Gündem

Kaos isteyenler, ‘cumartesi anneleri’ üzerinden mi “kirli planlar” kurguluyor?

Abone Ol

699 haftadır, yani 23 yıldır her cumartesi ‘çocuklarının faili bulunsun’ diye farkındalık arayan kadınlara yönelik ‘orantısız’ güç, 2013 Kalkışması kıvılcımını hatırlattı. Karışıklık isteyenler de adeta, acı üzerinden ‘toplumsal refleks’ geliştiriyor.

Gezi Olayları ile hükümet düşürmek isteyenler, bu defa “Cumartesi Anneleri” üzerinden mi “karanlık hesapları” yapıyor? 2013’te ‘ağaç’ diyerek sokakları karıştıranlar, şimdi “anne” fotoğrafı üzerinden adeta kirli planlar kurguluyor gibi. Önceki gün Taksim’de toplanan Cumartesi Anneleri’ne yönelik, Beyoğlu Kaymakamlığı ani bir karar ile “Dağıtın” dedi. Polis, 2013’teki olayların büyümesine yol açan refleks ile yine ‘gaz fişeği’ kullandı. Sanki “FETÖ’nün uyuyan hücreleri” gibi işleyen abartılı güvenlik, ‘plastik mermi’ ve ‘biber gazı’ ile kalabalığı bastırdı. Ama ilginç bir tesadüf örneği olarak; 700. haftasındaki eyleme yönelik polislerin ‘orantısız’ müdahalesi esnasında, 27 milletvekili ve muhalif gazeteciler de hazır bulundu. “Kandil’in siyasi ayağı” olarak tanımlanan, 2014’ün 6-8 Ekim tarihlerindeki Kobani Sokak Olayları’nın hazırlayıcısı HDP’nin önceki gün 24 milletvekili ile Taksim’de bulunması ‘rastlantı’ olarak dikkat çekti. CHP de tıpkı HDP gibi; ‘olay çıkacağını’ düşünmüş olacak ki; Taksim’deki cumartesi anneleri eylemlerine “3 milletvekili” görevlendirdi.

GEZİ’YLE “BENZERLİK” TAŞIYOR

Bir grup milletvekili, önceki gün Taksim’de “toplumun” nabzını yükseltecek şekilde ateşli tepki gösterirken, adeta seçmenlerini sokağa davet eder gibiydi. Taksim’deki yüzler, daha önce de Meclis’te benzer bir tahrik sonucu, iktidar partisine ‘Kibirli, yalancı, cahil, saldırgan, aciz, ahlaksız, yetersiz’ hakaretleri ederek kavga ve gerilim üretmişti. 1 ay önceki parlamento kavgasıyla uluslararası merkezlere, Türkiye için olumsuz fotoğraf servis edenler; sadece 1 ay sonra bu defa, sanki sokakları terörize etmek için yine vazife alıyordu. Gezi’deki kirli bağlantıları ile birebir benzerlik gösteren Cumartesi Anneleri de adeta “provokasyon” kokuyor. 2013’te Berkin Elvan’ı ‘gaz fişeği’ ile vuran emniyet güçleri, bu defa bir gazeteciyi vurdu. Bir kesimi teslim eden, bir tabanı olan milletvekillerini yaka paça ederek polis, adeta olayların tırmandırılmasına alet oluyor. Polis müdahalesiyle yere yatırılan milletvekilleri, kamuya açık kafelerin biber gazıyla basılması büyük organizasyonu mu işaret ediyor?

TAKSİM’DE “DARBE” İSTEDİLER

Tarihler, 28 Mayıs 2013’ü gösteriyordu. Türkiye ekonomisi, IMF kamburundan kurtulmuştu ki; sokaklar bir ‘kıvılcım’ ile savaş alanına çevrilmişti. ‘Ağaç’ bahanesi ile sokağa çekilen insanlar, FETÖ’nün polislerinin de kışkırtmasıyla, kısa süre sonra gerçek niyetlerini ortaya koymuştu. Daha sonra ‘Gezi Olayları’ olarak anılacak kalkışma ile marjinal gruplar ve uluslar arası örgütler, meşru iktidara karşı “darbe” yapmaya desteklenmişti. ‘Dayanışma Grubu’ diye; 40 kişiyle başlayan olaylar, binler ile tarif edilebilecek vandallığa dönüştü. Meselenin aslında ağaç olmadığı, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görevi bırakması, ‘hükümet değişikliği’ istendiği açıkça dile getirilirken; küresel güçler de finansal olarak, kamuoyu oluşturarak “illegal yöntem” ve anti-demokratik talebe payanda olmuştu. “Cumartesi Anneleri” de benzer bir iç ve dış kamuoyu ile destekleniyor. Adeta birileri, ‘döviz ile ekonomi üzerinden olmadıysa, sokakları ateşleyerek yaparız’ diyor.

ERDOĞAN: KULLANILIYORLAR

1995’ten bu yana özellikle ‘cumartesi günleri’ kayıp yakınlarının bulunması için Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi yapan kadınlar için “cumartesi anneleri” denmişti. AK Parti iktidarları ile faili meçhul cinayetler son bulurken; Erdoğan’dan 7 yıl önce yaşanmış acılar yüzünden mevcut “devlet yapısı” suçlanıyor, hedef alınıyor. Cumhurbaşkanı sokakları karıştırmak isteyenler için “Ne iş yaptıkları belirsiz; cumartesi anneleri birileri tarafından kullanılıyor” diyerek acılar üzerinden dış bağlantıların, “iç karışıklık” çıkarmak isteyenlerin olduğunu ima etmişti. 2013’teki Gezi Olayları’nda FETÖ’nün polislerinin gaz fişeği sonucu, 12 kişinin hayatını kaybettiği, 8 kişinin gözünü kaybettiği, 15 bin insanın yaralandığını hatırlatarak, Taksim’de yaşananların da benzer provokasyon ve yine emniyetteki karanlığın devrede olduğu dikkat çekiyor.