Hayat

Bir gece içinde hayatları sona erdi: Gizem, komplo teorileri ve saklananlarla Dyatlov Geçidi olayı…

Tarihin en gizemli vakalarından biri olan ve gencecik dağcıların bir gece içerisinde hayattan koptuğu Dyatlov Geçidi olayı ile ilgili sizler için araştırma yaptık. İşte Dyatlov Geçidi’nin gizemi ve ortaya atılan teoriler…

Abone Ol

Berfin Bitirim-Muhabir

Tarihin en gizemli ve en ürkütücü olaylardan biri olarak kabul edilen ve bir türlü çözülemeyen Dyatlov Geçidi vakası ilgi çeken konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor. 65 yıldır çözülemeyen vakanın ayrıntılarını ve komplo teorilerini sizler için araştırdık. İşte yüz yılın gizemi hakkında bilinmesi gerekenler...

1959 yılında dokuz Rus kayakçı, UralDağları'ndaki Dyatlov Geçidi'nde gizemli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kayakçıların ölümlerinin nedeni, 60 yılı aşkın bir süredir gizemini koruyor. Gezi planı dahilinde grubun 12 Şubat'ta Vijay'a dönmesi ve spor kulübüne telgraf çekmesi gerekiyordu.

Ancak Dyatlov, Yudin'e gecikme olabileceğini söylediği için bundan sonraki birkaç gün içinde grup için kimse endişelenmedi. İlerleyen günlerde gruptan haber alınamaması sonucu gönüllüler ile başlatılan arama çalışmalarına polisler ve ordu da helikopterlerle katıldı. 26 Şubat'ta kurtarma ekibi terk edilmiş çadırı içeriden parçalanmış şekilde buldu.

Çadırı bulan Mihail Şaravin, çadırın parçalandığını ve karla kaplı olduğunu, fakat grubun eşyalarını ve ayakkabılarını burada bıraktığını belirtti. Araştırmacılar çadır üzerinde yaptıkları araştırmalar ile bulunan yırtığın içeriden yapıldığını doğruladı. Çadırın içinden çıkan izler, kayakçıların çadırı terk ettikten sonra ormanlık alana doğru ilerlediğini gösteriyordu.

CESETLER BULUNMAYA BAŞLADI

İzler, 500 metre sonra karla örtülmüştü. Ormanın girişindeki sedir ağacının altında yanarak kül olmuş odunlar ve Yuri Krivonişenko ve YuriDoroşenko'nun cesetleri bulundu. İkisi de yalnızca iç çamaşırı ve çorap giyiyorlardı. Yakılmak için hazırlanan ve kırılan odunların cansız bedenlerin bulunduğu ağacın beş metre üstünde bulundu.

Araştırmacılar bundan, ikilinin bir şeyleri görmek veya gruptaki diğer üyelerini aramak için ağaca çıktığını çıkardı. Sedir ağacı ile kamp arasında üç ceset daha bulundu: İgor Dyatlov, Zina Kolmogorova ve Rüstem Slobodin. Araştırmacılar birbirlerinden 150 metre uzaklıkta bulunan bu gençlerin kampa giderken öldüklerini düşünüyor. 

İKİ AYDAN UZUN SÜRE ARADILAR

Cesetlerin ağaçtan sırasıyla 300, 480 ve 630 metre uzaklıkta olduğu açıkça görülüyordu. Diğer dört gencin cansız bedenlerini bulmak için iki aydan daha uzun süre çalışmalar yapıldı. 4 Mayıs'ta sedir ağacından 75 metre uzaklıkta görülen cesetler, diğerlerine kıyasla saha sıkı giyinmişti.

Daha da ilginç olan kısım ise Zolotaryov, Dubinina’nın kürklü montunu ve şapkasını, Dubinina ise ayağına Krivonişenko’nun yün pantolonunu giyerek dışarı çıktığı tespit edilmesi oldu. Dört ceset, bir nehrin kıyısında, birer metre arayla, yüzüstü şekilde yatarken bulundu. Üçünün kafasında ve kaburgalarında kırıklar vardı.

İÇ ORGANLARI VÜCUDUNDAN ÇIKARILMIŞTI

Dubinina'nın ise iç organları vücudundan çıkarılmıştı. Araştırmacılar, dört gencin bir çığ tarafından öldürüldüğünü düşündüler.

Ancak, olay yerinde çığ izleri bulunmaması bu teoriyi desteklemedi. Dyatlov Geçidi vakası, dünyanın en gizemli olaylarından biri olarak kabul ediliyor. Olayla ilgili birçok teori ortaya atıldı, ancak hiçbiri kesin olarak kanıtlanamadı.

AÇIKLANAMAYAN DETAYLAR VE KOMPLO TEORİLERİ

Cesetleri gören 12 yaşındaki Yuri Kuntseviç, bedenlerin üzerinde kahverengi bronzlaşmış lekeler olduğunu ifade ediyor.

Grubun 50 kilometre uzağında bulunan kayakçılar olay gecesinde kuzeyde garip turuncu küreler gördüklerine dair raporlar gönderdi. Bu tarz raporlara 1959 yılında Ocak ayından Mart ayına sıklıkla rastlandı. Bu görünen kürelerin R-7 Semyorka roket testi olduğu kanıtlandı.

Olay gecesi grubun çektiği son fotoğrafın garip turuncu küreleri gösterdiğine ilişkin iddialarda bulunuldu.

Olay yerinde garip bir metal parçası görüldüğüne ilişkin bazı teoriler bulunuyor. Bu metal parçası arama ekibi olay yerinde fotoğraflandı.

Araştırmacılar Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko'nun kamp ateşini kuru odunlar yerine sedir ağacından kırdıkları yaş dallarla yaktıklarını belirtti. Bu nedenle dağcıların o gece doğru düzgün göremedikleri belirtiliyor.

Grubun son kamp yeri Baykonur Uzay Üssü'nden (R-7 roket testinin yapıldığı alan) Novaya Zemlya'nın (Sovyet Rusya'nın nükleer araştırmalar yaptığı yer) arasında kuruluydu.

YABANCI AYAK İZİ BULUNAMADI

Olay yerinde yalnızca grup üyelerinin ayak izleri bulunurken, keşfedilen bu durum Mansi yerlileri veya başka yabancıların dağcıları öldürmüş olma ihtimalini ortadan kaldırıyor.

Cesetlerin aldıkları darbeler nedeniyle vücutlarının bazı parçalarında kırık olduğu görülüyor.

DARP İZLERİ VE POZİSYONLARI GİZEMLİ BULUNDU

Rüstem Slobodin'in dudakları ve yüzünün sol yarısının şiş olduğu tespit edildi. Vücudunun değişik yerlerinde darp izleri görülüyor. Slobodin midesini kramp girmiş veya darbe almış gibi tutuyor. Cesedin bulunduğu pozisyona bakarak araştırmacılar Slobodin'in bir şeyle mücadele etmiş olabileceğini düşünüyorlar.

Darp izleri, dudağının ve yüzünün sol yarısının şişik olması bu iddiayı doğrularken, çevrede yabancı ayak izi olmaması iddiayı çürütüyor.

MOR RENKTE LEKELER VARDI

Suyun içerisinde fark edilen dört cesedin giysilerinde mor renkte lekeler tespit edildi. Araştırmacılar bunların minerallerden kaynaklandığına ilişkin bir teori üretti.

Grubun; İgor Dyatlov, Yuri Krivonişenko, Rüstem Slobodin, Semyon Zolotarev'a ait 4 kamerası olduğuna inanılıyor, fakat Dyatlov dışındaki diğer kameraların içinde ne olduğu bilinmiyor veya açıklanmıyor. Semyon Zolotarev olay gecesi çadırdan kaçarken kamerasını yanına alan tek kişi.

BURNU KOPMUŞ

Yuri Krivonişenko'nun burnunun bir kısmının kopmuş olduğu ifade edildi. Ortaya atılan iddialara göre Yuri Doroşenko'nın gruptan ayrı özel bir günlüğü var ve grubun günlükte o gün yaşananlara dair ayrıntılar yer alıyor.