Bu durumun ana nedenleri arasında yerel piyasalarda yeterli itici gücün bulunmaması ve küresel olaylara bağımlılık yer aldı. Ancak lüks tüketim hisseleri, Çin'deki talebin hızla toparlanacağına yönelik iyimserlikle ön plana çıktı.

Eylül, küresel borsalar için önemli bir dönem oldu. ABD Merkez Bankası (Fed), faiz oranlarını 0,5 puan indirerek parasal gevşeme sürecine başlarken, Çin de şimdiye kadarki en büyük teşvik paketini açıkladı. Bu gelişmeler, ayın son haftasında risk iştahını artırdı.

Avrupa'da ise Avrupa Merkez Bankası (ECB), bu yılki ikinci faiz indirimini gerçekleştirerek piyasa beklentilerini karşıladı. Bu küresel gelişmelere paralel olarak, Avrupa'nın önde gelen endeksleri geçen hafta güçlü kazançlar kaydetti ve hem Euro Stoxx 600 hem de DAX Cuma günü yeni zirvelere ulaştı. Ancak aylık bazda bu endeksler karışık sonuçlarla kapandı: Pan-Euro Stoxx 600 %0,28 düşerken, DAX %2,08 arttı ve CAC 40 %0,14 geriledi.

Avrupa Piyasaları Küresel Rakiplerinden Geri Kaldı

Genel olarak Avrupa borsaları, Eylül ayında küresel rakiplerine kıyasla düşük performans gösterdi. Bu durumun başlıca nedenleri yerel piyasalarda yeterli itici gücün bulunmaması ve devam eden siyasi belirsizlikler oldu. 

AVM Metrekare Verimlilik Endeksi yıllık bazda arttı AVM Metrekare Verimlilik Endeksi yıllık bazda arttı

Buna karşılık, Wall Street'teki üç ana endeks – Dow Jones Sanayi Ortalaması, S&P 500 ve Nasdaq – ayı %1,9 ile %2,7 arasında artışla kapatarak hem olumlu bir ay hem de çeyrek dönemi tamamladı. S&P 500 ve Dow Jones ayrıca Pazartesi günü yeni zirvelere ulaştı.

Çin borsaları ise Çin Merkez Bankası'nın kilit faiz oranlarını düşürmesi, Zorunlu Karşılık Oranı'nı azaltması ve borsalara doğrudan nakit enjekte etmesi sonrası bir ayda %20'lik artış kaydetti.

Bu durum, Avrupa borsalarının büyük ölçüde dış gelişmelere duyarlı olduğunu ve küresel etkilerden etkilendiğini gösteriyor. Bu da ECB ve hükümetlerin, piyasa birliğine ve ABD ve Çin ile rekabet gücünü artırmaya odaklanmasını gerektirebilir. Bu arada Euro Bölgesi'ndeki büyük ekonomiler ekonomik durgunluk ve siyasi istikrarsızlık yaşamaya devam ediyor. Bu durum, ECB'nin faiz oranlarını daha da indirme ihtiyacını pekiştirebilir.

Sonuç olarak, Avrupa piyasaları bu makroekonomik gelişmelere yanıt olarak yukarı yönlü eğilimini sürdürebilir.

Lüks Tüketim Hisseleri Parlamaya Devam Ediyor

Geçen hafta öne çıkan bir diğer trend, Çin'in parasal gevşeme politikalarının etkisiyle Avrupa'daki lüks tüketim hisselerindeki yükselişti. Stoxx Euro Luxury 10 endeksi, geçen hafta %13 artarak yılın en iyi haftalık performansını sergiledi ve Eylül ayında %12 artış kaydetti.

Bu endeks, Pan Euro Stoxx 600'de de en iyi performans gösterenlerden biri oldu. LVMH, Hermès ve Richemont'un hisseleri haftalık bazda %16'nın üzerinde artış gösterdi. Yılın ilk yarısında Asya'da %7, Avrupa'da ise %15,6'lık satış artışı elde eden Hermès, bu performansıyla öne çıktı.

Diğer yandan, Burberry ve Kering gibi lüks markalar ise Çin'deki tüketici talebindeki düşüşten önemli ölçüde etkilendi ve hisseleri yıl başından bu yana sırasıyla %48 ve %36 oranında geriledi.

Avrupa lüks tüketim hisselerinin performansındaki bu dengesizlik, uygun fiyatlı lüks markaların Çin'in orta sınıf talebine daha fazla bağımlı olduğunu, yüksek kaliteli lüks ürünlerin ise Çin ekonomisinin genel durumundan daha az etkilendiğini gösteriyor.

Bu nedenle sektörün uzun vadeli gidişatı, Çin ekonomisinin toparlanması ve tüketici talebi ile uyumlu olmaya devam edecek. Reel ekonomide somut bir büyüme sağlanmadığı sürece, sektörün toparlanması sürdürülebilir olmayabilir.

Kaynak: Haber Merkezi