İçișleri Bakanı Süleyman Soylu, Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nde (PEKOM) düzenlenen Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Teftiș Kurulu Başkanlığı Müfettişlik Temel Eğitimi ve Güncelleme Semineri’nde yaptığı konuştu.

“Değerlerimizin istismar etmek istedikleri dönemden geçtik”

Teftiş Kurulu üyelerinin sadece bir meslek erbabı değil, aynı zamanda insan, anne, baba, amca, arkadaş, mahallenin bakkalının dostu olduğunu ifade eden Soylu, şöyle konuştu:

“Bizim vatan şuurumuz, millet şuurumuz tartışılmazdır. İnançlarımız ve değerlerimiz tartışılmazdır. Tüm bunları ve bu anlayışı, sarsmak istedikleri bir dönemden geçtik. Bütün değerlerimizi istismar etmek istedikleri bir dönemden geçtik. Bunu sadece bir terör örgütü eliyle yürütmediler, bunu uluslararası bir operasyon çerçevesinde yürüttüler. Bunu en iyi sizler anlarsınız. Bazen içinizden geçen, ama ‘Zamanı mıdır değil midir?’ diye tereddüt ettiğiniz, belki de tereddüt etmeden sözü alnının ortasına çaktığınız günler oldu. Bunların hepsini bu ülke ve sizler yaşadınız ama ortada bir gerçek var, geçmiş dönemde yaşadıklarımızı gelecek döneme aktarmamak da bu neslin sorumluluğudur. En önemli sorumluluğumuz budur. Çünkü bu ülkede geçmiş dönemde yaşananlar, bu ülkeye yaşatılmaya çalışılanlar, eğer dirayet olmasaydı, eğer kararlılık olmasaydı, eğer bu toprağa bağlılık ve sadakat olmasaydı, belki de hepimiz başka yerlerde savrulup duruyorduk.”

“Dengelerle oynuyorlar, çatışmalar yaratıyorlar”

Siyasetin, ekonominin, güvenliğin bir arada ve dengede tutulmak zorunda olunan, çok özel günler yaşandığını da vurgulayan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunu sadece biz yaşıyor değiliz. Dünyanın esas itibarıyla belirli bölgeleri, hatta belirli kıtaları doğrudan bu sorumlulukla yüz yüzedir. Bir kısmı bununla yüz yüzedir, bir kısmı da bunu yönetmekte ve hatta bunu dünyaya dayatmaktadır. Müdahaleler yapıyorlar, dengelerle oynuyorlar, çatışmalar yaratıyorlar ve oluşturdukları çatışma haliyle kendilerine ait avantajlı bir durum ortaya koymaya çalışıyorlar. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu ülkeler çatışmayı kendi yaşam alanlarının dışına taşıdılar. Çatışmadan ve istikrarsızlıktan arındırdıkları kendi alanlarında, ekonomik gelişmelerini tamamlamaya çalışıyorlar. İki büyük dünya savaşının yaralarını sardılar ve dünyanın geri kalan kısmını, ekonomilerini besleyecek, petrol verip silah alacak yerler olarak dizayn ettiler. Bahsettiğim bu istikrarsızlık alanının batı sınırında biz varız, Türkiye. Orta Asya’dan getirdiği köklü bir devlet ve millet geleneğinin üzerine bin yıllık Anadolu geleneğini bina etmiş, arkasında Osmanlı’dan gelen büyük bir sosyopolitik miras ve İslam devletinin manevi zenginliğinden ve köklü bir tarihten beslenen toplum yapısıyla dünyanın doğusundaki diğer ülkelerden ayrılan önemli bir ülke ve bu ülke, dünyanın bütün ekonomik kanallarının üzerinde durmaktadır. Enerji koridorları, ticaret yolları, deniz yolları, kritik hava sahaları, tarihi ipek yolu, modern ipek yolu ve daha bir sürü önemli özelliğin üzerinde duran bir ülkeden bahsediyoruz.”

“Türkiye siyasi istikrarına sahip çıktı”

17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar birçok saldırıya hep birlikte şahit olduklarını dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu saldırıdan öncesi de var. Hepiniz benden çok daha iyi biliyorsunuz. Bu devlet önemli ve büyük bir devlettir. Bu millet asil bir millettir. Bu devletin ve bu milletin karakterlerini yoksunlaştırmaya çalıştırdıkları bir süreçten geçtik. İçini boşaltmaya çalıştıkları, ayakta durma unsurlarını ortadan kaldırmaya çalıştıkları bir süreçten hep birlikte geçtik. Sadece FETÖ’sü değil, bir taraftan PKK’sı var, bir taraftan DEAŞ’ı var, bir taraftan DHKP-C’si var. Ve bundan önce ‘anarşi dönemi’ diye adlandırılan bir dönemi yaşadık. Çorum olaylarını, Kahramanmaraş olaylarını yaşadık. Bugün hala aynı senaryoların canlandırılmak istendiğini hep beraber görüyoruz. Siyasette bir, iki aylık hükümetleri hep birlikte gördük, ekonomik ve siyasi krizleri hep birlikte gördük. Dışarıdan tezgahlanmış darbeleri hep birlikte gördük. Anlatmak istediğim odur ki bu yaşadıklarımızın hiçbiri ama hiçbiri tesadüf değildir ve bize yapılanın aynısı, başka ülkelere de yapılmaktadır. Ancak Türkiye, bu yapılanlara karşı özellikle son 15 yılda önemli bir dirayet ortaya koymuştur. Siyasi istikrarına sahip çıkmıştır, ekonomik dengesine sahip çıkmıştır ve bundan sonuç almıştır. Ekonomisini güçlendirmiştir, üretimini, büyümesini artırmıştır, terörü tasfiye sürecine sokmayı Allah’a hamdolsun ki başarmıştır.”

Editör: TE Bilisim