeleri içinde ekonomik anlamda lokomotif olan Almanya, 2009 krizinin ardından yaşanan ekonomik sıkıntılarda Avrupa’nın emniyet sibobu haline gelmiştir.

ORTA DOĞU’YA PAZAR GÖZÜYLE BAKIYOR

Almanya, Orta Doğu’ya enerji temini noktasında ‘Pazar’ gözüyle bakmaktadır. İçinde bulunduğu AB, başlarda kömür topluluğu olarak kurulsa da zaman içinde ekonomik kalkınmanın merkezi oldu. Bu nedenle Almanya sanayisinin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla Orta Doğu kritik öneme sahip.

Türkiye ve İran üzerine yüklenen politikalar, Almanya’nın Orta Doğu’ya birbiriyle çelişkili hedefler koyduğunu gösterdi. Türkiye’ye yönelik karşıt söylemlerim seçim malzemesi haline getirilmesi, Almanya’nın Orta Doğu’da PKK gibi terör örgütleri üzerinden nüfuz elde etme çabasından başka bir şey değildir. Almanya, Yezidiler ve Kürtler ile yakın temas kurarak legal ve illegal yollarla bölgede kalıcı olmak ve nüfuzunu genişletmek üzerine politikalar geliştiriyor.

VİZE İÇİN VERİLEN SÖZLER YERİNE GETİRİLMEDİ

AB, Suriye’de yaşanan savaşla birlikte başlayan göç dalgasını hafifletmek adına Türkiye’yle yapmış olduğu anlaşmanın karşılığı olan vize serbestisi konusunda halen vermiş olduğu sözleri yerine getirmedi. Anlaşmaya göre Yunanistan’a ulaşan mülteciler geri gönderilecek, bunun karşılığında AB ülkeleri Türkiye’den mültecileri alacaktı. Türkiye’ye mali anlamda destek olunacak, AB’ye tam üyelik müzakereleri hızlandırılacaktı.

Bu kararlar alınırken başı çeken ülke konumunda olan Almanya, Türkiye’yi 16 Nisan referandumu öncesi yönlendirme gayretinde bulunmuş ülkesinde yaşayan Türk vatandaşlarını ‘Hayır’ oyu kullanmaya davet etti.

Anlaşmazlıkların ayyuka çıktığı dönemde Türk siyasetçilerinin Avrupa’da konuşturulmaması, 16 Nisan referandumunda çıkan ‘Evet’ ile savuşturulmuş olsa da Almanya’nın iç siyasetinde Türkiye ve Erdoğan üzerinden İslam’a yönelik mesnetsiz söylemler bu ülkenin Orta Doğu’da kan ve gözyaşını desteklediğini ispatlamış oldu.

TERÖR ÖRGÜTLERİNE KUCAK AÇTI

PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerinin yıllardır rahatça gezebildiği Almanya son dönemde 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Türkiye’den kaçan FETÖ terör örgütü mensuplarına da ev sahipliği yapmaya başladı. 15 Temmuz hain darbe girişimiyle birlikte Türkiye’den kaçan firar savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve NATO’da bulunan FETÖ’cü subayların Almanya tarafından Türkiye’ye iade edilmemesi Almanya’nın Türkiye bakış açısını özetliyor.

Terör örgütlerinin silahlandırılmasında en az ABD kadar payı olan Almanya, Orta Doğu’daki oyunlarda neleri hedeflediğini apaçık ortaya koymaktadır. Almanya, bu coğrafyaların bölünüp ‘küçük pazarlar’ haline getirilmesi için AB üzerinden politika yürütmektedir.

KOALİSYON KURAMADILAR

Eylül ayında Almanya’da Türkiye karşıtlığı üzerinden vaatlerle geçen seçimin ardından üç ay geçmesine rağmen halen koalisyon hükümeti kurulabilmiş değil. Almanya’da yaşanan son seçimin ardından geçen süre göz önüne alındığında hükümetin halen kurulamamış olması rekora doğru giderken, Türkiye’de ise 16 Nisan günü yapılan referandumun ardından ülke yeni bir sisteme geçişin formüllerini ortaya koymuş ve uyum yasalarını gerçekleştirme konusunda görüş birliğine varmıştır. Bununla birlikte büyüme oranlarında yaşanan güzel gelişmeler Türkiye’nin sağlam siyasetinin bir ürünüdür.

Editör: TE Bilisim