Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin, üçü firari, 44’ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasında, şehit polis Nedip Cengiz Eker’e ilk müdahalede bulunan doktor ve otopsi raporunu hazırlayan adli tıp uzmanı ifade verdi.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda görülen davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yavuz Özfidan ve Muğla Valisi Amir Çiçek’in ardından Özel Ahu Hastanesinde acil servis nöbetçisi olarak görev yapan ve aynı zamanda davanın müştekileri arasında bulunan pratisyen hekim Erdal Doğru tanık olarak dinlendi.
Olay gecesi yaşananları anlatan Doğru, saat kullanmadığını ancak tahmini olarak saat 02.30-03.00 sıralarında daha önceden tanığı Turban Otel’in müdür yardımcısının kendisi arayarak bir çatışma olduğunu, otel bölgesinde bu çatışma sırasında müşterilerinden bir kısmının ayaklarından yaralandığını ve ormanlık alana doğru kaçtıklarını söyleyerek ambulans istediğini söyledi.
Bunun üzerine 2-3 dakika içerisinde yola çıkarak otelin arkasındaki personel lojmanlarının bulunduğu ormanlık alana gittiklerini anlatan Doğru, “Bölgeye intikal ettiğimizde Casa De Maris Otel’in üstünde askıda bir helikopter olduğunu ve silah sesleri geldiğini duydum. Orada herhangi bir yaralı yoktu. Sonra Siteler Mahallesi yoluna indik. Turban Kavşağı’na doğru herhangi bir şey var mı diye bakmaya gittik. Polis ekipleriyle karşılaştık ve otel bölgesinde yaralı olduğunu söylediler. Ambulansa binen bazı polislerle yolumuza devam ettik.” dedi.
“Ambulansa aldığımızda hayatını kaybetmişti”
Taksi durağının olduğu bölgeye geldiklerinde oradaki zırhlı aracın içinden şehit Eker’i aldıklarını ifade eden Doğru, Eker’i ambulansa aldıklarında ölmüş olduğunu belirtti. Ambulansa iki de yaralı aldıklarını söyleyen Doğru, bu sırada kendilerine doğru ateş açıldığını bildirdi.
Doğru, daha sonra şehit Eker ve yaralıları alarak hastaneye intikal ettiklerini, hastaneden çıkışları ile dönüşlerinin yaklaşık 45 dakika bir saat arasında sürdüğünü dile getirdi.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, tanığa dosya içinde bulunan Özel Ahu Hastanesinin genel adli muayene raporunun son sayfasındaki saat kısmında 00.43 yazılı olduğu ve rapor tarihinin 17 Temmuz 2016 yazıldığını göstererek bu tarih ve saatin doğru olup olmadığı soruldu.
Sağlık görevlisinin o gecenin olağan dışılığı nedeniyle Eker’in hastaneye getiriliş saatini yanlış yazdığını ifade eden Doğru, bu hatanın daha sonra tutanak hazırlanarak düzeltildiğini, rapor tarihinin de aynı şekilde hatalı yazıldığını belirtti.
Doğru, güvenlik kamerası kayıtlarına göre Eker’in saat 04.41’de hastaneye getirildiğinin açık ve net olduğuna işaret etti.
Raporunda şehit polisin sol göğsünün üstünde kesici veya delici alet yarası bulunduğunu yazdığını söyleyen Doğru, şunları kaydetti:
“Göğüs üstünde yaklaşık 5 santimetrelik bir kesi vardı. Mermi çıkış deliği görmediğim için ‘kesici alet yaralanması’ diye yazarak raporu kapattım. Geniş bir yara olduğu için bu şekilde değerlendirdim. Tekrar göreve gideceğim ve daha sonra ölüm muayenesi yapılacağı için vücut içinde mermi çekirdeği olup olmadığını tespit amacıyla röntgen çekmedim.”
Bilirkişi olarak geldi, tanık olarak dinlendi
Duruşmaya daha sonra Muğla Adli Tıp Şube Müdürü adli tıp uzmanı Mustafa Bülent Savran, bilirkişi olarak ifade vermek üzere çağrıldı.
Davanın savcısı, sanıkların itirazı üzerine, Savran’ın dosyada şehit polis Eker’in mevcut otopsi raporunu düzenleyen doktor olduğu anlaşıldığından, bilirkişi sıfatıyla değil, tanık sıfatıyla ifadesinin alınmasını talep etti.
Bu talep üzerine salondan çıkarak kısa bir toplantı yapan mahkeme heyeti, bilirkişinin soruşturma aşamasında görev almış olması nedeniyle itirazı yerinde görerek Savran’ın bilirkişi değil tanık olarak dinlenmesine oy birliğiyle karar verdi.
Eker’in göğsündeki yaranın kenarlarında “vurma halkası” bulunduğuna dikkati çeken Savran, bu nedenle ölüm nedeninin ateşli silahtan kaynaklanmış olduğu tespitinde bulunduğunu kaydetti.
“Uzun namlulu harp silahıyla ateş edilmiş”
Ateşin yüksek kinetik enerjili ateşli silahla gerçekleştirildiğini ifade eden Savran, “Atış mesafesi olarak da uzak atış olduğunu raporumda belirttim. Mermi çekirdeği vücudu terk etmeden sırt kısmında kalmıştı. Rapora yazmıyoruz ama uzun namlulu bir silaha ait bir mermi çekirdeği olduğu belliydi. Uzun namlulu bir harp silahından atıldığı belliydi ve geniş yara izi bundan kaynaklanıyor. Yaranın geniş olması merminin düz gelmediğini gösteriyor.” diye konuştu.
Savran, adli tıp uzmanı olmayan bir hekimin söz konusu yarayı kesici alet izi olarak tanımlamasının mümkün olduğuna dikkati çekti.
Bir sanık avukatının sorusu üzerine Savran, Eker’in yüz kısmındaki morlukların darp sonucu değil, düşmeye bağlı oluştuğu bilgisini aktardı.
İzmir F Tipi Cezaevi ile SEGBİS bağlantı sorunu yaşandığı için gizli tanıklar “Kuzgun” ve “Şapka”nın yarın dinlenmesine karar verildi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.