İngiltere'deki Nottingham Trent Üniversitesinde Uluslararası İnsancıl Hukuk Öğretim Üyesi Luigi Daniele, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer üst düzey yetkililer hakkında tutuklama kararı çıkarma ihtimali, bunun olası sonuçları ve Batı'nın İsrail'e desteği konusunda AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
UCM'nin tutuklama kararı çıkaracağına yönelik iddiaların İsrail tarafından geldiğine işaret eden Daniele, "Tutuklama kararı prosedürü gizli olmalıdır. Yani burada yanlış giden bir şeyler var. İsrailli liderler bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyor? Eğer öyleyse, nasıl ve neden?" değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in, müttefiklerinin UCM'ye baskı yapmasını sağlamak amacıyla bu söylentileri çıkarmış olabileceğini belirten Daniele, ayrıca bu kararın İsrail tarafından Filistin yönetimine "misilleme yapma" gerekçesi olarak kullanılabileceğini söyledi.
"Netanyahu savaş bittiğinde siyaseten bittiğinin farkında"
Daniele, "Netanyahu hükümeti diyor ki 'Tutuklama kararı çıkarsa biz de geliriz, Filistin yönetimine misilleme yaparız, iktidarı ele geçiririz, hatta çöküşüne neden oluruz.' Bu gerçekten insafsızca çünkü İsrail yönetimi, Filistin'in meşru kurumlarını dağıtmak için bir bahane arıyor gibi görünüyor." ifadelerini kullandı.
Netanyahu'nun savaşı büyüterek sürdürmek istediğini kaydeden Daniele, "Görünen o ki Netanyahu, savaş biterse siyaseten biteceğinin farkında. Bu da onu özellikle tehlikeli kılıyor çünkü kalan gücünü korumak için her yola başvuracaktır. Bu da tutuklama kararlarına ihtiyaç duyduğunu daha da fazla gösteriyor." dedi.
İddia edilen tutuklama kararlarını verme konusunda UCM'nin "çok geciktiğini" belirten Daniele, Filistin yönetiminin Mahkeme'ye başvurmasından bu yana 15 yıl geçtiğini hatırlattı.
Tutuklama kararları dengeleri değiştirebilir
UCM'nin hükmedeceği tutuklama kararının iç hukuktaki gibi işlemediğine işaret eden Daniele, kararın uygulanmasında Roma Statüsü'ne taraf devletlerin işbirliğinin önemli olacağını vurguladı.
Buna göre, taraf devletlerin, şüpheliler kendi topraklarındaysa bu tutuklama kararlarını yerine getirme yükümlülüğü bulunduğunu dile getiren Daniele, "Roma Statüsü'ne taraf olmayan devletlerin bile bunu yapması gerektiğine dair bir argüman da var çünkü bunlar uluslararası hukuk kapsamında suçlar." şeklinde konuştu.
Daniele, tutuklama kararının olası sonuçlarının bölgesel dengeleri değiştirebileceğini ifade ederek, "İsrail hükümeti ile müttefik ülkeler çok önemli bir tercihle yüzleşmek zorunda kalacak. İsrail hükümetinin uluslararası suçlularını korumak için uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine saygısızlık mı edecekler yoksa nihayet yaklaşımlarını değiştirip uluslararası hukuka saygı göstermeye öncelik mi verecekler?" dedi.
Özellikle "liberal demokrasi" olduğunu savunan ülkelerin uluslararası hukuka uygun kararlar alması gerektiğinin altını çizen Daniele, olası tutuklama kararının "siyasi pozisyonlarda büyük bir oyun değiştirici" olabileceğine değindi.
Daniele, "Bu tutuklama kararları, hiç kimsenin hukukun üstünde olmadığını, hiçbir insan grubunun güvenliğinin başka bir insan grubunun ortadan kaldırılmasıyla sağlanamayacağına dair iyi bilinen şeyi yeniden teyit edecektir." değerlendirmesinde yaptı.
"Batılı devletler kendilerini hukukun üstünde görüyor"
Daniele, UCM'de Rusya'nın Ukrayna'daki ve İsrail'in Filistin'deki eylemleri hakkında süren soruşturmaların hukuki açıdan benzer olduğuna işaret ederek, buna rağmen ABD'nin Rusya soruşturmasında takındığı tavrın bütünüyle farklı olduğunu anımsattı.
ABD'nin UCM'deki İsrail soruşturmasına yönelik tepkisini "Uluslararası hukuk sisteminin altını oyan akıl almaz bir tutum." olarak nitelendiren Daniele, "(Bu tutum) Batılı devletlerin kendilerini bir kabile olarak, hukukun üstünde gördükleri ve hukuku sadece düşmanları için bir şey olarak algıladıkları bir tür kabilecilik gibi görünüyor." eleştirisinde bulundu.
Bu tutumun uluslararası güvenliği tehdit ettiği ve dünya savaşı riskini artırdığını belirten Daniele, "Hukukun sadece düşmanlarınız için olduğunu iddia etmeye devam ederseniz, temelde gerilimi tırmandırarak dünya siyaset arenasını, yeni kuralların savaşla yazılacağı bir dünya savaşının eşiğine getirmiş olursunuz." şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin müdahil olması daha fazla devleti harekete geçirecek"
Daniele, Uluslararası Adalet Divanının (UAD), Güney Afrika'nın İsrail aleyhine açtığı "soykırım" davasında hükmettiği tedbir kararlarının, üçüncü devletlerin yaklaşımlarında önemli değişimleri tetiklediğine dikkati çekerek, "Çünkü devletler suç ortaklığı nedeniyle UAD önüne çıkarılma riskiyle karşı karşıya." dedi.
Türkiye'nin davaya müdahil olma kararını değerlendiren Daniele, "Türkiye'nin önemli bir NATO üyesi olması, bu müdahalenin önemli olası sonuçlar doğurmasına neden olmaktadır." ifadesini kullandı.
Daniele, "Daha fazla üçüncü devlet, sadece soykırım tehlikesi tespit edildiğinde ne yapmaları gerektiği konusunu açıklamak için bile olsa Güney Afrika-İsrail davasına müdahil olmalıdır. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin müdahil olmasının Güney Afrika'yı desteklemek için daha fazla devleti harekete geçireceğini düşünüyorum." değerlendirmesi yaptı.
"Müttefikler işlediğinde affedilecek, hasımlar işlediğinde kınanacak suçlar değil"
Daniele, Almanya ve İngiltere'nin UAD'de görülen diğer "soykırım" davalarında, mağdurlar kadın ve çocuk olduğunda soykırım niyetini tespit etmek için eşiklerin düşürülmesini açıkça savunduğunu anımsatarak, bu iki ülkenin İsrail aleyhine süren davada takındıkları karşıt tutumu eleştirdi.
Batı ülkelerinin, uluslararası hukuktan ziyade müttefiklerin korunmasına önem verdiğini dile getiren Daniele, "Uluslararası suçlar müttefikler işlediğinde affedilecek, hasımlar işlediğinde kınanacak suçlar değildir. Buna izin verirsek, devletler arasındaki anlaşmazlıkların uluslararası suçlar yoluyla çözüleceği bir geleceğe doğru gidiyoruz demektir." şeklinde konuştu.
"AB, ABD ile çifte standardın zirvesinde"
Avrupa Birliği'nin (AB), ABD ile İsrail'in "ciddi boyutlardaki insan hakları ihlallerine en fazla ortak olan yönetimler olduğunu" vurgulayan Daniele, şunları kaydetti:
"Bir Avrupa vatandaşı olarak (AB Komisyonu Başkanı) Ursula von der Leyen gibi liderlerin taraflı açıklamalarını duyduğumda şok oldum. (Bu açıklamalar) Aylar boyunca çocuklar ve kadınlar yok edilirken, hiçbir şey olmuyormuş ya da bu talihsiz ama bir şekilde affedilebilir bir savaş gerekliliğiymiş gibi görüldü."
Bu durumun AB'nin Ukrayna'daki insan hakları ihlallerine ilişkin açıklamalarıyla "çarpıcı tezatlık oluşturduğunu" belirten Daniele, "AB'nin, ABD ile çifte standardın zirvesinde olduğunu söyleyebilirim." ifadesini kullandı.
Daniele, İspanya ve İrlanda'nın, İsrail'e AB pazarında imtiyazlar sağlayan ticari anlaşmanın gözden geçirilmesi talebine ilişkin, "Hukuki açıdan bakıldığında, Rusya ile yapılan anlaşmaların kesintiye uğramasına neden olan sebeplerin aynısı İsrail ile yapılan anlaşmaların da kesintiye uğramasına neden olmalıdır." diye konuştu.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin arifesinde olunduğuna işaret eden Daniele, "Avrupa halkı, Filistinli sivil halka karşı yapılanları gördü ve adalet talep ediyor. Liderlerimiz şimdi bu yönde adım atmazsa bunun bedelini sandıkta ödeyecek." değerlendirmesinde bulundu.