Obama dönemi ile başlayan ve Biden dönemi ile artan bir şekilde ABD'nin küresel hakimiyetini yitirdiği tespit edilen analizde, özellikle Rusya, Çin ve İran'dan oluşan Amerikan karşıtı bloğun güçlendiğine dikkat çekildi. Yeni bir Trump dönemiyle birlikte ABD'nin “geri dönüş” için diplomatik ve askeri olarak nasıl bir strateji izlemesi gerektiği üzerine stratejik tespitler yapıldı. Analizde kullanılan "Si vis pacem, para bellum" ifadesi; barış istiyorsan savaşa hazırlan anlamına gelen Latince bir deyimdir ve ABD'nin güç yoluyla barış stratejisini özetlemektedir.
ABD'nin Stratejik Hedefleri ve Geri Dönüş Planları
Asya-Pasifik Stratejisi: Çin ve Tayvan
Çin'in Tehditleri ve ABD'nin Yanıtları: Biden yönetiminin Çin'e karşı karışık mesajlar verdiği ve Pekin'in ABD'ye yönelik siber saldırıları, adil olmayan ticaret uygulamaları gibi tehditleri analiz edildi. Trump yönetimiyle birlikte yeniden canlanacak olan "güç yoluyla barış" stratejisi, ABD'nin Çin ile rekabet gücünü koruma ve Pekin'e karşı daha sert politikalar izleme ihtiyacını doğuruyor.
Tayvan ve Bölgesel Müttefikler: ABD'nin Tayvan'ın savunmasına yönelik daha fazla askeri destek sağlaması gerektiği ve bölgedeki müttefiklerle (Avustralya, Japonya, Filipinler, Güney Kore) ortak askeri tatbikatlar yapması öneriliyor. Tayvan'ın savunma harcamalarının arttırılması ve bölgedeki askeri varlığın güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Ortadoğu ve İran Politikası
İran'a Karşı Azami Baskı: Trump yönetimi sırasında uygulanan azami baskı politikasının geri getirilmesi ve İran'ın nükleer silah geliştirme kapasitesinin kısıtlanması için yaptırımların tam olarak uygulanması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, Orta Doğu'ya daha fazla deniz ve hava unsuru konuşlandırılarak İran'ın caydırılması gerektiği vurgulanıyor.
İsrail ve Filistin Sorunu: ABD'nin Gazze'deki Hamas'ı ortadan kaldırmaya çalışan İsrail'e desteğini sürdürmesi ve bölgedeki müttefiklerini desteklemesi gerektiği belirtiliyor.
Ukrayna ve Rusya ile İlişkiler
Ukrayna'ya Askeri Destek: Biden yönetiminin Ukrayna'ya askeri yardımı artırması gerektiği, ancak savaşın sona erdirilmesi için diplomatik çözümler arayışının sürdürülmesi gerektiği vurgulanıyor. NATO'nun Polonya'ya yönelik askeri varlığının arttırılması ve Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne hızlı bir şekilde kabul edilmesi gerektiği belirtiliyor.
Rusya'nın Tehditlerine Karşı Hazırlık: ABD'nin NATO müttefiklerine daha fazla savunma harcaması yapmaları konusunda baskı yapması ve Rusya'ya karşı caydırıcı politikalar izlemesi gerektiği belirtiliyor.
ABD Ordusunun Yeniden Yapılandırılması
Donanma ve Nükleer Güçlerin Güçlendirilmesi: ABD donanmasının 2032 yılına kadar 355 gemiye çıkartılması ve nükleer üçlünün (karadan, denizden ve havadan nükleer silah kullanma kapasitesi) modernize edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, hipersonik füzelerin geliştirilmesine yönelik yatırımların arttırılması gerektiği belirtiliyor.
Personel ve Teknolojik Yenilikler: ABD ordusunun personel eksikliklerinin giderilmesi ve genç Amerikalıların orduya olan güveninin yeniden kazandırılması gerektiği vurgulanıyor. Teknolojik yenilikler ve modern silah sistemlerinin geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor.
Sonuç: ABD'nin Geleceği ve Güç Dengesi
ABD'nin küresel hakimiyetini yeniden kazanması için izlenmesi gereken stratejiler, Trump yönetiminin "güç yoluyla barış" felsefesine dayanıyor. Çin, Rusya ve İran gibi Amerikan karşıtı bloklara karşı daha sert ve caydırıcı politikaların benimsenmesi gerektiği belirtiliyor. ABD'nin müttefikleriyle olan ilişkilerini güçlendirmesi ve dünya çapında barışı güvence altına almak için askeri gücünü yeniden yapılandırması gerektiği vurgulanıyor. Bu stratejiler, ABD'nin küresel gücünü yeniden inşa etmesine ve dünya sahnesinde daha etkili bir rol oynamasına olanak tanıyacaktır.