Gündem

“Koridora müsaade etmeyiz”

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilköy Havalimanı’nda ABD’ye hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, Birleşmiş Milletler’in (BM) 71. Genel Kurul görüşmelerine katılmak üzere New York’a hareket edeceklerini söyledi.

Program kapsamında bugün BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini anlatan Erdoğan, “Konuşmamda, ülkemizin BM’de oynadığı aktif role vurgu yaparak, terörle mücadele başta olmak üzere, Suriye ve Irak krizi, mülteci sorunu ve tabii ki 15 Temmuz darbe girişimi ki bizim bir demokrasi mücadelemiz olmuştur milletçe, bunun karışında Türk milletinin duruşuyla, dünyanın duruşunu değerlendirme noktasında olacağım. Bunu, muhataplarımla gerek Genel Kurul’da gerekse ikili görüşmelerde paylaşacağım.” dedi.

“TERÖRLE MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK”

Bu görüşmelerin Türkiye açısından hassas bir dönemde gerçekleştiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye bir taraftan 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin yaralarını sararken diğer taraftan da Fırat Kalkanı Harekatı ile Suriye kaynaklı terör örgütlerine karşı yoğun bir mücadele veriyor. Sınırlarımız içinde de FETÖ, DAEŞ ve PKK gibi cinayet şebekelerinin uzantılarına karşı başarılı operasyonlar yapıyoruz.

İnşallah terör ve terör örgütleriyle mücadelemiz önümüzdeki dönemde yeni boyutlar kazanarak devam edecek. 15 Temmuz darbe girişimi ve milletimizin bu ihanet karşısında ortaya koyduğu destansı direniş, gözlerin bir kez daha Türkiye’ye çevrilmesine neden olmuştur. Genel Kurula olan hitabım hem 15 Temmuz darbe teşebbüsünün hem de 241 şehidimizin kanını döken FETÖ’nün tüm dünya kamuoyuna en doğru biçimde anlatılması için bir vesile oluşturacaktır.”

“BU KRİZ, KÜRESEL BİR BOYUT KAZANMIŞTIR”

Zirve konuşmasında Türkiye’nin Suriye krizinin başından bu yana tek başına üstlendiği ağır sorumluluğu detaylarıyla dile getireceğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

“Artık şu gerçeği tüm dünyanın idrak ettiğine veya edeceğine inanıyorum. Suriye sorunu sadece Suriyelilerin veya Suriye’ye komşu birkaç ülkenin meselesi değildir. Bu kriz sonuçları, diğer bölgelere yansımaları itibarıyla küresel bir boyut kazanmıştır. Suriye krizini meşruiyet ve adalet temelinde çözüme kavuşturma noktasında kaybedilen her saniye, her dakika Birleşmiş Milletler için utanç kaynağıdır. Mültecileri insanlık dışı muamelelere tabi tutarak, tel örgülerin arkasına saklanarak bu soruna çözüm bulunmaz. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere artık insanlığın bu konuda sorumluluğunun farkına varması gerekiyor.” dedi.

“BİZ ADINA DAEŞ DEDİK”

Tel Abyad’da ABD bayraklarının asılmasına ilişkin soruya karşılık da Erdoğan, şunları kaydetti:

“Maalesef, başından beri biliyorsunuz, bizim kesinlikle Suriye’nin kuzeyinde bir PYD, yanında YPG gibi bir bütünlük içerisinde bir terör koridoru oluşmasına müsaade etmeyeceğimizi hep söyledik. Devlet ifadesini kullanmayı zül telakki ediyorum. Bazı basın mensupları, basın yayın organları hala IŞİD, IŞİD, bunu kullanıyorlar. Bu ismi kullanmak suretiyle İslam’a hakaret ettiklerinin, İslam’a saygısızlık ettiklerinin hâlâ farkında değiller. Biz adına DAEŞ dedik. Bunun adı budur. Bunu dünya kabul etti, bizdeki bazıları nedense bunda hala direniyor. İslam ile terörü veya bir terör örgütünü bir arada kullanmak mümkün değil. Bizim dinimiz, bir defa terörü reddediyor. Bir barış dini olan bizim dinimize kimse böyle bir yakıştırmayı yapamaz.”