DEMET İLCE / MUHABİR

Akşam yemeğine guruldayan bir mideyle oturuyorsunuz ve yemeğinizi rekor bir sürede bitiriyorsunuz; ancak tabağınızı temizledikten yarım saat sonra, sanki karnınız patlayacakmış gibi kendinizi rahatsız edici bir şekilde tok hissediyorsunuz.

İnsanlar ilk lokmayı almakla açlığınızı tatmin etmek arasında bir gecikme olduğunu söylüyor ve genel kanı bu gecikmenin 20 dakika kadar sürdüğü yönünde. Peki, beyninizin tok olduğunuzu kaydetmesi tam olarak ne kadar zaman alır?

Aslında vücudunuzun beyninize yeterince yemek yediğinizi gösteren sinyaller göndermesi ortalama 20 dakika sürer. Bununla birlikte, yediğiniz zaman ile kendinizi tok hissettiğiniz zaman arasındaki gecikmenin tam süresi, yediğiniz yemeğin türü ve tipik yeme alışkanlıklarınız da dahil olmak üzere çok sayıda faktöre bağlıdır.

Bunun nedeni beynin tok olup olmadığınızı belirlemek için birkaç farklı mekanizmaya güvenmesidir.

Açlık ve tokluk duygularımız büyük ölçüde hormonlar tarafından kontrol edilir; özellikle bağırsakta üretilen iştahı uyarıcı bir hormon olan ghrelin ve vücudun beyaz yağ hücreleri tarafından salgılanan iştahı bastıran bir hormon olan leptin. Ghrelin, yemek yedikçe ve oruç tuttukça dalgalanırken, leptin seviyeleri oldukça sabit kalır. Bağırsaktan gelen PYY ve GLP-1 ve pankreastan gelen insülin gibi ek hormonların da yemekten sonra tokluk hissini arttırdığı görülmüştür.

Beyin aynı zamanda midenin gerildiğini algılayan sinirlerden gelen bilgilerin yanı sıra, tat tomurcukları ve koku reseptörlerinden gelen sinyallere dayanarak açlığı da düzenler. Bu sinyaller yeterince yediğinizi gösterdiğinde, beyin daha fazla yeme isteğinizi azaltır.

Bununla birlikte, vücudun açlıkla ilişkili hormon üretimini ayarlamasının zaman alması nedeniyle yaklaşık 20 dakikalık bir gecikme vardır ve bu hormonların beyne bilgi aktarması sinir uyarılarından daha fazla zaman alır. Gastrointestinal sistemden gelen elektrik sinyalleri sinirler boyunca yıldırım hızıyla ilerleyerek beyne neredeyse anında ulaşır. Öte yandan hormonlar kan dolaşımı yoluyla hareket eder.

Vücudun tokluk sinyalleri üretmesi ve bunları beyninize göndermesi için gereken süre, yediğiniz yemeğin türüne de bağlıdır.

Meyve, sebze ve tam tahıllar gibi lif oranı yüksek gıdalar tokluğu artırma eğilimindedir. Düşük lifli işlenmiş gıdalar ise tokluk hissini geciktirir. Critical Reviews in Food Science and Nutrition dergisinde 2022 yılında yayınlanan bir incelemeye göre lif, ghrelin üretimini durdurmaya, iştahı bastıran bağırsak hormonlarının salgılanmasını tetiklemeye ve midenin gerilme reseptörleri üzerinde baskı uygulamaya yardımcı olur.

İnsanların yemek yeme alışkanlıkları da yemek sonrası tokluklarını etkileyen bir diğer faktördür.

Yavaş yemek, vücuda tok olduğunuzun sinyalini vermesi için daha fazla zaman tanır; yemeğinize dikkat etmek ve her lokmanın tadını çıkarmak, bu sinyallere daha iyi uyum sağlamanıza yardımcı olabilir. Appetite dergisinde yayınlanan 2018 meta-analizine göre, yemeğinizi iyice çiğnemek, beyne giden duyusal geri bildirimi artırarak tokluğu da artırabilir .

Hipotiroidizm ve diyabet gibi bazı tıbbi durumlar, gıdanın mideden geçişini yavaşlatarak tokluk sinyallerini bozabilir. Bu yavaşlama, insanların normalde olduğundan daha uzun süre tok hissetmelerine neden olabilir.

Bu tokluk hormonunun miktarının veya etkisinin azaldığı bir durum olan leptin direnci, kişinin asla tok hissetmemesine neden olabilir; öğünü başladığı gibi aç bitirir. Bu durum aşırı gıda alımını teşvik ederek obeziteye yol açabilir ve yoğun, doyumsuz açlığa sahip iki kardeşte olduğu gibi sıklıkla nadir genetik mutasyonlardan kaynaklanır.

Editör: Demet İlce