Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Karagöl, Kurban Bayramı boyunca yapılan en büyük yanlışın gün içinde öğün sıklığına dikkat etmemek olduğunu belirterek bu dönemde alınabilecek önlemlerle daha sağlıklı bir bayram geçirmenin mümkün olacağını ifade etti.

Karagöl et pişirme konusunda da dikkatli olunması gerektiğini hatırlatarak, "Uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli 'kanserojen maddelerin' oluşumuna yol açacağı için tercih edilmemelidir" dedi.

Bayram boyunca kırmızı et ve tatlı tüketimi bir hayli arttığını ve bu durumun özellikle kalp hastalığı, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik sorunları olanlarda, gastrit, ülser gibi mide problemleri yaşayanlarda, ileri yaşlardaki kişilerde ve özel beslenme tedavisi uygulayanlarda ekstra sağlık sorunları oluşturabildiğini aktaran Karagöl, Kurban Bayramı boyunca dikkat edilmesi gerekenleri ve ne gibi önlemlerin alınabileceğine dair bilgiler verdi.

Karagöl, Kurban Bayramında artış gösteren mide ve sindirim sistemi problemlerine de değinerek "Bazı küçük ama etkili beslenme önlemleriyle sağlığınızı koruyabiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

Genellikle öğün sıklığına dikkat edilmeyerek en büyük hatanın yapıldığını vurgulayan Karagöl öncelikle bu kurala dikkat edilmesi gerektiğini aktardı.

Karagöl, akşam yemeklerinin geciktirilmemesini ve yemek porsiyonlarının arttırılmaması gerektiğinin altını çizerek, "Bayramlarda bile günde 4-5 öğün olacak şekilde bir beslenme planı uygulanmalı. Fazla miktarda ve geç saatlerde yemek yemekten kaçınılmalı. Sindirimi zor olan kırmızı eti, hazımsızlık ve şişkinlik olmaması için akşam yemeklerinde değil, öğle yemeklerinde yenmeli.

Ayrıca etin yanında pirinç pilavı, patates, börek gibi glisemik indeksi yüksek besinleri de tüketmemeye özen gösterilmeli. Zira bayramda hazımsızlık ve kabızlık yakınmaları sık görülebileceğinden etin yanında sebze yemekleri ya da salata yenmeli." bilgisini paylaştı.

42 emekli akademisyen OMÜ’de Öğretmenler Günü’nde buluştu 42 emekli akademisyen OMÜ’de Öğretmenler Günü’nde buluştu

Et hazırlamada kullanılan kesme tahtalarında çiğ sebze ve meyvelerin doğrama işleminin yapılmaması gerektiğini ifade eden Karagöl, şu açıklamalarda bulundu:

"Çiğ ette bulunan mikroorganizmaların sebze meyvelere geçmesine engel olmak için ayrı tahtalar kullanmak gereklidir. Ayrıca çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli ‘kanserojen maddelerin’ oluşumuna hem de B1, B12, folik asit gibi vitaminlerin kaybına yol açacağı için tercih edilmemelidir.

Yanmış et ne kadar zararlıysa, çiğ ve az pişmiş etler de zararlı. Zira bu etlerle sindirim kanalına hayvanlardan bazı hastalıklar bulaşabilir. Paraziter hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle eti iyi pişirdiğinize dikkat edin.

"Yemeğinizi ne kadar yavaş yerseniz, sindiriminiz o kadar kolaylaşır"
Karagöl, etin sindirimi için öncelikle çok iyi çiğnenmesi gerektiğini de hatırlatarak, "Sindirim ağızda çiğneme ile başlar. Lokmalarınızı ne kadar iyi çiğnerseniz ve yemeğinizi ne kadar yavaş yerseniz, sindiriminiz o kadar kolaylaşır. Böylelikle beyinde tokluk hissi daha hızlı meydana gelir. Reflü, hazımsızlık, gaz sancıları, kabızlık yakınmaları ve kilo alımına karşı eti iyi çiğneyin." tavsiyelerinde bulundu.

Genel olarak sakatat tüketiminin de arttığını bu yüzden özellikle kolesterol hastaları ile kalp-damar hastalığı riski taşıyan kişilerin sakatat tüketiminden kaçınması gerektiğini vurgulayan Karagöl, yemeklerde etin yanında gazlı içecekler ve şeker içeriği yüksek meyve sularının tüketilmemesi gerektiğini belirtti.

Karagöl, bayramın sıcak yaz günlerinde denk geldiğinde hijyen sorununun daha büyük problem oluşturabileceğini ve hijyen uygulamaları iyi olmayan şartlarda hazırlanmış yiyeceklerin sağlığı tehdit ettiğini vurguladı.

Kırmızı etin hem iyi protein kaynağı hem de yüksek oranda demir içerdiğini hatırlatan Karagöl, şunları kaydetti:

"Etin içerisindeki demirin biyoyararlanımı artırabilmek için ve yoğun et tüketiminin vücutta oluşturacağı toksin etkisini azaltmak için iyi bir C vitamini kaynağı olan yeşil yapraklı sebzeler ile yapılmış salataya sofrada yer verilmesi doğru bir seçim olacaktır. Bayramda aşırı et tüketimi, tuz oranının artmasına sebebiyet verebilmektedir.

Bunun yanı sıra yetersiz su tüketimi de söz konusu olabilmektedir. Vücudun su ihtiyacını karşılamak için yeterli miktarda su içmek önemlidir. Bol su içerek vücudun susuz kalmasının önüne geçilmeli ve sindirim-boşaltım sistemi sağlığı desteklenmelidir. Mutlaka gün içerisine yayacak şekilde 2-2,5 litre su içilmelidir. Bayramda bilinçsizce çikolata ve tatlı tüketilir. Fazla çikolata ve tatlı tüketimi, mide yanması, bağırsak bozuklukları gibi şikayetlere neden olur.

Çikolataya ve şekere alternatif olarak, vitamin ve mineralden zengin ve posa içeriği yüksek olan kuru meyveler, ceviz, fındık gibi kuruyemişler tercih edilebilir. Bayram süresince yeme alışkanlıklarının değişmesi ve hareketsizlik, vücutta enerji birikimine ve kilo artışına neden olabilir. Kalp ve şeker hastalarının bu konuya ayrıca dikkat etmesi gerekir. Bu nedenle fiziksel aktiviteyi artırmak gerekir."

Kaynak: AA