Siyaset

Doç. Dr. Burcu Zeybek: CHP’de sadece kağıt üzerinde lider adı değişti!

Doç. Dr. Burcu Zeybek, Özgür Özel’in ‘Değişim’ adı altında CHP’ye genel başkan olmasının ardından, sadece kâğıt üzerinde lider ismi değiştiğini belirterek, yaşanan kriz ve istifaların gerekçelerini tek tek açıkladı.

Abone Ol

GÖKHAN EREK / ÖZEL HABER

14 ve 28 Mayıs seçimlerinden ağır hasarla çıkan CHP’de başlayan ‘Değişim’ hareketi kaosa dönüştü. Kemal Kılıçdaroğlu’ndan koltuğu “Değişim” iddiasıyla devralan Özgür Özel, partiyi dört ayda uçurumun kenarına getirdi. İlk sınavını yerel seçim sürecinde veren Özel’in, aday belirleme sürecindeki tercihleri Tunç Soyer ve Gürsel Tekin gibi CHP ile özdeşleşmiş isimlerin bile istifa etmesine yol açtı. Özel’in, ‘Yetkilerini İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile paylaşıyor” görüntüsü ise ‘CHP’de Genel Başkan kim?’ sorusu ile gündemden düşmüyor.

İLK VAADİNİ ÇABUK UNUTTU

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Zeybek, CHP’de yaşanan gelişmeleri Diriliş Postasına değerlendirdi.

Doç. Dr. Burcu Zeybek, CHP’de son dönemlerde meydana gelen olayların, CHP’nin 38. Kurultay döneminde başladığını hatırlatarak, “Özgür Özel 4 Kasım’da Yerel seçimde ‘önseçim’ deyip, 11 Kasım’da ‘her yerde önseçim olmaz; süre az’ dediSonra ‘anketler’ dedi, ama her il/ilçede anketten birinci çıkan kişiler aday olmadı.” şeklinde konuştu.

KAMPANYA YÖNETİMİ KÖTÜ

CHP’nin, rakiplerine göre, birçok il ve ilçede aday belirleme konusunda geç kaldığına dikkati çeken Doç. Dr. Zeybek, yaşananların kampanya yönetimi açısından kötü bir başlangıç sayılabileceğini söyledi.

CHP’de aday belirleme sürecinde en büyük tartışma ve sıkıntının ‘CHP’nin kalesi’ olarak adlandırılan şehirlerde yaşandığını belirten Doç. Dr. Zeybek, ortaya çıkan görüntüyü şu sözlerle ifade etti “Sözün özü ‘Siyaset toplum için midir, iktidar olmak için midir?’ tartışmasında bu adaylar, parti çıkarları için mi yoksa kişisel çıkarları için mi protesto ediyorlar? Halkın yorumuna bırakıyorum.”

ADAYLARIN SAHİP OLDUĞU HAKLAR

Seçilme hakkının, kişinin kendisinin devlet yönetimine seçilebilmesini mümkün kılan, böylelikle kişinin devlet yönetimine katılımını sağlayan, siyasal nitelikteki hakkı ifade ettiğini aktaran Doç. Dr. Zeybek, şunları kaydetti, “Sözünü ettiğiniz adaylar, bu hak çerçevesinde elbette istedikleri bölgelerde aday olmak isteyebilirler, çatışma ve uzlaşabilme performansları, etki-tepkileri hesap edebilme, en önemlisi de medyatik mekanizma geliştirebilme hakları vardır. Hatta siyaset yapacağı partiyi dahi değiştirebilirler. Bu seçimde örneklerini birçok partide de görmekteyiz.”

SİYASET MESLEK OLARAK ALGILANIYOR

Siyasi partilerde görev alanların, uzun yıllardır koltuklarını koruduğuna işaret eden Doç. Dr. Zeybek, Türkiye’de aktif siyasetin içinde bulunan aktörlerin çoğunun; siyaseti bir iş, bir meslek olarak gördüğünü vurguladı. Söz konusu anlayışın gerçek değişimin önünde en büyük engel olduğunu belirten Zeybek, “Üstelik emekliliği de yok. Dolayısıyla zaman içinde kişisel çıkarlar, itibar, göz önünde olma isteği ağır basıyor ve yıllarca partinin vazgeçilmezi gibi görünenler için çıkarlarının farklı bileşimleri güdüleyici olup, zehir zemberek açıklamalar yapıyorlar.” dedi. 

LİDER KİM?

CHP’nin yeni yönetimi ile parti teşkilatı ve CHP seçmeni arasında iletişim açısından kopukluk olduğunu dile getiren Doç. Dr. Zeybek, “13 Şubat salı günü CHP’nin İstanbul İlçe adaylarının tanıtımı vardı. Üstelik ‘Büyük İstanbul Buluşması’ gibi iddialı bir söylemle Ekrem İmamoğlu liderliğinde yapıldı bu tanıtım. İlk akla gelen soru neden Genel Başkan Özgür Özel’in nerede olduğuydu?” ifadelerine yer verdi.

GÜÇ İMAMOĞLU’NDA MI?

Doç. Dr. Zeybek, AK Parti’de en önemli illerin tanıtımına bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığını hatırlatarak, “İstanbul gibi seçimde en iddialı şehirde aday tanıtımını Ekrem İmamoğlu’nun yapması, 39 ilçe adayını de kendisinin belirlediği tartışmalarını doğruluyor. Partinin arka plandaki genel başkan gibi görünen, aklı Ankara’da olan, yarı zamanlı bir belediye başkanı izlenimi yaratıyor.” şeklinde konuştu.

“HER DAİM GERİLİM YARATACAK!”

Ankara’da bir ilçe adayı konusunda dahi kanaat belirtemediği iddia edilen Mansur Yavaş’ın yanında, partinin genel başkanı gibi konumlanan Ekrem İmamoğlu’nun, parti teşkilatında her daim gerilim yaratacağa benzediğini söyleyen Doç. Dr. Zeybek, “1 Nisan’da seçim sonuçları açıklanana kadar, Ekrem İmamoğlu’nun İBB’yi kaybetme olasılığında partinin başına geçeceği iddiası oldukça güçlü. Bekleyip göreceğiz.” diye konuştu.

CHP’DEKİ DEĞİŞİM SÜRECİ

CHP’de, Cumhurbaşkanının seçildiği 28 Mayıs akşamında başlayan ve genel başkan değişikliğine uzanan süreçte başlayan “Değişim” iddialarının altının yeterince doldurulmadığını belirten Doç. Dr. Zeybek, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Kılıçdaroğlu, başkan olduktan sonra parti daha çok kendini sosyal demokrat yaklaşımıyla tanımladı. Ancak bu yaklaşımda emekçi sınıfın desteğini sağlaması gerekirdi. Üstelik kendisini sosyal demokrat olarak konumlandıran bir partide, kadrosu ve tabanı açısından emekçi sınıfa öncelik verilmeliydi.”

Özgür Özel’in, meşruiyeti için yönetimdeki ağırlığını koruyup artıracak önlemler alması gerektiğini belirten Doç. Dr. Zeybek, şunları kaydetti, “Özgür Özel’in, taban ve teşkilatıyla sürekli iletişim halinde bulunması zorunludur.  Ancak Özel’in genel başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana çelişkili birçok söylemi oldu.”

KAĞIT ÜZERİNDE LİDER ADI DEĞİŞTİ

Doç. Dr. Zeybek, CHP’de değişimin Kemal Kılıçdaroğlu ile başladığını ama Özgür Özel ile devam etmediğini belirterek, “Özgür Özel ile kağıt üzerinde lider adı değişti sadece. Özgür Bey de Kemal Beyin ikinci adamı değil miydi? Tüm ittifak stratejileri, HDP ile yakınlaşma aynı ekipten çıkmadı mı? diye konuştu.

ÖZEL TUTARLI DEĞİL!

Özel’in, Kılıçdaroğlu döneminde sekiz yıl Grup Başkanvekilliği yaptığını ve ve değişim sürecinde “Taze kan” olarak sunulduğunu hatırlatan Doç. Dr. Zeybek, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Seçmen, partide yıllardır alınan karara itiraz etmemiş birinin, mevcudu eleştirmesini bir çelişki olarak görür. Aynı Özel, Kılıçdaroğlu’nun istifasını isteyenlere ‘trol’ dememiş miydi? Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı aday olduğunda sevinçten ağlamamış mıydı? 14-28 Mayıs’taki yenilgiyi rencide edecek bir sonuç olarak görmeyip, ‘Parti içinde Kılıçdaroğlu istifa etsin diyen yok, sosyal medyada var’ dememiş miydi?”