Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe teşebbüsü sırasındaCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişimine ilişkin Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamedeki detaylar, örgüt üyelerinin birbirini yalanlayan ve delillerle çelişen beyanlarını ortaya koydu.
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının, 2 polisin şehit edildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast girişimine ilişkin 44’ü tutuklu 47 sanık hakkında hazırladığı, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 211 sayfalık iddianame, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki FETÖ mensuplarının “inkarcı” bir yol izlediklerini gözler önüne serdi.
Suikast girişiminin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldığından ve darbeden haberdar olmadıklarını ileri süren, FETÖ bağlantısını ve polislere yönelik silahlı saldırıyı inkar eden sanıkların iddiaları, aksi yönde beyanda bulunan diğer darbeci arkadaşlarının ifadeleri ve delillerle çürütüldü.
Sönmezateş’in “gerçek dışı” ifadeleri
Tuğgeneral rütbesindeyken TSK’dan ihraç edilen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast girişimini yöneten tutuklu sanık Gökhan Şahin Sönmezateş’in, “darbe girişiminden, şehit Astsubay Ömer Halisdemir’in öldürdüğü darbeci general Semih Terzi ile 11 Temmuz’da MİLSEC olarak adlandırılan askeri güvenli hattan yaptıkları görüşme ile haberdar olduğu” yönünde aktardığı bilginin “gerçek dışı” olduğu, sanıklardan eski Binbaşı Taner Berber’in ifadeleri ve HTS kayıtlarıyla netleşti.
Berber’in ifadesinde, 8 Temmuz’da telefon görüşmesi yaptıktan sonra Eskişehir yolu üzerindeki pastanede buluştuğu Sönmezateş’in darbe konusuna değinerek, “Bir hafta sonra, cuma ya da cumartesi günü Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz’ü evinden alması, derdest ederek Çiğli’ye götürmesi, bunun öncesinde 13 Temmuz’da harekat komutanı Albay Ramazan Elmas’ın yanına giderek bu konuyu aktarması” talimatı verdiği ortaya çıktı.
Özel Kuvvetler Komutanlığından ihraç edilen Binbaşı Şükrü Seymen ise aynı birlikte albay rütbesiyle görev yapan Osman Kılıç’la 14 Temmuz’da Ankara’da bir evde Sönmezateş ile buluştuklarını, Sönmezateş’in “Sen dahil 12 kişilik tim hazırla, silahı, teçhizatı, helikopteri tedarik edeceğim, TSK emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyacak, ihtiyaç halinde Davut Uçum da helikopterle sizi intikal ettirebilir.” dediği bilgisi yer aldı.
Sönmezateş ile Seymen’in, bu toplantının ardından THY’nin tarifeli uçağıyla Ankara’dan İstanbul’a gittikleri tespit edildi.
“Hedefimiz teröristti” savunması
“FETÖ’yle bağlantılarının olmadığı, örgütün TSK içindeki yapılanmasının darbe girişiminden haberlerinin bulunmadığı” izlenimi oluşturmaya çalışan, terör örgütü üyesine yönelik olduğu yönünde bilgilendirildikleri için operasyonun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldığından habersiz olduklarını söyleyen sanıkların, ifadelerinin gerçek dışı olduğu da yine birbirleriyle çelişen sözleriyle gün yüzüne çıktı.
FETÖ’nün darbe girişimi 15 Temmuz günü saat 22.00 sıralarında televizyonlar, internet siteleri ve sosyal medyada “askeri kalkışma” olarak yankı bulurken, saat 02.00 sıralarında Çiğli’den Marmaris’e hareket eden timlerin bunu bilmemelerinin mümkün olmadığı, “Hedefimiz teröristti.” ifadelerinin gerçeği yansıtmadığı belirtildi.
İlk ifadelerinde “telefonlarının yanında olmadığı ve gelişmelerden haberlerinin bulunmadığı” savunmasını yapan sanıkların çoğunun, belirtilen bu zaman diliminde cep telefonlarının yanlarında olduğu, iletişim kurabildikleri ve internete erişim sağladıkları HTS raporlarında yer alırken, çeşitli mecralarda anbean gelişmelerin verildiği darbe girişiminden bihaber olmalarının imkansızlığına işaret edildi.
Suikast girişimi öncesinde bilgilendirilmişler
Sanık Şükrü Seymen’in ifadesinde “SAT ve Özel Kuvvetler personeli sanıkların İstanbul’dan İzmir’e hareket etmeden önce”, Sönmezateş’in ifadesinde ise “Helikopterler Çiğli’den havalanmadan önce” operasyonun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik olduğu konusunda timleri bilgilendirdiği ayrıntıları yer aldı.
İddianamede konuya ilişkin, “Şüphelilerden bir kısmının, kendilerine sadece bir teröristin alınacağının söylendiğini, eylemin Cumhurbaşkanı’na yönelik olduğundan haberdar olmadıklarını beyan etmek suretiyle kendilerini savundukları görülmüştür. Oysa ki Sönmezateş’in, Çiğli’de şüphelilerle yapmış olduğu toplantıda görev tanımı yaparak hedef kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu açıkladığı, şüpheli Ömer Faruk Göçmen’in de ‘Çiğli’den havalanmadan önce eylemin içeriğini ve Cumhurbaşkanı’na yönelik olduğunu hepimiz biliyorduk.’ dediği görülmüştür.” tespitine yer verilerek, timlerin Marmaris’teki otele yönelik bomba, makineli tüfek ve ağır silahları kullanmaktan çekinmedikleri ve 2 polis memurunu şehit ettikleri vurgulandı.
Sanıkların ifadelerindeki, Sönmezateş’in, “TSK’nın yönetime el koyduğu yalanını söyleyerek gerek duyulduğu takdirde çatışmaya girilmesinden kaçınılmaması” talimatı verdiği, timlerin başındaki zanlılar Zekeriya Kuzu ile Şükrü Seymen’in ise Cumhurbaşkanı’na ve korumalara hakaret ve küfür içeren sözler sarf ettiği, “Cumhurbaşkanı’nın nereye gittiğini söyle, yoksa bacağına ateş ederim.”, “Hani inlerimize girecektiniz, sizin ininize girdik.” dedikleri yönünde aktardıkları bilgiler de operasyonun planlı ve bilinen hedefe yönelik gerçekleştirildiğinin kanıtları arasında yer aldı.
Zekeriya Kuzu’nun örgütle bağı bulunmadığı yönündeki savunmasını, bazı sanık ve tanıkların ifadelerindeki “astsubay rütbesindeki bir kişinin askeri hiyerarşiye aykırı olarak en üst rütbedeki komutanlarla rahat bir şekilde ve sürekli irtibatlı olması” gibi bilgiler de zanlının savunmasının gerçek dışı olduğunu sergiledi.
Konya’da görev yapan ve tanık olarak ifade veren pilot yüzbaşı, ifadesinde Kuzu’ya ilişkin, “Zekeriya Kuzu’nun FETÖ/PDY’ye bağlı olarak ‘üs komutanlığı imamı’ olduğunu, Akın Öztürk’le sürekli ve rahatlıkla irtibat kurduğu” ifadeleri, örgüt yapısındaki üst düzey konumunu da belgeledi.
Korumalara hakarette birbirlerini suçladılar
Operasyonda Cumhurbaşkanlığı korumalarına hakaret ettikleri öne sürülen bazı sanıkların birbirlerini suçladıkları ortaya çıktı.
Korumaları derdest edip küfür ve hakarette bulunarak, “Burayı cehenneme çevireceğiz, ininize girdik.” şeklindeki hakaretleri reddeden sanıklar, bunu başkasının söylediğini iddia etti.
Sanıklardan Serkan Elçi, Zekeriya Kuzu’nun; Muammer Gözübüyük, Şükrü Seymen’in; Zekeriya Kuzu da Özel Kuvvetler personelinin hakaret dolu sözleri sarf ettiği yönünde birbirlerini suçlayan beyanlarda bulundu.
FETÖ üyesi olmadıklarını savundular
Darbeci askerlerin FETÖ/PDY üyesi olmadıklarına ilişkin savunmalarına karşın Zekeriya Kuzu ile iki sanıkta örgüt üyelerinde ele geçirilen bir dolarlık banknotlar bulunduğu, sanıklardan Haldun Gülmez, Murat Dağlı, Şükrü Seymen, Davut Uçum, Ömer Faruk Göçmen, Bahadır Sagun, Burkay Karatepe, Erkan Çıkat, Mehmet Öztürk, Ünsal Coşkun ve Muhammet Burak İpek’ in birinci veya ikinci derece yakınlarının örgütün şirketleri ya da Bank Asya ile ilişki içinde olduğu tespit edildi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadeleri alınan “Kuzgun” ve “Şapka” kod isimli gizli tanıkların beyanları da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminin FETÖ/PDY örgütünce yapıldığını ortaya çıkardı. Darbe planının askeri şahısların ve FETÖ/PDY örgütünün üst düzey imamlarının da aralarında bulunduğu Ankara’daki villada yapıldığı, bu toplantıda Erdoğan’a operasyon düzenleyen ekibin başındaki Gökhan Şahin Sönmezateş’in de bulunduğu bilgisi yer aldı.
Suikast girişiminin başarısız olmasının ardından kaçan sanıklardan İsmail Yiğit’in dinlenme molası sırasında, “Burada hizmet hareketinden olmayan var mı?” diye 18 kişiye seslenmesi ve kimseden bir cevap gelmemesi de zanlıların savunmalarını boşa çıkardı.
“Yalnızca havaya ateş ettik” yalanı
Sanıkların bazılarının yalnızca havaya ateş ettikleri iddialarına rağmen saldırıda 2 polisin şehit olduğu, 20 civarında polisin yaralandığı, 3 ambulans, 13 otomobil ile 5 taşınmazda ateş edilmesi sonucu hasar meydana geldiği iddianamede yer aldı.
Şehit polis memuru Mehmet Çetin’in vücuduna isabet eden mermilerden birinin de sanık Şükrü Seymen’in kullandığı silahtan çıktığı adli tıp raporuyla kanıtlandı.
İki polisin şehit edilmesinin ardından olay yerinde yapılan incelemede “Okluk Körfezi Gökova/Marmaris” ibareli uydu görüntüsünün üzerinde operasyonu yöneten Sönmezateş’e, “Harita Genel Komutanlığı” amblemli yırtık uydu görüntüleri üzerinde de Zekeriya Kuzu’ya ait parmak izlerine rastlandı.
Zekeriya Kuzu, içinde bulunduğu grubun 2 polisi şehit ettiği suikast girişimine ilişkin ifadesinde, ateş altında kaldıklarını, silahını da kumsalda sürünürken bir yere takıldığı için orada bıraktığını öne sürmüş, kaçtıkları sırada Şükrü Seymen’in bir polisi şehit ettiğini kendilerine anlattığını iddia etmişti.