Çevre

İklim değişikliğinin etkisiyle artan sellerle mücadelede yeni dönem

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Türkiye'de artan sel olaylarının can ve mal kayıplarını azaltmak amacıyla kapsamlı bir eylem planı geliştirmektedir. Bu plan çerçevesinde OGM, 194 sel havzasında toplam 240 bin 535 hektarlık alanda çalışma gerçekleştirecek.

Abone Ol

Orman Genel Müdürlüğü; ağaçlandırma, yangınla mücadele, rehabilitasyon ve fidan yetiştirme gibi ormancılık faaliyetlerinin yanı sıra erozyon kontrolü, mera ıslahı, çölleşmeyle mücadele ve sel kontrolü gibi çeşitli konularda da çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların etkin bir şekilde yürütülmesi için belirli eylem planları oluşturulmaktadır.

Önceki Eylem Planları

İlk olarak, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 2013-2017 yılları arasında Orman Genel Müdürlüğü tarafından uygulanan ilk eylem planı, 25 ana havza içinde 346 sel havzasında 145 bin 836 hektar alanda gerçekleştirildi. 2019-2023 döneminde ise rutin sel kontrol çalışmaları kapsamında 126 harçlı ıslah ve 12 çelik moloz bariyeri inşa edildi.

Yeni Eylem Planı: 2024-2028

OGM, iklim değişikliği nedeniyle artan sel olaylarına karşı daha etkili bir mücadele için 2024-2028 yıllarını kapsayan yeni bir Yukarı Havza Sel Kontrolü Eylem Planı uygulamaya karar vermiştir. Bu planda, Türkiye genelindeki öncelikli havzalar tespit edilerek, her ilde uygulanacak çalışmalara yönelik detaylı planlamalar yapılacaktır.

Bu bağlamda, Kayseri en fazla sel kontrolü uygulanacak il olarak belirlenmiş olup, onu Kastamonu, Ankara, Giresun ve Trabzon gibi iller takip etmektedir. Bu illerde risk taşıyan havzalarda mekanik önlemler ile arazinin yapısına uygun yamaç, oyuntu ve mecra ıslahı çalışmaları gerçekleştirilecektir.

İklim değişikliğinin etkileriyle daha sık hale gelen sel olayları, Türkiye için büyük bir tehdit oluşturmakta. OGM’nin yeni eylem planı, bu tehditlerle etkili bir şekilde başa çıkmayı ve gelecekte yaşanabilecek can ve mal kaybını en aza indirmeyi hedeflemektedir. Bu tür önleyici tedbirlerin, toplumun güvenliği ve çevrenin sürdürülebilirliği açısından büyük öneme sahip olduğu açıktır.