Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanı Serdar Çam, makalesinde, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi hakkındaGateway House Uluslararası Güvenlik ve Denizcilik Araştırmaları Akademik Üyesi Anil Chopra imzalı “Erdoğan için sonun başlangıcı” başlıklı yazının gerçekleri yansıtmadığını, darbe girişimini kınayan ve şiddetle karşı çıkan bazı Gateway House yazarlarının bile 15 Temmuz’da tam olarak neler yaşandığını bilmediğini vurguladı.
Türk halkının demirden iradesi, köklü demokratik geleneği ve kurumlarına olan sarsılmaz inancının, 15 Temmuz darbe girişiminin bertaraf edilmesinde önemli rol oynadığına dikkati çeken Çam, bölgesinde güneş gibi parıldayan Türkiye’nin reformlarına devam edeceğini vurguladı.
FETÖ’nün organize ettiği darbe girişiminde ordu içinde azınlık bir grubun Türkiye’yi ve demokratik yolla seçilmiş hükümeti hedef aldığına işaret eden Çam, “Bu terör örgütü emniyet, yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri gibi temel kurumların derinliklerine sızmak için onlarca yıl harcamıştır. O gece, Türk siyasi tarihinin en uzun gecesiydi. Teröristler tarafından gasbedilen F-16 uçakları, helikopter, tank ve ağır silahlar, evrensel değerleri ve demokratik yolla seçtikleri hükümeti savunan halka karşı kullanıldı. Toplumun her kesiminden, her yaştan insanlar, din ve etnik köken ayrımı yapmaksızın, demokrasi bayrağı altında birleşmiş, sokaklara çıkarak hayatlarını bu süreçte riske etmiştir.” ifadelerini kullandı.
“Bu yapıda sorgulamaya yer yoktur”
FETÖ’nün devletin kilit ve hassas noktalarına nüfuz etme konusundaki becerisinin birçok faktöre dayandırılabileceğini belirten Çam, şunları kaydetti:
“FETÖ, Allah tarafından gönderilen ilahi bir figür olarak tanımlanan Fetullah Gülen’in otoriter ve lider kültüyle idare edilen, onun radikal öğretileriyle körleşmiş takipçileri üzerindeki mutlak otoritesi olan bir yapılanmadır. Bu yapıda sorgulamaya yer yoktur. Kim onun çarpık ideolojisini sorgulamak isterse azarlanır, kendisine mesafe konur, güvenilmez ilan edilerek iftiraların kurbanı olur. Diğer kült/tarikatlarda olduğu gibi FETÖ savunmasız ve gariban gençleri taraftarı yapmak için hedef seçmiştir. Bu gençler küçük yaşlarda tespit edilir, eğitim ve kütür merkezi görünümlü sivil toplum kuruluşlarında toplanarak, hızla beyinleri yıkanıp örgütün mensubu haline getirilir. Yapının taraftar toplama merkezleri, Türkiye tarafından belirlenerek kapatılmıştır ancak hala 140 ülkede benzeri oluşumlar çalışmaya devam etmektedir. Bu yapı bulunduğu ülkelerin kurumlarına sızmayı amaçlayan ciddi bir tehdit oluşturmayı sürdürmektedir.”
“Bu yazı Gandi’nin felsefesi ve öğretisiyle çelişmektedir”
Dünyanın en güçlü demokrasisine sahip Hindistanlı dostların, herhangi bir şüphe duymadan özverili ve kararlı bir şekilde Türk ulusunun yanında yer aldığını belirten Çam, Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi lideri Mahatma Gandi’nin “Güç fiziksel kapasiteden değil boyun eğmeyen iradeden gelir. Şiddet kullanmama insanlığı zorlayan en büyük güçtür, bu tahrip gücü en yüksek silahtır.” sözlerinden alıntı yaptı.
Tarihi kökleri olan Türkiye-Hindistan ilişkilerinin zor zamanlarda karşılıklı destek ve yardımlaşmaya dayandığının altını çizen Çam, şöyle devam etti:
“Bu manada bizim ve bölge halklarının kurtuluş savaşı, emperyalizme karşı verdiği mücadelede Hindistan’ın kıymetli desteklerinden dolayı her zaman minnettar olacağımızı dile getirmek isterim. Aynı şekilde, büyük devlet adamı Gandi’nin emperyalist güçlere karşı verdiği kahramanca ve özverili mücadele, evrensel değerler çerçevesinde var olmak ve özgürlük isteyen insanlara yol gösterici bir ışık olacaktır. Gateway House sitesindeki bu yazı, büyük devlet adamı Gandi’nin felsefesi ve öğretisiyle doğrudan çelişmektedir. Ayrıca ortak değerlerimize ve evrensel demokrasi prensiplerine bir saldırıdır. Darbeye karşı direnmiş farklı siyasi görüşten milyonlarca Türk vatandaşını ‘çete’ olarak sınıflandırmak çok yanlıştır. 2001’de Hindistan parlamentosuna yapılan saldırıyla TBMM’ye yapılan arasında hiçbir fark yoktur. 2008’de Mumbai’de Taç Mahal Sarayı Oteli’ne yapılan saldırıyla Cumhurbaşkanın bulunduğu Marmaris’teki otele yapılan saldırı arasında mentalite açısından hiçbir fark yoktur. Bu, terör ve kan dökmeye karşı demokrasi ve medeniyet mücadelesidir.”