Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Esenler Kültür Merkezi’nde düzenlenen 1. Ordulu Bürokratlar Buluşması’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 14 Temmuz’da başka bir Türkiye, 15 Temmuz’dan sonra başka bir Türkiye olduğunu söyledi.
Özellikle 17-25 Aralık sürecinde bu FETÖ’cü çetenin Türkiye’nin başına ne kadar bela olduğunu birçok kişinin bildiğini ama maalesef bazılarının da bilmediğini ve anlamadığını ifade eden Kurtulmuş, “15 Temmuz akşamında bu güruh, arkalarındaki içeriden ve dışarıdan sağladıkları destekleriyle, Anadolu topraklarının tarih boyunca görmüş olduğu en büyük ihanetlerden birisini sahneye koyarak, 15 Temmuz’da Türkiye’de tarihin akışını değiştirmek, bu milletin gidişatını değiştirmek için düğmelerine basıldı ve harekete geçirildi. Mesele sadece FETÖ’nün organize ettiği bir darbe teşebbüsünün çok ötesindedir. Çok derin kökleri ve bağlantıları bulunmaktadır. “ ifadelerini kullandı.
“Karşımızdaki tablo başka bir tablo”
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de bir şeyin daha çok net halde görüldüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:
“Biz hep olayların üzerinde tek tek duruyoruz. Olayların bütününü ele aldığımız zaman, yani büyük resmi gördüğümüz zaman karşımızdaki tablo başka bir tablo. Türkiye’nin bugün karşı karşıya kaldığı bütün bu süreçler, darbe teşebbüsünden tutun, Türkiye’nin PKK ve DEAŞ ile boğuşması, terör saldırıları altında kalması, algı operasyonları ile karşı karşıya kalması, Türkiye’ye karşı ekonomi alanında yapılmaya çalışılan birtakım operasyonlar… Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda çok fazla konuşmaya gerek yok, herkes biliyor. Ama teyiden söylüyorum, büyük resim şudur: Bu coğrafyada oynanan oyunu anlayan, bu oyuna direnebilme gücüne, birikimine ve tarihi köklerine sahip olan, siyaset tecrübesine sahip olan yegane ülke Türkiye’dir. ‘Türkiye’nin bu oyunları bozmasına fırsat vermemek için, Türkiye’nin güçlü, büyük bir ülke olmasını önlemek lazım’. Türkiye’deki bütün darbelerin ana sebebi budur; güçlü ve büyük bir Türkiye’nin olmasının önüne geçmek. Türkiye’de yıllar boyunca, Türkiye’nin sanayileşmesinin önüne geçen adımların hepsinin arkasındaki niyet budur.”
Güçlü Türkiye’nin dört temel direği…
Güçlü Türkiye denilen yolun dört temel direği olduğunu belirten Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Birincisi, devlet-millet kaynaşması. Uzun yıllar verilen siyasi mücadeleyle, devlet-millet ile içli dışlı olmaya başladı. 15 Temmuz bunun en güzel örneklerinden birisidir.
İkincisi, Türkiye’nin kendi kökleriyle ve tarihiyle barışmasıdır. Türkiye, tarihi ve kökleriyle barışırsa, zaten devlet ve millet arasındaki fark ortadan kalkar.
Üçüncüsü, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarıdır. Siyasi ve ekonomik istikrar sahibi olmayan, güçlü olmayan Türkiye’nin ne kendisine ne de çevresindeki ülkelere faydası vardır. Onun için bu memlekette, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının önüne geçilmiştir. 1940’lı yılların sonunda Türkiye kendi yerli uçağını yaptı, bu anlamda yurt dışına satacak noktaya geldi, fakat ona da müsaade etmediler. Türkiye otomotiv sanayi ve diğer alanlardaki bütün mecraları, karanlık bir el tarafından durdurulmuştur. Ne zaman adım atılsa, mutlaka bir parça oyunla Türkiye’nin sanayileşmesi önlenmeye çalışılmıştır. Şimdi neden ürküyorlar? Türkiye, insansız hava araçlarını üreten bir ülke haline geldi. Türkiye, kendi tankını, tüfeğini, zırhlı araçlarını üretiyor. Şimdi Türkiye füze denemesi yapmaya başladı. Çok geç kaldığımız bir şey. Acaba Türkiye bu noktaları aşar da daha ileriye giderse, artık hiçbir şekilde söz dinletilmeyecek, dizginlenemeyecek bir ülke olur.
Dördüncüsü, Türkiye sadece 780 bin kilometrekareden müteşekkil değil. Biz sınırlarımızı genişletmek için bunları söylemiyoruz. Ama Türkiye’nin bir de gönül coğrafyası var. Türkiye’nin bir de kültürel olarak ortak duygularla hareket ettiği çok geniş bir coğrafya var. Bir kısmı ile akrabayız, bir kısmıyla hısımız, bir kısmıyla dindaşız, bir kısmıyla soydaşız. Çok geniş bir coğrafyada, yaklaşık 1.7 milyarlık İslam coğrafyası ve onun üstüne birçok yakın coğrafyamızdaki insanlarla aynı duygulara sahibiz. Gönül coğrafyamızdaki insanlarla aramızda zaten var olan bu iletişimin kuvvetlenerek devam etmesi ihtimali, birilerinin rüyalarını kaçırıyor, birilerinde korku krizlerine vesile oluyor. Karşı karşıya kaldığımız büyük resim budur. Türkiye’nin güçlü ve büyük bir ülke olmasını istemiyorlar. Biz de tam tersini yapacağız. Bunun yolu, birlik ve dirlik içerisinde, bir takım ruhu içinde hareket etmektir. Her birimiz nerede bulunuyorsak bulunalım, bizim büyük resmimiz de yeniden güçlü büyük Türkiye’yi inşa etmek, büyük medeniyetimizi yeniden ihya ve inşa etmektir.”