Gaziantep’te kına gecesini kana bulayan hain saldırıda canlı bomba olarak 12-14 yaşları arasında bir çocuğu kullanan IŞİD, kirli emellerine küçük yaşta çocukları alet etmeye devam ediyor.
Geçen ay Kerkük’te üzerinde canlı bomba yeleğiyle intihar saldırısına hazırlanan bir çocuk yakalanmıştı.
Çocuğun IŞİD tarafından yetiştirildiği ve kardeşinin de daha önce bir başka saldırıda yine canlı bomba olarak kendini patlattığı açıklandı.
Perşembe günü Dera kırsalındaki Inhil kasabasında IŞİD’in canlı bomba yeleği giydirip gönderdiği 15 yaşında bir çocuk kasaba karakoluna girip düğmeye bastı.
Ya da çocuğu oraya gönderenler uzaktan kumandayla bombaları patlattı.
Saldırıda muhaliflerin oluşturduğu Suriye Geçici Hükümeti Yerel Yönetimler Bakanı Yakub El Ammar ile birlikte 11 kişi daha hayatını kaybetti.
Çok sayıda kişi de yaralandı.
Ölenler ve yaralananlar arasında karakol açılışı için gelen Özgür Suriye Ordusu komutanları ve muhalif liderler de var.
Saldırıyı gerçekleştiren çocuğun şüphe çekmemek için karakola eski elbiseler giyen ve yardım dilenen gariban bir çocuk gibi gönderildiği söyleniyor.
Hiçbir kırmızı çizgisi olmayan terör örgütü ve arkasındaki güçler, bombayı hedefe ulaştırabilmek için çocukların masumiyetini, insanların çocuklara yönelik şefkat ve merhamet duygularını istismar ediyor.
IŞİD eliyle gerçekleştirilen terör saldırılarının arkasında gerçekte istihbarat örgütlerinin olduğu, söz konusu saldırılarla devrimci komutanların ve muhalif liderlerin tasfiye edildiği Arap sokağında uzun süredir konuşuluyor.
Bu saldırılar Türkiye olarak bizi de ilgilendiriyor.
Fırat Kalkanı’nın başlıca hedefi sınırlarımızı IŞİD ve PKK/PYD’den temizlemek.
Her iki terör örgütünü de Kuzey Suriye’de Türkiye’nin milli güvenliği için tehdit teşkil edemez hale getirmek.
Bu hedef doğrultusunda IŞİD işgali altındaki topraklar Özgür Suriye Ordusu ile birlikte terör örgütü unsurlarından temizleniyor.
Türkiye, Fırat Kalkanı nedeniyle hem IŞİD’in ve PKK/PYD’nin hem de operasyondan rahatsız olan uluslararası ve bölgesel güçlerin hedefinde.
Güvenlik ve istihbarat birimleri saldırı riskini değerlendirirken IŞİD tarafından veya IŞİD maskesi altında istihbarat örgütlerince gerçekleştirilen terör saldırılarında son dönemde çocukların canlı bomba olarak kullanıldığı gerçeğini kesinlikle gözardı etmemeli.
Hain terör eylemleri için küçücük çocukların masumiyetini istismar etmekten çekinmeyen IŞİD ve destekçileri, bir yandan da Fırat Kalkanı’na katılan Suriyeli devrimci grupları hedef alan yoğun bir psikolojik savaş yürütüyor.
Türk Ordusu ile birlikte operasyon yapan grupları “mürted, kafir” ilan eden fetvalar bu savaşın bir parçası.
Ürdünlü Ebu Muhammed El Makdisi’nin fetvasına geçenlerde bu köşede değinmiştim.
Ahraru’ş Şam grubu yürütülen psikolojik savaşın başlıca hedeflerinden biri.
Suriye devriminin en önemli gruplarından olan Ahraru’ş Şam’ı Türkiye’yle işbirliği yapmaktan alıkoymak, daha da olmazsa bölerek zayıflatmak için yoğun çaba sarfediliyor.
Hareketin Fırat Kalkanı’na katılma kararı alması ve şer’i heyetinin Türk Ordusu’yla işbirliği yapılabileceğine dair fetva vermesi üzerine Ebu Şuayb El Mısri ve Ebu El Yakzan El Mısri hareketten ayrıldıklarını ilan ettiler.
İsimlerinden de anlaşılacağı gibi her ikisi de Mısırlı.
Hem Türkiye’nin hem de Suriye halkının yararına olan operasyona Ürdünlülerden ve Mısırlılardan itirazların gelmesi akıllara doğal olarak başka ihtimalleri getiriyor.