PKK/YPG/SDG’ye Batılı ülkelerin Suriye’de destek vermelerinin bir nedeni de bölücü terör örgütünün DEAŞ üyelerini cezaevlerinde tutarak o ülkelere gardiyanlık hizmeti vermesidir.
Avrupa ülkeleri, Suriye’deki cezaevlerinde tutulan vatandaşlarını geri almak istemiyor.
Suriye'nin kuzeydoğusunda birçok Fransız tutuklu bulunduğunu açıklayan Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christophe Lemoine, geçen ay konuyla ilgili bir soruya verdiği cevapta “Bu kişiler kendi kararlarıyla Suriye’ye giderek DEAŞ saflarında savaşmaya karar verdi. Bize göre, suç işledikleri yere en yakın yerde yargılanmalılar.” dedi.
Aslına bakılırsa Avrupa ülkeleri El-Kaide ve DEAŞ ideolojisine sahip vatandaşlarının Suriye’ye savaşmaya gitmelerine bilerek göz yummuş, hatta gidişlerini kolaylaştırmıştı.
“Burada kalıp ileride bize sorun çıkarabilirler. Bırakalım gitsinler ve orada ölsünler” diye düşündüler.
Nitekim birçoğu çatışmalarda hayatını kaybetti.
Sağ kalıp ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon ya da PKK/YPG/SDG tarafından gözaltına alınanlar da bölücü terör örgütünün kontrolündeki cezaevlerinde tutuluyorlar.
Avrupalılar işte onları ülkelerine geri almak istemiyorlar.
Çünkü PKK/YPG/SDG’nin kontrolündeki cezaevlerinde tutulurlarken insan haklarına riayet, evrensel hukuka ve yasalara göre adil yargılama gibi şeyler söz konusu değil.
Ülkelerine dönerlerse vatandaşlık haklarını kullanabilir; hatta bir süre sonra serbest dahi kalabilirler.
PKK/YPG/SDG kontrolündeki cezaevlerinde tutulan DEAŞ üyesi vatandaşlarını geri almak istememelerinin sebebi bu.
Problem olarak gördükleri vatandaşlarıyla kendi ülkelerinde uğraşıp başlarını ağrıtmak istemiyorlar.
Ayrıca o cezaevlerinde gerçekleştirilen işkence ve insan hakları ihlalleri yarın bir şekilde ortaya çıkarsa Avrupa ülkeleri değil, cezaevlerini işleten bölücü terör örgütü suçlanacağı için rahatlar.
Fakat bu Avrupalıların kendilerinin sorunu ve Suriye’yi Guantanamo gibi kullanmaya hakları yok.
PKK/YPG/SDG olmazsa DEAŞ’ın Suriye’de hortlayacağı iddiası bölücü terör örgütünü korumak için gündeme getirilen asılsız bir propaganda.
Şam’daki yönetim bugünkü imkânlarıyla bile Türkiye gibi ülkelerin desteğiyle bu sorunla başa çıkabilir.
Zaten DEAŞ canavarıyla ilgili yansıtılan görüntünün bir kısmı gerçekse büyük bir kısmı illüzyondan ibaret.
Ankara, DEAŞ tehdidinin yeniden ortaya çıkmasına engel olmak için Türkiye, Suriye, Irak ve Ürdün’ün birlikte hareket etmesini öneriyor.
Dört ülkenin bu amaçla dışişleri ve savunma bakanları ile istihbarat servisleri başkanları düzeyinde bir mekanizma oluşturma konusunda anlaştığı bilgisi geçenlerde medyaya yansıdı.
Bu mekanizma DEAŞ üyelerinin tutulduğu cezaevlerinin sorumluluğunu üstlenebilir.
O cezaevlerinin kontrolü PKK/YPG/SDG’den alınırsa terör örgütünün DEAŞ konusunu nasıl istismar ettiğini gösteren kanıtlar da ortaya çıkabilir.
Bölücü terör örgütünün ABD’yi ve Avrupa’yı kandırmak için onlarca masum garibanı DEAŞ üyesi olduğu iddiasıyla cezaevinde tuttuğu ya da gerçek DEAŞ üyelerinden bazılarını para karşılığı serbest bıraktığı anlaşılırsa şaşırtıcı olmaz.
Kim bilir; PKK/YPG/SDG’nin işgal ettiği bölgeleri ve kontrolü altındaki cezaevlerini teslim etmek istememesinin bir sebebi de belki budur.