Nihat Nasır - Diriliş Postası 

Ancak gerçek hasta sayısının bu rakamın dört katı kadar olabileceği tahmin edilmektedir. Genellikle 40 yaş üstü bireyleri etkileyen glokomun erken teşhisi, kalıcı görme kaybını önlemek için kritik bir öneme sahiptir.

Acıbadem Maslak Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Coşar, glokomun erken tanı ile kontrol altına alınabileceğini belirtiyor. “Erken teşhis sayesinde görme alanını ve görmeyi korumak mümkündür. Özellikle 40 yaş üzerindeki bireylerin yılda bir kez göz muayenesini ihmal etmemeleri gerekmektedir” diyen Prof. Dr. Coşar, düzenli göz kontrollerinin önemini vurguluyor.

Görme 4

Kardeşlerde glokom riski 4 kat artıyor

Glokom, göz içi basıncının yüksek olduğu durumlarla ilişkilidir. Normal göz içi basıncı 11-21 mmHg aralığında kabul edilirken, glokom genellikle bu basıncın yükselmesiyle ortaya çıkar. Özellikle primer açık açılı glokom, göz içindeki sıvıyı dışarı atan kanallarda tıkanma sonucunda göz içi basıncının artmasına neden olur. Bu artış, göz sinirlerinde hasara yol açar ve zamanla kalıcı görme kaybına neden olabilir.

Prof. Dr. Coşar, glokomun risk faktörleri arasında yaş, doğum kontrol hapı kullanımı, diyabet, yüksek tansiyon ve migren gibi hastalıkları sıralıyor. Ayrıca aile hikayesinin önemli bir risk faktörü olduğunu belirtiyor. Kardeşlerde glokom riski, genel popülasyona göre 4 kat artmaktadır.

Görme 2

Belirtiler gözden kaçabilir

Glokomun erken dönemlerinde belirgin görsel belirtiler olmayabilir. Prof. Dr. Coşar, “Glokom sinsi bir hastalıktır ve hastalar göz doktoruna başvurmadıkları sürece fark edilmeyebilir” diyor. Hastalık ilerledikçe, yan görme alanında daralma yaşanır ve bu durum günlük yaşamda, özellikle araç kullanırken büyük bir güvenlik riski oluşturabilir.

Erken teşhisle görme kaybı önlenebilir

Glokomun teşhisinde kullanılan gelişmiş görüntüleme yöntemleri, kalıcı görme kaybını önlemek için büyük önem taşır. Bilgisayarlı görme alanı testi, pakimetri, stereo disk fotoğrafı ve optik koherans tomografi (OCT) gibi araçlar sayesinde hastalık erken aşamada tespit edilebilir. Tedavi sürecinde göz tansiyonu ilk seviyesinden %25 oranında düşürülerek, görme kaybının ilerlemesi engellenebilir.

TÜRKÖK projesi kapsamında kök hücre bağışçısı 1 milyonu aştı TÜRKÖK projesi kapsamında kök hücre bağışçısı 1 milyonu aştı

Grend

Tedavi seçenekleri ve başarı oranları

Glokom tedavisinde öncelikli olarak göz içi basıncını düşüren göz damlaları kullanılır. Bu damlalar genellikle etkili olup, yanıt alınamayan durumlarda lazer tedavisi veya cerrahi müdahaleye başvurulur. Özellikle SLT (Selektif Laser Trabeküloplasti) yöntemi son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, TCP (Transskleral Diod Siklofotokoagülasyon) ve ECP (Endoskopik Diod Siklofotokoagülasyon) gibi lazer yöntemleri de mevcut olup, başarılı sonuçlar sağlanmaktadır. Cerrahi tedavi seçenekleri arasında ise trabekülektomi, derin sklerektomi ve viskokanalostomi gibi teknikler tercih edilmektedir.

Erken teşhis ve uygun tedavi ile glokomun yol açabileceği kalıcı görme kaybının önüne geçmek mümkündür. Düzenli göz muayeneleri glokom gibi sinsi hastalıkların erken dönemde tespit edilmesi için kritik bir rol oynar. Sağlıklı bir görme için göz sağlığınızı ihmal etmeyin!

Editör: Nihat Nasır