Kök salıyoruz kök…

Bu kadim topraklardaki ruhumuzu

tazeleyip daha bir sürü yüz

yıllık kalıcılı tohumları ekiyoruz…

Köklerimiz ile kavuşuyor, bağlanıyoruz…

Söküp atılmak istenen ruhumuza

yeniden kavuşurken zalimlere

sancılar çektiriyoruz…

Bizans’ın kendini ve içimizdeki

öz çocuklarını elimizde olmadan

çok pis çıldırtıyoruz…

Silmek istedikçe bizi zalimler biz

bin yıllık imzalar atıyoruz…

Pusuda beklerken Bizans’ın

kalıntıları biz Abdülhamid’in

bin yıllık hayalleri olan ne varsa

açılışını yapıyoruz…

Son vuruş için her on yılda bir bizi

sindirmeye çalıştıkça onlar bizler

köklerimizdeki manaya varıyor,

düşmanları iyi tanıyoruz…

Onlar İstanbul’a yan gözle bakarken

biz İstanbul’u daha da

geçilmez kılıyoruz…

Onlar İstanbul’u unutamazken

biz İstanbul’a bir bin yıl daha buradayız

mührümüzü vuruyoruz…

Kudüs’ten Ayasofya’mıza bakıp

düşler kuran Bizans’ın çocuklarının

düşlerini yerle bir ediyoruz…

Bizim olanı almaya cüret ediyormuşsunuz,

etmeyin…

Elinizde haç ile Ayasofya’nın

düşünü kuruyormuşsunuz, kurmayın…

Bir namaz kılışımıza bakar sizin

yenilişiniz…

Bir toplu kıyamımıza bakar sizin

devrilmeniz…

Ayasofya’nın, ruhuna uygun

hale geleceği zaman kapıdadır,

o kapıdaki bahar bize yaz, size

güz olacaktır…

Durup durup ayağımıza prangalar

takmak isteyen dış güçleri

her defasında yendik, yenmeye

devam edeceğiz…

Ülkemizde yeniyoruz, yetmiyor,

bize dar edilmek istenen kendi

topraklarına gidip orada bile

yeniyoruz…

Biz dirildikçe siz yenileceksiniz…

Biz ruhumuza, kökümüze kavuştukça

siz zalim, acımasız

hükmünüzü dünyada asla sürdüremeyeceksiniz…

Artık bize dar edilmek istenen

dünyayı Batı’ya, Avrupa’ya,

alayına dar ediyoruz…

Hira’nın çocuklarına kusturduğunuz

kan sizin sonunuz olacak,

buna inanıyoruz…

Canını yaktığınız her mazlumun

ahını almayı Allah bu millete

nasip etsin, etsin ki bir daha

dünyada gözyaşı dökmeyecek

hale getirelim sizi…

Bundan on beş yıl önce bu

ülkede örtüsü ile okuyamayan

kızlarımız Avrupa’ya giderlerdi,

şimdi biz özgürleştikçe onlar

yasakçı oluyor…

Halbuki o gün özgürlükçü olmanız

da bir takiyeydi, bugün

aslınıza döndünüz…

Öyle korkaksınız ki alayınıza bir

Erdoğan yetti…

Şimdi milyonlarca Erdoğan

dirildi…

Müslümanlara her yeri yaşanmaz

kılan katiller sürüsüne durun

diyen Türkiye’ye kafayı taktınız…

Taktınız da ne oldu, sizin alçaklığınız

bizi diri tutuyor…

Siz saldırdıkça biz düşman uykuda

bile olsa yiğit kuşkuda gerek

diyoruz…

Siz saldırıya topluca geçtikçe biz

de topluca direnç gösteriyoruz…

Siz yasaklar koydukça bu millete

dünyanın dikkatini çekiyoruz…

Siz içeriden ve dışarıdan planlar

yapıyorsanız biz de her alanda

kocaman bir millet olduğumuzu

gösteriyoruz…

Şimdi oyun açıktan oynanıyor…

Şimdi zalimlerin ittifakı her yerden

görünüyor…

Ama bilmiyorlar üç bin yıllık

tarihimiz direne direne geldi

bugüne…

Neleri aşa aşa kök saldık bu

kadim toprakların kalbine…

Öyle bir kök ki sökecek güç

sahibi tanımıyoruz Allah’tan

başka…

Ancak biz kendi hakkımızdaki

hükmümüzü değiştirmedikçe

Allah bizi vatansız bırakmaz…

Ondan sebepledir ki bu seçim

istiklal seçimimizdir…

Bu seçim var olma ya da yok

olma seçimimizdir…

Bu seçim dünyaya meydan okuma

seçimimizdir…

Bu seçim bir milletin ve ümmetin

dirildiğini gösterme seçimidir…

Ondan sebepledir ki bu evet

bütün zalimlere hayır demek

içindir…

Bu evet cihanda tarihin aslanları

yeniden söz sahibi olacak demektir…

Bu evet kimse bize istikamet

gösteremez demektir…

Bu evet bu topraklardaki kökümüzü

kimse kazıyamaz demektir…

Artık söz de karar da milletindir…

Bize düşen şerefli bir kıyam ile bu

topraklardan dünyaya adaleti ve

iyiliği götürmektir…