Suriye’de 61 yıl boyunca halkını zulme uğratan Baas rejimi çöktü.
Yıllar boyu akılalmaz bir zulmün altında ezilen Suriye halkı, muhaliflerin direnişine destek vererek, dünya çapında yankı uyandıran bir özgürlük mücadelesine imza attı.
Halkın ve muhaliflerin gözü kara mücadelesinde yenilgiye uğrayan Beşar Esad ise ülkesinden apar topar kaçmıştı.
Esad'ın ve ordusunun firarının ardından geriye sadece rejimin işlediği insanlık dışı suçların kanıtları kaldı.
SEDNAYA VE TOPLU MEZARLAR
Şam'da kontrolü ele geçiren muhalifler, rejim döneminde tutsak edilen sivilleri kurtarmak için girdikleri hapishanelerde yürek yakan işkencelerin izlerini gözler önüne sermişti.
Sednaya Hapishanesi'nde yapılan keşiflerde binlerce ceset, işkenceden akıl sağlığını yitiren siviller ve işkence aletleri bulunmuştu.
Rejimin hapishaneleri işkence odalarına çevirdiği yetmezmiş gibi, Şam'ın birçok noktasında yüzbinlerce cesedin saklandığı gizli toplu mezarlar da bulunduğu açıklandı.
YENİ BİR İŞKENCE MERKEZİ DAHA BULUNDU
Esad rejimine ait konut ve devlet dairelerinde arama çalışmaları sürerken, askerlerin yeni bir işkence merkezi daha bulundu.
Şam'da bulunan ve "Filistin Şubesi" olarak bilinen gözaltı evinde, rejimin kanlı ellerinin izlerine rastlandı.
Yarım asırdan fazladır sorgu ve işkence merkezi olarak kullanılan bina, ilk kez görüntülendi.
EN KÖTÜ İŞKENCE MERKEZİ
1960'lı yıllarda inşa edilen "Filistin Şubesi", başkent Şam'da çöken Baas rejiminin en kötü gözaltı ve işkence merkezlerinden biri olarak biliniyor.
Devrilen rejim, askeri istihbarata bağlı merkezin adına "Filistin" ibaresini koyarak burasının imajını masumiyet çağrıştıran sözcükle perdelemek istedi.
Suriye'nin birçok ilinde alıkonulanlar, özellikle de "terörle" suçlananlar, yıllarca bu merkezde tutuldu.
"FİLİSTİN ŞUBESİ'NE Mİ DÜŞMEK İSTİYORSUN?"
"Filistin Şubesi"nde tutulanlar, uzun süre çeşitli işkencelere maruz kaldı ve aileleriyle irtibat kuramadı.
Halk arasında rejimin güvenlik unsurlarından çekinenler, birbirlerini "Filistin Şubesi'ne mi düşmek istiyorsun?" diyerek uyarırdı.
Kayıtlarda çöken Esed rejiminin vahşetini yansıtan merkezde onlarca hücrede binlerce kişinin insanlık dışı şartlarda tutulduğu görüldü.
Mahkumların duvar yazılarında da "kabus" olarak nitelendirilen, merkezin alt katlarında insanların tutulduğu küçük hücreler ve koğuşlar bulunuyor.
KARANLIK VE SOĞUK KORKU İŞKENCESİ
Havalandırmanın neredeyse hiç olmadığı bu bölmelerde insanların karanlıkta ve soğuk havada yerlerde dip dibe uyudukları anlaşılıyor.
Yarım asırlık binanın alt katlarında küf kokusunun da hakim olduğu gözlendi.
"CANIM MEMLEKETİM, İSTANBUL, CİMBOM"
Özgürlükleri ellerinden alınan tutuklular, zeytin çekirdekleriyle yaşadıkları acıları ve umutlarını çizdi.
Çekimlerde hücre duvarına kazınmış Türkçe "Cimbom, GS ve "Canım memleketim, 34, İstanbul" yazıları dikkati çekti.
"ALLAH'IM BİZİ KURTAR"
Arapça "Sana sığındık ya Ali", "Seni özledim", "Annem", "En zor ayrılık", "Allah'ım bizi kurtar", "Bu kabus yarın son bulacak" ve "İnsanlık ihanet, yalan ve zülüm" gibi sözlerin yazıldığı duvarlarda ağaçlar, evler, bulutlar, gökyüzü, hapse düşen arkadaşların isimlerinin olduğu listeler, zamanı takip edebilmek için takvimler, grafitiler, günleri saymak için çentikler ve tablolar içindeki günlükler de duvar yazılarında yer aldı.
HER ŞEYİ YAKIP KAÇTILAR
8 Aralık'ta Esed rejiminin çökmesiyle "Filistin Şubesi" yöneticileri, binayı terk ederken bazı evrakı ateşe verdi.
Binanın dış duvarlarında yangının izleri dururken, idari bölümlerde istiflenerek yakılmış bazı evrak ve dosyalar görüntülendi.