Sağlık

Bir an önce kurtulmanız gereken 9 günlük alışkanlık

Bir alışkanlığın oluşmasının 21 gün sürdüğüne dair yaygın bir inanış var. Ancak bilim insanları, bir eylemi hiç düşünmeden yaptığınız bir şeye dönüştürmek için ortalama 66 günün gerekli olduğunu kanıtladılar. Zaten oluşmuş bir alışkanlıktan kurtulmak çok daha uzun sürebilir. Ancak hangi alışkanlıklarınızın sağlıklı, hangilerinin zararlı olabileceğini kesinlikle düşünmeye değer.

Abone Ol

DEMET İLCE / MUHABİR

Geçmişte bırakılmasının daha iyi olacağı birkaç yaygın alışkanlığı öğrendik. Aşağıda belirtilenlerden bazılarını biliyorsanız endişelenmeyin. Unutmayın; herhangi bir kötü alışkanlık, daha sağlıklı bir alışkanlıkla değiştirilebilir.

9. Ayaklarınızı ön panelin üzerine koymayın

Yolcular en rahat oldukları şekilde oturmayı severler. Pek çok filmde, en havalı karakterler genellikle arabanın ön koltuğunda ayakları gösterge paneline dayalı olarak otururken filme alınır.

Gerçek şu ki bu pozisyon çok tehlikelidir. Bir araba kazası sırasında bu durumun korkunç bir durum olmasının yanı sıra, farkında olunması gereken daha küçük bir kötülük de vardır: fren yapmak. Ayaklarınızı yüz hizasında tutmak, arabanın aniden fren yapması veya durması durumunda yüzünüzün dizlerinize çarpacağı anlamına gelir. Çenenizin ve dizlerinizin çarpışması kemik kırılmalarına ve son derece uzun ve zorlu bir iyileşme sürecine yol açabilir.

Bu nedenle bu alışkanlığı unutup, sırtınız koltuğa dayalı, dizleriniz öne doğru bükülü ve emniyet kemeriniz göğsünüzde olacak şekilde rahatça oturmanız daha iyi olacaktır.

8. Islak havluları kancalara asmayın ve duş perdesini bir tarafa toplamayın

Duştan sonra duş perdesini açmak, kurulamak ve ıslak havluyu asmak neredeyse istemsiz bir harekettir. Maalesef bu oldukça sağlıksız bir alışkanlık. Havlunun ıslak kıvrımlarında bakteriler kolaylıkla çoğalabilir ve toplanan duş perdesinin kıvrımlarında küf oluşabilir.

Bu nedenle ıslak havlularınızı açılmadan kurumaya bırakmak ve duş perdenizi kuruyana kadar uzatmak daha iyidir.

7. Aç karnına kahve içmeyin

Birçoğumuz güne başka bir şeye geçmeden önce mutfağa gidip bir fincan kahve yaparak başlıyoruz. Bu, tüm dünyada çok yaygın olan bir alışkanlıktır. Tek bir sorun var; çoğumuz aç karnına bir fincan kahve içeriz. Kahvenin faydaları olduğu kadar bazı zararları da vardır. Bunlardan biri, kahveyi aç karnına içtiğinizde mide yanmasına ve sindirim sorunlarına neden olabilmesidir.

Acıktığınızda ve yemek düşündüğünüzde mideniz mide asidi salmaya başlar. Kahve içtiğinizde midenizde de aynı etkiyi gösterir, ancak bunu katı yiyecekler takip etmez. Bu, mide zarına zarar verebilecek çok fazla mide asidinin salınmasına yol açar.

Uzmanlar kahveyi yalnızca kahvaltıdan sonra veya gün ortasında içmenizi tavsiye ediyor.

6. Patlamış mısır yemeyin

Kim büyük ekranın önünde büyük bir kova tuzlu ve lezzetli patlamış mısırı sevmez ki? Gazoz ve patlamış mısır alıp film izlemek uzun süredir devam eden bir gelenek. Ama aslında oldukça zararlı bir alışkanlık.

Diş hekimleri patlamış mısırın dişlerinize zarar verebileceğini söylüyor. Küçük patlamış mısır parçacıkları dişlerinizin arasına sıkışır ve düzenli bakımla bile onlardan kurtulmak çok zordur. Dikkate alınması gereken bir diğer husus da sinemada patlamış mısırın yağ oranının çok yüksek olmasıdır. Bir dahaki sefere sinemaya gittiğinizde patlamış mısır sipariş etmemeye çalışın; patlamış mısırsız bir filmin de aynı derecede keyifli olduğunu fark ettiğinizde şaşırabilirsiniz.

5. Arabada bir şişe su bırakmayın

Eğer araba sahibiyseniz, arabanızın içinde bir şişe su bulundurma olasılığınız oldukça yüksektir. İster acil durumlarda ister sadece su alımınızı artırmaya çalıştığınız için su şişesini elinizde tutun, bunun özellikle yaz aylarında oldukça tehlikeli bir alışkanlık olduğunu unutmayın.

Sorun şu ki, şişedeki su mercek görevi görüyor ve güneş ışığı ona ulaşırsa, özellikle de şişe karanlık bir yüzeydeyse yangına neden olabilir. Olasılık oldukça küçük ama hala mevcut. Nadir de olsa sudan kaynaklanan bir yangınla karşılaşmak istemiyorsanız, bir dahaki sefere su şişenizi yanınıza alın.

4. Sivilceleri patlatmayın

Sivilcesi çıkmış olan herkes şu kuralı bilir: Sivilceyi patlatmayın.

Bir gözenek aşırı yağla tıkandığında sivilce ortaya çıkar. İşte o zaman iltihaplanma süreci başlar. Eğer vücut sağlıklıysa zararlı bakterilerle savaşmak için beyaz kan hücreleri gönderir. Bu nedenle cildin bu kısmı kırmızıya döner. Sivilceyi patlattığınızda gözeneklerin kenarları hasar görür. Sonuç olarak bakterilere karşı daha duyarlı hale gelir. Ayrıca sivilceleri sıkarken elleriniz kirliyse yaranın enfeksiyon kapması riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

Cildinizin durumu hakkında endişeleniyorsanız bir dermatoloğu ziyaret edin. Eğer neredeyse hiç sivilce çıkmıyorsa, sivilceyi yok etmek için özel bir topikal merhem kullanın.

3. Telefonunuzla her şeyin fotoğrafını çekmeyin

Yaptığımız hemen hemen her şeyde, özellikle de fotoğraf çekmeye gelince, telefonlarımızı kullandığımız için bu tavsiye kulağa oldukça tuhaf gelebilir. Ancak Fairfield Üniversitesi'nden Linda Henkel'in araştırmasının sonuçları, kameranızdaki her şeyi yakalamaya çalışmanın aslında birçok önemli ayrıntıyı kaçırmanıza neden olacağını tespit etti.

Sorun şu ki, fotoğraf çekerken dikkatiniz çektiğiniz şey yerine fotoğrafın kendisine odaklanıyor. Sonuç olarak, unutulmaz bir fotoğraf veya videoya sahip olacaksınız ancak gerçek izlenimleriniz oldukça sıkıcı olacaktır.

Deney sırasında lisans öğrencilerine bir müzeyi gezmeleri ve beğendikleri nesnelerin notlarını veya fotoğraflarını almaları söylendi. Ertesi gün bu nesnelere ilişkin hafızaları test edildi.

2. Biyolojik olarak aktif katkı maddeleri içeren vitaminleri almayın

Birçok kişi, C vitamininin bağışıklık sistemini soğuk algınlığına karşı koruyabileceğini veya biyolojik olarak aktif katkı maddelerinin (BAA'lar) profesyonel bir tedavi planının tamamen yerini alabileceğini düşünüyor. Bu tamamen doğru olmasa da FDA, bazı gıdaların ve besin takviyelerinin aslında insanların hastalanmasını önlemeye yardımcı olabileceğine inanıyor.

Dengeli besleniyorsanız, gerekli miktarda vitamini zaten besinlerden aldığınız için ayrıca vitamin almanız da anlamsızdır. Vitamin eksikliği olan kişilere ek vitaminler önerilir.

Biyolojik olarak aktif katkı maddeleri, vücudunuzda eksik olması durumunda aktif madde kaynağı olarak kullanılır. Eksik olduğumuz maddelerin dengesini sağlamamız elbette iyi ama BAA'ların ilaç olmadığını anlamalısınız.

1. Şarj olan telefonu yastığınızın altına koymayın

Yastığın altında şarj olan telefon yangına neden olabilir. Sorun, şarj olan bir telefonun ısınabilmesidir. Yeni cep telefonu modellerinin gelişmesine rağmen, genel sıcaklığı önemli ölçüde artırabilen pilli akıllı telefonlar hala mevcut. Bu, cihazın veya şarj cihazı kablosunun alev alabileceği anlamına gelir. Şarj olan telefon yastığınızın altındaysa yaralanma riskiyle karşı karşıya kalırsınız