Ne zaman yolum Ankara’ya düşse takım elbiseli bir adamın bisikletle telaşlı telaşlı yol alışı çarpardı gözüme!.. Adamın kıyafetine bakardım: Oldukça düzgün giyinmiş, takım elbiseli, kravatlı bir adam; ama hep bisikletle yol alıyor hem de bir yerlere yetişme telaşıyla hızlı hızlı pedal çevirerek!..
Kışın o Ankara soğuğunda, ayazında, tipisinde üşümüş ve sırılsıklam olmuş şekilde; yazın o sıcağında ter sırtından çıkmış, saçları gözünün üstüne düşmüş ve şakaklarına yapışmış şekilde!..
Acırdım zavallıya… Altımdaki halk arabasını ona verip ben bisikletle yol almak isterdim hep… “Kimdir acaba bu adam?” derdim. Öğrendim sonra, biraz geç de olsa öğrendim.
Bu adam, “Halk tipi bir cumhurbaşkanı olacağım. Ankara’da trafik aksamayacak. Bisiklete binen, simitçide oturabilen, esnaf lokantasında yemek yiyen, pazara giden, pazardan alışveriş yapan olacağız. Türkiye geleneklerine geri dönecek.” diyen Muharrem İnce’den başkası değilmiş.
Koskocaman milletvekili 16 yıl, yazıyla on altı yıl, Meclis’e bisikletle gelip gitmiş de haberimiz yokmuş. Meğer Sayın İnce hep halk adamıymış!.. Hep halkın için de gezermiş. Birkaç defa da esnaf lokantasında, birkaç kamyoncuyla kuru fasulye yerken görmüşlüğüm de vardır hani!..
Yine bir gün pazara çıktığımda önümde köy tavukları ve köy yumurtaları vardı, baktım takım elbiseli biri satıyor bunları, Akşamüzeri bir baktım aynı adam; pazardan bir poşet hıyar, biraz domates, havuç, mandalina, elma almış evin yolunu tutmuş gidiyor. Kim diye merak ettim, “Pazardaki bu kişi de kim? diye sordum etraftakilere… CHP Milletvekili Sayın İnce, dediler!.. “Çok ince(!) bir adam, bu adam yakında cumhurbaşkanı olur.” dedim ki üstümü açık unutmuşum, üşüyüp tam o anda uyandım.
Eee şimdi Sayın İnce’ye haksızlık yapmayacağız öyleyse… 16 yıldır Meclis’te milletvekili iken “halkın ve Hakk’ın adamı” olup Meclis’e bisikletle geldiyse, esnaf lokantasından başka yerde yemek yemediyse, pazardan alışveriş yaptıysa cumhurbaşkanı olunca da doğal olarak koruma ordusuyla gezmeyecek, Meclis’e bisikletle gidip gelecek, pazardan alışveriş yapacak!..
Bunların hiçbirini yapmaz mı dediniz? Şaka yapıyorsunuz herhâlde? Milletvekiliyken yapmadıysa halkın içine karışmadıysa cumhurbaşkanıyken nasıl karışacak o hâlde? Bu sözleri verdiğine göre cemaziyülevveli böyle olmalı!..
Ne demiş Ziya Paşa: “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz/Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde!..”
Biz de o zaman Muharrem İnce’nin yaptıklarına mı bakacağız, sözlerine mi? Ziya Paşa’yı dinlersek yaptıklarına bakacağız.
Sayın İnce, “Türkiye, geleneklerine geri dönecek.” demiş bir de!.. Bu da önemli bir vaat ama sormadan edemiyor insan tabii:
Mensubu olduğun partinin müsebbibi olduğu 28 Şubat geleneğine mi, başörtülü gencecik kızları okullardan atma ve okul önlerinde coplama geleneğine mi, darbelere alkış tutup bakan, başbakan asan geleneğe mi; camileri müzeye çevirme, yakıp yıkma geleneğine mi; Kuran okumayı yasaklayıp okuyan ve okutana ağır ceza verme geleneğine mi; ramazan ayında yatlarda aleni içki içme geleneğine mi, Türkiye’yi yakıp yıkan Gezi Eylemleri geleneğine mi? Yoksa ziyarete gittiğiniz evlere ayakkabıyla girme geleneğine mi?
Bu geleneklerden hangilerine dönülmesini istersiniz?
Bence halkla bu kadar iç içe olan bir parti ve adayı kesin Cumhura başkan seçilir!..