TIMSS 2019’da Türkiye, 4. sınıf matematik testinde ortalama puanlara göre 58 ülke arasında 523 puan ile 23. olurken, aynı sınıf düzeyinde yapılan fen testinde ise ortalama 526 puan ile 19. sıraya yükseldi.
8.sınıf matematik testinde ise ortalama puanlara göre 39 ülke arasında 496 puan ile 20. olurken, 8. sınıf fen testinde ise ortalama 515 puan ile 15. sırada yer aldı.
Böylece 4. sınıf matematik ve fen testleri ile 8. sınıf fen testinde ilk defa ortalama puan olan 500 puanının üzerine çıkılmış oldu.
Bu başarı kimin, kimlerin eseridir?
Bu sonuçlar bizim için yeterli midir?
Doğrudur, bu başarı, kazanılan ivme küçümsenmeyecek kadar büyük, gözden kaçırılmayacak kadar önemli ve Türkiye’nin son yıllarda eğitimde iyi işler yaptığının açık bir göstergesidir.
İmdi…
Elde edilen başarı, dershanelerin kaldırılması ve TEOG ile başlayan; ücretsiz Destekleme Yetiştirme Kurslarının açılması, öğretmen ve öğrencilerin yardımcı kaynaklara ihtiyaç duymadan ders yapabilmelerine imkân sağlayan EBA’nın kurulmasıyla devam eden, gerçek hayat durumlarına uygun tasarlanmış, öğrencilerin eleştirel düşünme, problem çözme, yorumlama, muhakeme yapabilme becerilerinin ölçüldüğü bir değerlendirme sistemi ile birlikte Kazanım Tarama Testlerinin hayata geçirildiği, ders programları ve kitaplarının güncellendiği 2014-2019 sürecinin bir sonucudur.
Ben, TIMMS ve yakın zamanda açıklanan PISA saha araştırmalarının sonuçlarındaki bu başarının gerçek kahramanının eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü Nabi Avcı döneminde eğitimde devrim niteliğinde işler yapılmıştır.
Bunların arasında Milli Eğitimdeki en önemli ameliyatı şüphesiz dershaneleri kapatmasıdır.
Nabi Hoca’ya gelinceye kadar hiç kimse dershane meselesini çözmeye ya cesaret edemedi ya da güç yetiremedi.
Dershanelerin eğitimde açtığı yaralar şimdinin değil, geçmiş on yılların meselesidir.
Dershane sistemi FETÖ için ciddi bir insan ve sermaye kaynağı olmanın yanında, devletin okullarını neredeyse yok eden, sıfırlayan paralel kurumlardı.
Bu Paralel Sistem, eğitimdeki eksikliklerden besleniyor, içerideki işbirlikçilerle birlikte oyunun kurallarını belirliyor ve kendi okul ve dershanelerini başarının merkezi gibi göstererek bu mekanizmayı genç beyinleri ele geçirmek için kullanıyordu.
Ayrıca velilere ekonomik yük olması nedeniyle dershanelerin kapatılması gerekiyordu.
Yaşı müsait olanlar hatırlayacaklardır, 12 Eylül darbe yönetimi dahi dershaneler ve dershanelerin arkasındaki Paralel Güç ile baş edememişti.
Dershaneleri kapatmak için düğmeye ilk basan Cumhurbaşkanı Erdoğan olmuştur.
Nabi Hoca ve ekibi, Erdoğan’ın iradesini tereddütsüz sahada uygulayarak bu başarıyı sağlamışlardır.
Bu noktada Nabi Avcı döneminin Müsteşarı Yusuf Tekin ve dönemin Başbakan Eğitim Müşaviri Muhterem Kurt’un gayret ve kararlılığını da unutmamak lazımdır.
Sonraki birkaç yazımda, dershaneler kapatıldıktan sonra ortaya çıkan uygulama hata ve eksiklikleriyle birlikte, elde edilen başarıların devamı için yapılması gerekenler üzerine yormak istiyorum.