Sarayda bin tane havuz varmış…
Oda değil miydi ne zaman havuz oldu onlar?
Ne fark edermiş, ha oda ha havuz….
Yuh! Yok, yok, bu böyle olmayacak…
Şimdi bir yalan da ben ortaya atacağım.
Bakalım CHP ve türevleri kadar/ gibi ustalıkla yalan söyleyebilecek miyim merak ediyorum…
Başlıyorum, haydi bakalım;
Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de bir Cuma günü dualar ve kurbanlar eşliğinde açıldı.
Nisan 1921’de, birinci kuruluş seneyi devriyesinde yani, her yıl 23 Nisan’da TBMM’nin açılışının ‘ulusal egemenlik’ bayramı olarak kutlanılması karar ve kanunlaştırıldı.
Dikkat edin, sonunda ‘çocuk bayramı’ ibaresi yok…
Çocuklar Meclis’in açılışında yoktular lakin 1908 yılında kurulan Himâye-i Etfal, bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumu 23 Nisan’ı 1925 tarihinde itibaren ‘Şehit ve Gazi Çocuklarının Günü’ olarak kutlamaya başlamıştı.
Yani 23 Nisan’da iki bayram kutlanıyordu;
Birincisi, TBMM’nin Açılışı ‘Ulusal Egemenlik’ Bayramı olarak,
İkincisi, Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin ‘Şehit ve Gazi Çocuklarının Günü’ olarak.
Gelgelelim, 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbe bilindiği gibi TBMM’yi feshetmiş, Meclis’i kapatmıştı.
Darbeciler bir yıl sonra 1981’de 23 Nisan ‘Ulusal Egemenlik’ Bayramı’nın kutlanılması gerektiğini fark ettiler. Ama Meclis kapalıydı.
Meclisi kapalı olan bir milletin ulusal egemenliği mi olurdu? Ve ne yaptılar?
Bir kanun çıkartarak her yılın 23 Nisanında TBMM’nin açılış günü kutlanıla gelen ‘Ulusal Egemenlik’ Bayramı ile Çocuk esirgeme kurumunun her 23 Nisan’da tertip ettiği Şehit ve Gazi Çocuklarının Günü’nü birleştirdiler.
İki bayramın birleşmiş ismi; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı oldu.
İlk iki yıl sadece ana ve ilkokullar düzeyinde kutlama yapıldı. Sonraları dış ülkelerden çocukların davetiyle iyice renklendi, şekillendi…
Darbeciler böylelikle kapalı olan Meclis’e vurgu yapılmadan aynı gün kutlanılabilecek bir şeybulmuş oldular. Yasak savmak kabilinden…
Meclis’in arkasından dolanarak işi boğuntuya getirdiler.
Şu son cümleyi Ayşe Hür’ün, 23 Nisan 2020 tarihli Evrensel Gazetesi’ndeki yazısından alıyorum; “Seçimlerin yapılacağı dolayısıyla TBMM’nin yeniden işlevsel olacağı 1983 yılında kanundaki “ana ve ilkokullar düzeyinde törenler yapılır” ibaresi kaldırdılar.
O tarihten itibaren bayram giderek şenlenmeye başladı ve bayramın “Atatürk’ün bugünü çocuklara armağan ettiği” söylencesi dolaşıma sokuldu.”
Şimdi dönüp yazdıklarıma bir baktım. Yok, olmuyor, ben bu işi beceremiyorum. Okuduklarınızın hepsi gerçek.
Güya bir yalan da ben ortaya atacaktım. Yapamayacağız… Biz CHP ve türevleri kadar/gibi ustalıkla yalan söyleyebilmeyi bir türlü beceremeyeceğiz.