Bütün bunları çekemeyen Amerika ve Avrupa, ayaklarına pranga vurmak istediği Türkiye’ye yönelik gerilim siyasetinde Yunanistan’ı piyon olarak kullanıyor.

Muhammed Şimşek/Analiz

Türkiye güçlendikçe kahrolan Batı’nın borazanlığını üstlenen Yunanistan yasa dışı tavrını sürdürmeye devam ediyor. Özellikle ilkyazımızda belirttiğimiz gibi kendisine sığınan FETÖ’cüleri iadeye yanaşmadığı gibi iç siyasetinde kullandığı küstah dille “Türk tehdidi” söylemlerine sarılan Yunanistan, her türden askeri hareketlenmesini bahane ettiği Türkiye ile dalaşmak için fırsat kolluyor. Bunun son örneğini de Afrin operasyonunda gördük. Türkiye’nin, uluslararası hukuka uygun olarak nefsi müdafaası gereği sınırlarını terör unsurlarından temizlemek için başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı’nı dahi Yunanistan eleştirmişti.

Son birkaç yüzyıllık iki ülke ilişkilerinin seyrine bakıldığında yalan, üç kağıt ve düzenbazlıkta sınır tanımayan Yunanistan’ın bugün çürümüş dış politikasıyla Batı’nın sırtından geçinmeye çalıştığı bir gerçek. Bu yönüyle içine düştüğü ekonomik darboğaza rağmen ucuz kabadayılığa soyunan Yunanistan’ın, sığ küresel denklemlerin içinde kendine yer bulabilmenin derdinde olduğu söylenebilir.

GÜÇ GÖSTERİLERİNE ALET OLUYOR

Yerli ve Milli silahlarıyla kendi sınırlarının dışında düzenlediği askeri harekat gücüyle bölgesinde bir güç olmanın ötesinde küresel bir güç olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin artan etkinliği en çok Amerika ve Avrupa’yı rahatsız ediyor. Bu noktada doğrudan bir güç gösterisi içine girmek yerine Türkiye’nin karşısına çıkardıkları muhatap hemen her siyasi meselede Yunanistan oluyor. Aldığı destekten cesaret alan Yunanistan ise sergilediği tutumun yasa dışı nitelikte olup olmadığına bakmadan kendisine biçilen rolü yerine getiriyor.

YENİ DÜNYA DÜZENİ KURULUYOR

Ülkelerin küresel çapta aldığı pozisyonlar son çeyrek asrın getirdiği siyasi konjonktürün bir sonucu olarak hızla değişiyor. Bir eksen kaymasına dönüştüğü yorumlarını beraberinde getiren bu değişimin içinde fark edilen enerji kaynakları ve stratejik üstünlükleri ülkelerin bir biri ardına hamle yapmalarına yol açıyor. Böyle bir ortamda Avrupa’nın yarım asırdan fazla bir süredir kapısında beklettiği, ABD’nin müttefik deyip kendisine verdiği hiçbir sözü yerine getirmediği Türkiye’nin Çin ve Rusya ile düzelen ilişkileri Batı’yı ürkütüyor. Üstelik bu düzelen ilişkilerin Çin’in yeni Modern İpek Yolu projesinin Akdeniz’den deniz yolu, Türkiye’den kara yolu ile geçecek olması, Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidrokarbon yatakları gibi somut işbirliklerini ve ortak kazanımları beraberinde getirmesi Avrupa ve ABD’nin kâbus görmesine yol açıyor. Bu yüzden Yunanistan düzenlediği 12 adalar askeri tatbikatına “Osmanlı’yı yakanlar” göndermesi yaptığı “Pirpolitis” adını vererek bu ve buna benzer tutumuyla Türkiye’nin sinir uçlarına dokunuyor.

“BEN HÂKİMİM” MESAJI

Ancak tüm bu küstahlıklara Türkiye gereken karşılığı vermekten geri durmuyor. Öyle ki mayıs ayının ortalarında Ege Denizi’nde Yunanlılar’ın bu tatbikatı karşısında Deniz Aslanı-2018 tatbikatını gerçekleştiren Türkiye hem kara ve hava operasyonları hem de Deniz Kuvvetleri ile bölgede “Ben hâkimim” mesajı verdi. Dahası bu tatbikata Çin ve Japonya askeri ataşelerinin de katılmasıyla yenidünya düzeninde geliştirilen kıtalar arası projelerde Türkiye’nin artan önemine vurgu yapıldı. Bütün bunlara ek olarak Türkiye’nin Kızıldeniz’de Sevakin adasında ve deniz çevresinde etkin konuma gelmesi, Doğu Akdeniz ve Ege’de kararlı ve güçlü duruşu, Suriye krizinde Afrin operasyonu ile Amerika’nın “tek güç” imajına verdiği zarar haliyle Yunanistan’ın hamisi Batı’da rahatsızlık uyandırıyor.

HAÇLI ZİHNİYETİ DEVAM EDİYOR

En nihayetinde Türkiye karşısında yapılan bu ittifak Yunanistan’ın sergilediği düşmanlık haçlı zihniyetinin devam ettiğini gösteriyor. Bugün birçok akademisyene göre Yunanistan’ın sergilediği tutum Helen siyasetinin bir uzantısını oluşturuyor. Bu noktada Türkiye’nin Osmanlı’dan tevarüs eden haklarına sahip çıkarak geçmişte yapılan ancak bugüne ciddi manada etki eden antlaşmaları yeniden masaya yatırması gerekiyor. Uzmanlara göre özellikle adalar ve azınlıklar meselesinin tekrar konuşulması için Lozan Antlaşması’nın bir kez daha ele alınması gerekiyor. Zira Türkiye-Yunanistan arasında Avrupa’nın desteği ile I. Balkan Harbi’nden sonra Ege adaları Osmanlının elinden baskı ile alındığını tarihçiler de onaylıyor.

Bu noktada Lozan’ın yeniden değerlendirilmesiyle bu kararların bir kez daha müzakereye açılmasıyla Ege ve Akdeniz’deki yayılmacı politikaların önüne geçilebilir. Ancak bu müzakerelerden en başta kaçan tarafın Yunanlılar olacağı çok açık. Çünkü bugüne kadarki müzakere süreçlerini her seferinde tıkayan ve çözümsüzlüğe mahkûm eden tavrıyla bilinen Yunanistan ile bütün bunlar imkânsız bir görüntü çiziyor. Buna karşılık Türkiye’nin gerek söylemleri gerek somut adımlarıyla her daim hukukun üstünlüğüne inanarak hareket ettiği ve komşularıyla iyi ilişkiler kurma çabası içinde olduğuysa açık ve net bir şekilde ortada duruyor.

Tüm bunlar bir yana Yunanistan’ın uluslararası hukuk ve insan hakları ihlalleri yönünden sicili de geçmişten bugün oldukça kabarık. Tarihsel süreç içinde Yunanistan’ı tavrına bakılacak olursa Yunanistan’ın kendi içinde yaşayan Türk Müslüman azınlığa yönelik insan hakları ve Lozan Antlaşması hükümlerine aykırı uygulamalarını hatırlatmak gerekiyor. Ayrıca 1990’lardan sonra Karadeniz’de sözde Pontus kimliği oluşturma ve bir ‘devlet’ kurma adına yürütmeye çalıştıkları sözde Pontusçuluk girişimleri ve uluslararası alanda sözde ‘soykırım’ çabaları da cabası…

15 TEMMUZ’DA HAK TANIMAYACAKLARDI

15 Temmuz 2016 terörist FETÖ işgal gecesi Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin terörü destekleyen tutumlarına şahit olduk. Kıbrıs Rum yönetiminin 15 Temmuz gecesi silahlı kuvvetlerine ‘darbe başarılı olsaydı kuzeyi işgal etme’ sinyali vereceğini Rum basınından öğrendik. Yunanistan ise halen FETÖ terör mensubu üyelerini iade etmemekte direnmekte ve Uluslararası Suçluların İadesi Anlaşmasına aykırı davranıyor. Teröristlere desteği ile bilinen Yunanistan’ın FETÖ yanında PYD veya PKK’lıların Lavrion bölgesindeki geçmişten bugüne nasıl eğittiklerini ya da Avrupalı askerler ile Suriye ve Irak’ta nasıl teröristleri eğittikleri de biliniyor.

Avrupa’nın piyonu Yunanistan (1)Analiz-Yorum

Editör: TE Bilisim