Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 2017 Yılı bütçesinin en belirgin özelliğinin, kamu yatırımlarındaki artış olduğunu belirterek, “2017 yılı bütçemiz bu anlamda bir yatırım bütçesidir. 2017 yılı inşallah bir yatırım yılı olacaktır.” dedi.

TBMM Genel Kurulunda, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın tümü üzerindeki görüşmelerde hükümet adına söz alan Şimşek, demokrasinin en güzel tarafının muhalefetle iktidarın bir arada olması, birbirini tamamlaması olduğuna değindi.

Türkiye’nin her meselesinin müzakere ve çözüm yerinin yüce Meclis çatısı olduğunu belirten Şimşek, “Hep hizmet siyaseti yaptık. Demokrasinin standartlarını yükseltmek, vesayet odaklarıyla mücadele etmek, hukuk devletini güçlendirmek, siyasi güven ve istikrarı sağlamak hep öncelikli hedeflerimizden oldu.” diye konuştu.

Mali disiplinden hiçbir zaman taviz vermediklerini ve vermeyeceklerini vurgulayan Şimşek, “Ülkemizin refahını artırdık, artan refahın toplumun bütün kesimlerine yayılmasını sağladık. Alın teriyle, akıl teriyle çalışarak ülkemizin kalkınmasına, refahına katkı sağlayan çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik. Para politikasında daima fiyat istikrarını esas aldık ve enflasyonla mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz.” ifadesini kullandı.

“Tutmayacağımız sözleri vermedik”

2017 yılı için büyümeyi, istihdamı, yatırımları destekleyen, makrofinansal istikrarı gözeten bir bütçe hazırladıklarını dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:

“Eğitim, sağlık, sosyal yardım gibi alanlara ağırlık veren, kamu yatırımları teşvik ve destekleriyle reel sektörü önceleyen bir bütçe hazırladık. Sadece bir yılı değil, orta ve uzun vadeli hedeflerimizin esas alan bir bütçe ortaya koyduk. Hiçbir zaman tutmayacağımız sözleri vermedik, verdiğimiz sözlerin tamamını tuttuk. 14 yıl boyunca işçimizin, memurumuzun, çiftçimizin, esnafımızın alın terinden ödediği vergileri emanet bildik ve yine milletimizin istifadesine sunduk. Derslik sıkıntısı olan şehirlerimize derslik, hastane eksiği olan illerimize hastane yaptık; yeri geldi iki kıtayı denizin altından birbirine bağladık, yeri geldi köprülerle kıtaları birleştirdik, aşılamayan dağları tünellerle geçtik.

2017 yılı bütçemizde, benzer şekilde, tarıma, üretime, ihracata, bölgesel teşviklere, Ar-Ge faaliyetlerine desteklerimiz artarak devam edecektir. Aynı zamanda, 2017 yılı bütçemiz sağlık ve altyapı yatırımlarını önceleyen, vatandaşlarımızın refahını artırmayı hedefleyen ve sosyal yönü güçlü bir bütçedir. Bütçe açığının milli gelire oranını 2017 yılında yüzde 1,9 seviyesinde olmasını öngörüyoruz. Bu Maastricht Kriterleri’yle uyumludur, bütçe disiplinine verdiğimiz önemi ortaya koymaktadır.

Bütçemizin en belirgin özelliği kamu yatırımlarındaki artıştır. Çünkü, biliyoruz ki sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. 2017 yılı bütçemiz bu anlamda bir yatırım bütçesidir. 2017 yılı inşallah bir yatırım yılı olacaktır. Geçen yıla göre yatırımlara ayrılan ödenekleri enflasyonun 3 katından fazla artırıyoruz. Böylece yatırımlarımız reel olarak artıyor, Türkiye ekonomisine can katıyoruz. Biliyoruz ki daha çok yatırım daha çok üretim demek, daha çok üretim de daha çok istihdam demek. İnsan kaynağının en önemli sermayemiz olduğu bilinciyle yine en büyük payı eğitime ayırdık. 2017 yılında bütçemizin yaklaşık 5’te 1’ini eğitime ayırıyoruz, OECD ortalamalarına çıkartmış oluyoruz. Benzer şekilde, sağlığa ayırdığımız bütçeyi artıyoruz, 111 milyara yükseltiyoruz. Böylece bütçemizin 3’te birinden fazlasını eğitim ve sağlığa ayırmış oluyoruz. İnsan merkezli bütçe böyle olur.”

“Bütçemizin merkezinde insan var, hizmet var”

Şimşek, 2017 yılı bütçesinin sosyal yönü de güçlü bir bütçe olduğunu belirterek, 2000’li yılların başında sosyal yardım ve hizmetler için harcanan 1,6 milyar liralık bir bütçenin 2017 yılında yaklaşık 40 milyar liranın üzerine çıkarıldığını bildirdi.

Şimşek, tarım sektörünün de güçlü bir şekilde desteklenmeye devam edildiğine değinerek, 2017 yılında bütçeden tarıma ayrılan kaynağın, öngörülen enflasyon oranının 3 katı kadar artırıldığına dikkati çekti.

2017 yılı bütçesinde mahalli idarelerin gelir paylarını bir önceki yıla göre enflasyonun çok üzerinde artırıldığına işaret eden Şimşek, “2017 bütçemizin merkezinde insan var, hizmet var.” diye konuştu.

2017 bütçesinin, kamu yatırımları ve reel ekonomiye sağlayacağı imkan ve desteklerle, üretimi, ihracatı ve istihdamı artırmayı amaçladığını anlatan Başbakan Yardımcısı Şimşek, “14 yıldır bütçeden faiz ödemelerine ayrılan kaynağı sürekli bir şekilde aşağı çektik. Topladığımız vergileri daha fazla borç faizi ödemelerinde kullanmak yerine milletimizin hizmetine sunduk. 2002 yılında bütçe giderlerimizin yüzde 43’ü faiz harcamalarına gidiyordu. 2017 yılında, inşallah bu oran yüzde 9’un altına inecek.” bilgisini verdi.

Şimşek, eskiden her 100 liralık verginin 86 lirası faize giderken 2017 yılında sadece 11 lirasının faiz harcamalarına gitmiş olacağını dile getirerek, kalan kısmınının eğitime, sağlığa, yatırıma, tarıma, sosyal yardıma, halkın refahına harcanacağını belirtti.

Şimşek, “Bütçe disiplini sayesinde, bir yandan insanımıza daha fazla hizmet götürürken bir yandan da kamu borcunu endişe kaynağı olmaktan çıkardık. AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranı bu senenin sonunda muhtemelen yüzde 32,8’e düşmüş olacak. Bu oran, OECD ortalamalarının 3’te birinden az, Maastricht Kriterlerinin yarısı kadardır, hatta bu konuda 25 Avrupa Birliği üyesi ülkeden daha iyi bir konumdayız.” değerlendirmesinde bulundu.

“Yapısal reformlarla başaracağız”

2008 yılındaki küresel krizin etkilerinin hala sürdüğünü ifade eden Şimşek, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarında beklenen iyileşmenin sağlanamadığını, özellikle 2016 yılında küresel ekonominin beklentilerinin altında bir performans gösterdiğini söyledi. Büyümenin, küresel kriz sonrası en düşük düzeyde olduğunu belirten Şimşek, “Zayıf uluslararası ticaret, korumacılık, İngiltere’nin AB’den ayrılması, azalan sermaye akımları, artan küresel borçluluk gibi faktörler bütün ülkelerin büyüme oranları üzerinde ciddi baskı oluşturuyor.” dedi.

Şimşek, şu görüşlere yer verdi:

“Türkiye ekonomisini küresel gelişmelerden bağımsız anlamak ve değerlendirmek mümkün değildir. Küresel ekonomideki zorlu koşullara rağmen, büyük kriz sonrası dönemde Türkiye ekonomisi 27 çeyrekte üst üste ortalama yüzde 5,2 oranında büyümüştür. Küresel ekonomideki durgunluğu, çevre ülkelerdeki jeopolitik gelişmeleri ve 15 Temmuz hain darbe girişimini göz ardı ederek Türkiye’nin performansını eleştirmek hakkaniyete sığmaz. Bütün bu sıkıntılara rağmen her birisi kıta büyüklüğünde olan Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyümesi yüzde 2,1. Türkiye böylesi zorlu yılda bile gelişmekte olan bu ülkelerden daha hızlı büyümeyi başarmıştır. Büyümeyi orta vadede daha yükseğe çıkarmayı, 2018 ve 2019 yıllarında tekrar yüzde 5 seviyesine çıkartmayı hedefliyoruz. Bunu da yapısal reformlarla başaracağız.

Türkiye’nin milli gelirini büyütürken insanımıza iş sağlamanın gayreti içerisindeyiz. 2007 yılından bu yana 6,9 milyon vatandaşımıza ekmek, iş kapısı açtık. OECD ülkeleri arasında en yüksek istihdam sağlayan ikinci ülke olduk. Ancak iş gücüne katılım oranının yüzde 44’ten yüzde 52’ye yükselmesi işsizlik oranının düşüşünü sınırlamıştır. İstihdamı daha da artırmak için hem reform yapıyoruz hem de bütçeden güçlü destekler sağlıyoruz.”

“Mali disiplindeki sağlam duruşumuz…”

Kadınların istihdam ve iş gücü katılımını teşvik eden uygulamaları hayata geçirdiklerini, 10 yıl önce yüzde 23 olan kadınların iş gücüne katılım oranının bugün yüzde 33’e yükseldiğini belirten Şimşek, ancak bunun yetersiz olduğunu, daha çok çaba gösterilmesi gerektiğini söyledi.

“Mali disiplindeki sağlam duruşumuz dünya ekonomisinin en sıkıntılı dönemlerinde Türkiye’yi şoklara karşı dirençli kılmıştır.” ifadesini kullanan Şimşek, bütçe disiplini, sağlanan güven ve istikrar ortamı, sağlıklı politikaların, enflasyonun düşmesinde kilit rol oynadığını, 34 yıl aradan sonra enflasyonun tek haneye düşürüldüğünü belirtti. Şimşek, “2016 yılında yüzde 7,5 olan hedefimizi muhtemelen tutturacağız. Ancak bu yetmez, enflasyonu daha düşük seviyelere çekmek için çabalayacağız.” dedi.

Şimşek, son yıllarda Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan cari işlemler açığının önemli ölçüde düşürüldüğünü vurgulayarak, “2011 yılında yüzde 9,6’ya kadar yükselen cari açığın milli gelire oranını 2016’da yüzde 4,3 seviyesine düşüreceğimizi öngörüyoruz. 2017 yılında turizm kayıplarımızın önemli ölçüde telafi edilmesiyle bu açığın daha da gerileyeceğini tahmin ediyoruz.” ifadesini kullandı.

Yurt içi tasarrufları artırmak, enerjide dışarıya bağımlılığı azaltmak ve ihracatın katma değerini artırmak için birçok tedbir alındığını ve alınmaya devam edildiğini anlatan Mehmet Şimşek, bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısıyla katılımcı sayısı ve fon büyüklüğünün ikiye katlandığına işaret etti.

Şimşek, bankacılık ve finansal sektörün sağlıklı ve güçlü olmasının Türkiye ekonomisinin gücüne güç kattığını, direncini artırdığını belirterek, şunları kaydetti:

“14 yıl boyunca yatırım ortamını iyileştirmek, yerli ve uluslararası yatırımı teşvik etmek için yine önemli adımlar attık. Bu yatırımcı dostu politikalarımız sonucunda 2003 yılından bu yana neredeyse 173 milyar dolar uluslararası yatırım çektik. Daha önce Türkiye’de faaliyet gösteren 5 bin civarında firma varken bu sayıyı 2016 yılıda 51 binin üzerine yükselttik. Müteahhitlerimiz 2003 yılından bu yana yurt dışında 277 milyar dolardan fazla iş üstlendiler. Dünyanın en büyük 250 müteahhitlik şirketinin 40’ı Türk firması.”

“Türkiye ekonomisi ve finans sektörü kendisini defalarca ispatlamıştır”

Şimşek, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı’nın TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin 2009’daki küresel krizden ve 17-25 Aralık sürecinden asgari düzeyde etkilendiğini söyledi.

15 Temmuz darbe girişimi ve ABD seçimleri sonrasındaki finansal dalgalanmaların etkilerinin de reformlar sayesinde geçici olacağını ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:

“Türkiye ekonomisi ve finans sektörü kendisini defalarca ispatlamıştır. Bu zorlu konjonktürde ekonomimizi desteklemek için 2017 yılı bütçemizde reel sektöre verdiğimiz destek ve teşvikleri önemli ölçüde artırıyoruz. Reel kesim desteklerini 2017 yılında enflasyonun iki katından fazla artırarak 30 milyar liraya çıkartıyoruz. Bu destekler içerisinde en büyük payı istihdama çok önemli katkısı olan sosyal güvenlik prim desteğine ayırıyoruz. İhracatın desteklenmesine ayrıca büyük önem veriyoruz. Şimdi ihracatta seferberlik zamanı. İhracaat desteklerini 1 milyar liradan 3 milyar liraya yükseltiyoruz. Böylece 2017 yılında ihracatımızın rekabet gücünü daha artıracak teknoloji yoğun ürünlerin ihracatını daha güçlü bir şekilde destekleyeceğiz.”

Turizm sektörüne verilen desteği 2017 yılında 4 katına çıkaracaklarının altını çizen Şimşek, “Ürettikleri katma değer ve istihdamdaki yüksek paylarıyla reel sektörün bel kemiği olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin çok önemli desteğe ihtiyacı var. Bu desteğimizi de 2017 yılı bütçemize koyduk. Özellikle genç girişimcilerimize KOSGEB üzerinden hibe ve faizsiz kredi sağlıyoruz. Markalaşma, kurumsallaşma, Ar-Ge ve inovasyon desteklerimizle birlikte toplamda KOSGEB’e 1.1 milyar liralık kaynak aktarıyoruz.” diye konuştu.

Esnafın finansmana erişimini sağlamak ve finansman maliyetlerini düşürmek için esnaf kredileri faiz desteğine 1.3 milyar lira kaynak ayırdıklarını anlatan Şimşek, özellikle KOBİ’lerin finansmana erişimini artıracak taşınır rehni kanununun reform niteliğini taşıdığını dile getirdi.

Tarımsal kredi faiz desteğini de yüzde 37 oranında artırarak 2.4 milyar liraya çıkardıklarını vurgulayan Şimşek, “Kamu yatırımlarımızdaki artış ve reel sektöre verdiğimiz desteklerle birlikte 2017 yılında yatırım, üretim, ihracat ve istihdamdaki canlanmayı hep birlikte inşallah göreceğiz. Bu destekler ve reformlar sayesinde Türkiye ekonomisinin başarı hikayesi örnek gösterilen performans olmaya devam edecektir. Biz işçimize, memurumuza, esnafımıza, çiftçimize girişimcilerimize, iş dünyamıza açıkçası milletimize güveniyoruz. Biz potansiyelimizin farkındayız. Güçlü ve büyük bir Türkiye için var gücümüzle çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

AK Parti hükümetleri ile gelen güven ve istikrar ortamı sayesinde Türkiye’nin çok değerli kazanımlar elde ettiğini belirten Şimşek, bu kazanımları korumak için daha fazla çalışacaklarını söyledi.

Şimşek, bu dönemde küresel ölçekte birçok mega projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek, 2013 yılında halkın hizmetine sundukları Marmaray Projesi ile Asya ve Avrupa kıtalarını denizin altından demiryolu sistemiyle birbirine bağladıklarını anımsattı.

Kuzey Marmara Otoyolu ile Yavuz Sultan Selim Köprüsünün ağustos ayında trafiğe açıldığına vurgu yapan Şimşek, şöyle konuştu:

“Dünyanın en uzun 4. asma köprüsü olan Osman Gazi Köprüsünü Temmuz ayında hizmete sunduk. Avrupa’nın ve Türkiye’nin ilk, dünyanın ise 3. denize inşa edilen havalimanı olan Ordu-Giresun Havalimanını açtık. Karayolu, boğaz, tüp geçiş projesi olan Avrasya Tünelini aralık ayının 20’sinde inşallah hizmete açıyoruz. Şimdi dünyanın ilk üç katlı tünelinin çalışmalarına başladık. Dünyanın en büyük yolcu taşıma kapasitesine sahip havaalanını İstanbul’a inşa ediyoruz. Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu ile ülkemizin iki önemli sanayi şehri olan İstanbul ve İzmir’i birbirine bağlıyoruz. İstanbul-İzmir arasını inşallah 8 saatten 3,5 saate indirmiş olacağız. Çanakkale Boğaz Köprüsü, dünyanın en uzun açıklığa sahip köprüsü olacak. Köprünün ihalesini 2017 yılında yapacağız.

Karadeniz limanlarını Doğu, Güneydoğu ve Akdeniz’e bağlayacak olan Ovit Tünelini 2017 yılında tamamlamayı planlıyoruz. Ovit Tüneli, dünyanın 2’nci büyük çift tüp tüneli olacak. Sağlık alanında da dev adımlar atıyoruz. 29 şehir hastanesi projemizi hayata geçiriyoruz. Bu projelerden Mersin ve Yozgat şehir hastanelerini yıl sonunda inşallah hizmete açıyoruz. Savunma sanayimize yatırım yapmaya devam edeceğiz. Savunma sanayimizin yerli ve milli imkanlarla güçlenmesi için gerekli bütün projeleri hayata geçiriyoruz.”

“Üniversitesiz il bırakmadık”

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, eğitim yardımlarında da 14 yılda önemli mesafeler katettiklerini söyledi.

“Üniversitesiz il bırakmadık.” diyen Şimşek, “81 ilimize üniversite açtık. 14 yılda yarım milyondan fazla öğretmen atadık, 270 bin yeni dersliğin yapımını tamamladık.” dedi.

Şimşek, 2003-2016 yılları arasında değişik ölçeklerde 2 bin 718 sağlık tesisini hizmete sunduklarını anlatarak, “İktidara geldiğimizde 6 bin 389 olan kamu hastanelerimizdeki nitelikli yatak sayısını 60 binin üzerine çıkarttık. Böylece, nitelikli yatak oranını yüzde 6’dan yüzde 51 düzeyine çıkarttık. 2023 yılında hedefimiz nitelikli yatak oranımızı yüzde 100’e çıkartmaktır.” ifadelerini kullandı.

OECD ülkeleri arasında gelir eşitsizliğini en fazla iyileştiren ülkelerden birinin Türkiye olduğuna vurgu yapan Şimşek, “Mutlak yoksulluğu azalttık. Gelir dağılımında, yatırımlarda bölgeler arası farklılıkları azalttık. Tüm vatandaşlarımızı genel sağlık sigortasından yararlanır hale getirdik. Söz verdiğimiz gibi 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren asgari ücreti net bin 300 lira yaptık. Yaptığımız seyyanen ve oransal artışlarla en düşük emekli aylıklarında reel olarak yüzde 42 ile yüzde 356 oranında artış sağladık. Engelli çalıştıran işverenlere prim desteği uygulaması başlattık.” diye konuştu.

Toplu konut idaresi aracılığıyla dar ve orta gelir grubuna yönelik 81 ilde 704 bin konut yapıldığını belirten Şimşek, kentsel dönüşümü önceliklendirdiklerini söyledi.

Ulaştırmada, sanayide, enerjide, tarımda yatırımları hız kesmeden sürdürdüklerinin altını çizen Şimşek, şunları kaydetti:

“Ulaşım ve haberleşmede dev yatırımlar yaptık. Aktif havaalanı sayısını 26’dan 55’e çıkartarak hava yolunu halkın yolu yaptık. Uçuş ağımızı 3 kattan, yolcu trafiğini ise 4 kattan daha fazla artırdık. Bölünmüş yol ağımızı 3 kattan fazla artırarak neredeyse 25 bin kilometreye ulaştırdık. Böylece 6 ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlıyken bugün 76 ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlanmış oldu. Sadece bölünmüş yollar için 112 milyar lira yatırım harcaması yaptık. Ankara-Eskişehir-İstanbul, Ankara-Konya, Konya-Eskişehir-İstanbul hatlarında 29 milyon vatandaşımıza ulaşımda yüksek hızlı tren seçeneğini sunduk. 2019 yılına kadar Afyonkarahisar, Uşak, Manisa, İzmir, Kırıkkale, Yozgat, Sivas, Karaman, Bursa, Adana ve Mersin olmak üzere toplam 11 ilimizden yüksek hızlı ve hızlı tren hattını geçirmeyi hedefliyoruz.”

Vergi reformu 2017’de

Türkiye’de bugüne kadar tamamlanan 166 organize sanayi bölgesi projesinin 101’ini kendilerinin tamamladığını belirten Şimşek, tarım sektörüne hak ettiği önemi verdiklerini, gıda güvenliği noktasında da çok önemli adımlar attıklarını dile getirdi.

Türkiye’nin tarımsal hasılada Avrupa’da 4’üncü sıradan 1’inci sıraya yükseldiğinin altını çizen Şimşek, 2002 yılında yaklaşık 4 milyar dolar olan tarım ve gıda ürünleri ihracatının 2015 yılı itibarıyla 4 kat yükseldiğini belirtti. 2016 yılında yem ve gübrede KDV’yi kaldırdıklarını anımsatan Şimşek, çiftçilerin maliyetlerini düşürdüklerini, Milli Tarım Projesinde 19 ürünü 941 havzada alan bazında destekleyeceklerini dile getirdi.

Yapısal reformların gelecek nesillere olan bir borç olduğuna vurgu yapan Şimşek, şöyle konuştu:

“Ülkemizin şoklara karşı direncini artıracak, büyüme oranlarını sürdürülebilir yüksek seviyeye taşıyacak yegane faktör istikrar ve yapısal reformlardır. 2016 gibi zorlu bir yılda bile birçok reformu hayata geçirdik. Şubat ayında Ar-Ge reformu, mayıs ayında iş gücü piyasası reformu, ağustos ve eylül aylarında yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik reformlar, yine ağustos ayında tasarruflarımızı artıracak bireysel emeklilik sistemine yönelik reform, ekim ayında taşınır rehni reformu ve son olarak kasım ayında yargıyı hızlandıracak bilirkişi reformunu yaptık.

Önümüzdeki dönemde başta Ar-Ge ve yenilikçilik ekosistemini güçlendirmek üzere Patent Kanunu, kitle fonlaması ve kalkınma bankacılığının yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Vergi reformu kapsamında, Maliye Bakanımızın da ifade ettiği gibi, Gelir Vergisi Kanunu’na ve Vergi Usul Kanunu’na yönelik düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Yargıda ise modern ara buluculuk sistemi ve yargıda ihtisaslaşmanın genişletilmesi gündemimizde yer almaktadır. Eğitim reformu kapsamında zorunlu okul öncesi eğitim, tam gün eğitim, yoğun yabancı dil, öğretmen akademisi, okul bazlı bütçeleme, hayat boyu öğrenme merkezlerine yönelik düzenlemeleri hayata geçirdik, geçiriyoruz.”

“Doğu ve Güneydoğu yeni büyüme motoru olacak”

Şimşek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini kapsayan yatırım teşviklerinde önemli bir adım attıklarını söyledi.

Az gelişmiş bölgelerdeki yatırım ortamını canlandırmak, istihdam, üretim ve ihracatı artırmak için Cazibe Merkezleri Programı’nı başlattıklarına değinen Şimşek, “Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde başlattığımız büyük yatırım hamlesiyle özel sektörle birlikte, dile kolay, dört yılda 140 milyar liralık yatırım yapmayı hedefliyoruz. Altyapıdan sağlığa, ulaşımdan tarıma, hayvancılığa, iletişimden spora pek çok alanda yapacağımız yatırımlarla bu bölgelerimizin çehresini değiştireceğiz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Türkiye’nin yeni büyüme motoru olacak. Nasıl ki Türkiye Avrupa’yla arayı kapatıyorsa Doğu ve Güneydoğu da batıyla arayı kapatmaya devam edecektir.” dedi.

Stratejik sektörlerde yüksek teknoloji transferine dayalı yerli üretimin geliştirilmesini kamu alımları yoluyla desteklediklerine de kaydeden Şimşek, kamu maliyesi reformu çerçevesinde öncelikli dönüşüm programlarımdan Kamu Harcamalarının Rasyonelleştirilmesi Programı’nı uygulamaya koyacaklarını söyledi.

“Avrupa çıpasını önemsiyoruz”

Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği üyeliği konusunda ise ilk gün ne söylendiyse bugün de aynısını söylediklerini belirtti.

Türkiye’nin, üyelik sürecinin gereklerini yerine getirmeye devam edeceğini vurgulayan Şimşek, “Son dönemde FETÖ ve bölücü terör örgütü, Avrupa Birliği’yle ilişkilerimizi zehirleme çabasındadır. Buna asla izin vermeyeceğiz. İnanıyoruz ki Avrupa Birliği, yakında bölücü terör örgütü ve FETÖ’yle mücadelemizi çok daha iyi anlayacak. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin zedelenmesine onlar da izin vermeyecektir. Kaliteli kurumların inşası, demokrasimizin daha da güçlenmesi, hukuk devleti ilkesinin pekişmesi için Avrupa çıpasını önemsiyoruz.” dedi.

Şimşek, 2017 yılında Türkiye’nin huzuru, refahı ve kalkınması için çalışmaya devam edeceklerini belirterek, 79 milyon insanın onurunu, mutluluğunu esas alacaklarını, hak ve özgürlükleri daha da genişletmeye, demokratik istikrarı daha da güçlendirmeye gayret edeceklerini sözlerine ekledi.

Muhabir: Alp Özden

Editör: TE Bilisim