Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlerle ilgili hazırlanan iddianamenin bir numaralı şüphelisi, darbeci eski tuğgeneral Erhan Caha’nın odasında bulunan Ahmet Akgül’ün “Osmanlıdan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler” isimli kitabı deliler arasına girdi.
Başsavcılıkça, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki olaylara ilişkin, aralarında eski Kara Kuvvetleri Lojistik Başkanı Korgeneral Yıldırım Güvenç ve tuğgeneraller Erhan Caha, Adem Boduroğlu, Ali Rıza Çağlar, Cüneyt Soyraç, İbrahim Lütfi Nuhoğlu ve Mücahit Tamer’in de bulunduğu 150 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin bir numaralı şüphelisi, eski tuğgeneral Erhan Caha oldu.
Caha’nın, darbe gecesi Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahında, karargah sorumlusu olarak görevlendirildiği, sözde atama listesinde ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı görevine getirildiği belirlendi.
Savunmasında, darbe girişiminden olaylar başlamadan önce haberdar olmadığını belirten Caha, mesai bitiminde, TSK Komuta Harekat Merkezinden gelen gizli mesaj formunda, “Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğu, sıkıyönetim ilan edildiği ve kendisinin de Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahında karargah sorumlusu olarak görevlendirildiğinin” yazdığını iddia etti.
Mesaj emri formundaki yazıları okuyunca bu girişimin TSK’nın normal, hali hazırdaki emir komuta zinciri içerisinde yapıldığını düşündüğünü, bu nedenle emre uyduğunu ileri süren Caha, şunları savundu:
“Emri görünce zaten hemen normal bir emir olmadığını anladım. Kendimce bir kriz yönetimi yapmaya karar verdim. Çünkü bu kanunsuz emre uyduğum takdirde darbe başarılı olamazsa suçlanacaktım. Yine bu emre uymadığım takdirde darbe başarılı olursa suçlanacaktım. Bu durumda kendim ve orada bulunan personelimin en az zararı görecek şekilde krizi yönetmeye çalıştım. Verilen karargah sorumluluğu görevini kabul ettim. Kara Kuvvetleri Karargahında gerekli güvenlik tedbirlerini aldırdım fakat hiçbir rütbeli ya da askere, sivil halka ya da herhangi bir kimseye ateş edilmesi talimatı vermedim. Benim sorumluluk alanımda herhangi bir olay da vuku bulmadı. Vatandaşı korkutacak herhangi bir harekat talimatı dahi vermedim. Tam tersine personele vatandaşı tahrik etmeyecek biçimde davranmalarını söyledim.”
“Pişmanım, mahcubum”
Bu süreçte, TSK Harekat Merkezinden darbeci general Mehmet Partigöç ile telefonda görüştüğünü ifade eden Caha, şu ifadeyi verdi:
“Bana, kuvvet komutanlarına ve Genelkurmay Başkanına darbe teşebbüsünü teklif ettiklerini ancak onların kabul etmediklerini söyledi. İşin yanlış olduğunu bu noktada daha çok anladım. Personele de darbe girişiminin normal emir komuta zinciri içerisinde olmadığını söyledim. Benim vazgeçmemin sonucu değiştirmeyeceğini düşündüğüm için o anda vazgeçme, teslim olma konusunda herhangi bir teşebbüste bulunmadım. Geceden itibaren konuyu soğuta soğuta ertesi güne getirdim. Ertesi gün de öğleye doğru albaylara teslim olma görüşümü bildirdim. Onlar da ‘Siz ne emrederseniz onu uygulayalım.’ dediler. Yapılanın yanlış olduğuna birlikte ikna olduk. İlgili albaylar, karargahtaki askerlere ‘Normale dönün.’ diye emir verdi. Sonrasında biz beş rütbeli karargahın önünden bir taksi çağırıp karakola gidip teslim olduk. İçerideyken resmi kıyafetliydik, karakola giderken sivil kıyafetler giydik. Olanlardan son derece pişmanım, mahcubum.”
“Tutuklanacağım, yaptım bir hata Allah affetsin”
İddianamede, Caha’nın, 16 Temmuz 2016 tarihli, şüpheli Tanju Aydıncık tarafından kaleme alınan “sıkıyönetim direktiflerine uyulması” konulu ve “sıkıyönetim direktifine uymayanlar hakkında sıkıyönetim komutanlıklarınca kanuni işlem başlatılacağını” bildiren mesaj formunu, diğer şüpheliler Atilla Tanrıver ve Adem Boduroğlu ile imzalayarak tüm birliklere dağıtılmasını sağladığı da anlatıldı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca şüpheliye ait cep telefonu üzerinde yapılan incelemede, Caha’nın, 16 Temmuz günü saat 11.57’de, durumunu soran ağabeyi İlham Caha’ya, “Abi sağlığım iyi, bir daha görüşemeyebiliriz, tutuklanacağım, yaptım bir hata Allah affetsin.” mesajı gönderdiği de tespit edildi.
Gülen beddua etmişti
İddianamede, şüpheli Erhan Caha’nın, ev, işyeri, araç aramalarında ele geçirilen belgelere de yer verildi.
Caha’nın evinde ve iş yerinde yapılan aramalarda, suikast sonucu öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun, Gülen hareketinin örgütlenmesini anlattığı ve öldürüldüğü için tamamlayamadığı “Köstebek” isimli kitabı bulundu.
Aramalarda, ayrıca yazar Ahmet Akgül’ün “Osmanlıdan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler” isimli kitabı da deliller arasına girdi.
Ermeni toplumu içinde yaşayan gizli Yahudiler için kullanılan “Pakraduni” kelimesi, terör örgütü elebaşı Gülen tarafından 2015 Kasım ayında dile getirilmişti.
Gülen, “Bütün terör örgütlerinin Allah belasını versin… Pakrudin Terör Örgütü’nün Allah belasını versin… Pers Terör Örgütü’nün Allah belasını versin… Terör örgütü olmayana terör örgütü diyenlerin, paralel olmayanlara paralel diyenlerin Allah belasını versin…” diyerek beddua etmişti.