Tunus Parlamentosu perşembe günü tüm engelleme çabalarına rağmen gerçekleştirmeyi başardığı çevrimiçi oturumda Tunus Cumhurbaşkanı’nın 25 Temmuz 2021’de aldığı istisnai kararların kaldırılmasını oy çokluğuyla kabul etti.
Parlamentonun bu adımını “darbe girişimi” olarak niteleyen Kays Said’in intikamı ise gecikmedi.
Tunus Cumhurbaşkanı, daha önce faaliyetlerini dondurduğu parlamentonun tamamen feshedildiğini açıkladı.
Raşid El-Gannuşi’nin ve milletvekillerinin işinin kolay olmadığına ve çevrimiçi oturumda istisnai kararların kaldırılması kabul edilse bile parlamentodan çıkan kararın pratikte uygulanamayacağına bir önceki yazımda dikkat çekmiştim.
Kays Said’in parlamentoyu feshetmesi bunu doğruladı.
Perde önünde görünen Tunus Cumhurbaşkanı olsa da aslında darbenin arkasında geniş bir cephe var.
O cephenin en önemli bileşenini askeri ve sivil kurumlardaki -“derin devlet” diyebileceğimiz- eski rejim kalıntıları oluşturuyor.
İşin içinde bir de demokrasi yanlısı gibi görünen fakat darbeye destek veren ve Kays Said’in parlamentoyu feshetme kararını alkışlayan Tunus Genel İşçi Sendikası var.
Cephenin en dışındaki halkayı ise Mısır gibi Arap Baharı karşıtı rejimlerle yönetilen ülkeler oluşturuyor.
Tunus’taki demokrasi yanlılarının işi şimdi ne yazık ki daha da zorlaştı.
Kötü yönetimin ve ekonomik krizin darbecilerin kurmaya çalıştığı vesayet rejiminin sonunu getireceğini zannederek sorunun zaman içinde çözülmesini bekleyenler yanılıyorlar.
Diktatör rejimler halkın öfkesini gerekirse sert bir şekilde bastırır ve bir yolunu bulur, söz konusu öfkenin sandığa yansımasını engeller.
Milletvekillerinin çevrimiçi toplantısını “darbe girişimi” gören ve parlamentonun feshedilmesinden üç ay sonra seçim yapılması gerekirken “Üç ay sonra seçim falan yok” diyen, anayasayı ve yasaları kafasına göre yorumlayıp ülkeyi keyfine göre yöneten Kays Said’in Tunus’ta seçimlerin demokratik ve özgür bir şekilde yapılmasına izin vereceğini zannetmek aşırı saflık olur.
Ayrıca dışarıdaki destekçileri -Mısır örneğinde olduğu gibi- ekonomik krizin rejimin sonunu getirecek kadar kötüleşmemesi için kesenin ağzını açar.
Suudi Arabistan, Mısır Merkez Bankası’na 5 milyar dolarlık mevduat desteği sağladı.
Katar, birkaç gün önce Mısır’a 5 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurmuş, Abu Dhabi Kalkınma Holdingi de Mısırlı bazı kamu şirketleriyle 2 milyar dolarlık anlaşma imzalamıştı.
Nasreddin Hoca, verdikleri borcu istemeye gelen alacaklılara, koyunların geçtiği yerlere diken ektiğini, dikenlere takılacak yünleri toplayıp ip yapacağını ve pazarda satacağını, bu şekilde borcunu ödeyeceğini söylemiş.
Alacaklılar gülünce de “Peşin parayı gördünüz ya, gülersiniz tabii!” demiş.
Tunus’ta geçen yıl darbe gecesi caddeleri ve meydanları doldurarak halk iradesine sahip çıkmaktan kaçınan demokrasi yanlılarının bekledikleri çözüm Hoca’nın borç ödeme planına benziyor.
Kays Said ülkeyi yönetemeyecek ve ekonomik sorunlara çözüm bulamayacak.
Tunus halkı darbecileri ve yandaşlarını sandıkta cezalandıracak.
Beklenti bu…
Diktatörlerin halkın özgür iradesinin sandığa yansımasına engel olacak her türlü hileye başvurdukları gerçeğini görmezden gelirsek, elbette böyle bir ihtimal var.