AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, partisinin 16. kuruluş yıl dönümüne ilişkin yaptığı açıklamada, partilerinin kuruluş yıl dönümünü coşku içinde kutladıklarını, 14 Ağustos’un geçmişinden güç alıp geleceğe meşaleyle yürüyenlerin adı olduğunu söyledi.
AK Parti’nin 2001 yılında kurulduğunu hatırlatan ve partinin çıkışına kendisinin “içtihat hareketi” dediğine dikkati çeken Külünk, “Ortadoğu’nun rahatlaması, nefes alabilmesi için, ötekileşmiş rolünden merkez rolünü üstlenebilmesi için devlet ile milletin yeniden kesişmesi noktasında bir içtihat hareketi demiştim. Hala da aynı fikirdeyim. Sayın Erdoğan İslam dünyasını yerin altına itmek isteyenlere karşı ‘Biz başarabiliriz’ dedirten bir kilometre taşıdır.” ifadelerini kullandı.
Külünk, AK Parti’nin kendisi için bir matematik olmadığını, partinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durduğu noktaya aklen ve ruhen inanan bir adam olarak yaşantısına devam ettiğini anlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanımız, Necdet ağabeyime aileden birisinin partide olması gerektiğini söylemişti. ‘Erdemliler Hareketi’nde Necdet Külünk Bey de vardı.” dedi.
“AK Parti’nin temelinde 14 Ağustos ve 15 Temmuz ruhu vardır”
AK Parti teşkilatlarındaki mahalle başkanlarının mahallenin en emini ve samimisi olmaları gerektiğini vurgulayan Külünk, “AK Parti milletin partisidir. AK Parti eş, dost, ahbap partisi, statüko partisi değildir. AK Parti, bir değişim partisidir. AK Parti’nin temelinde 14 Ağustos 2001 ve 15 Temmuz 2016 ruhu vardır. Burası hiçbir zaman, makam, mevki ve güç beklentilerimizin karşılandığı yer olamaz.” değerlendirmesini yaptı.
Metin Külünk, AK Parti kongrelerinin 14 Ağustos ve 15 Temmuz ruhunun birleştirilerek yapılması gerektiğini anlatarak, milletin bu fırsatı AK Parti’ye verdiğini söyledi.
15 Temmuz’da ortaya çıkan yapının karşılığını bulması gerektiğine işaret eden Külünk, “Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne çıkan, Şehitler Köprüsüne çıkan, Acıbadem’e, Meclis’e giden kim varsa herkes AK Parti’de kendine yer bulabilmeli, bu kongreler 2019’daki belediye seçimlerinde kimin aday olacağı üzerinden yönetilmemelidir.” diye konuştu.
“Erdoğansız bir Türkiye hedefleyenlerin en ağır kalkışması”
FETÖ’nün darbe girişimine giden süreçte ve sonrasında küresel sistemin hedefinin direkt olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ve hakkında “fazla oldun” ifadelerinin kullanıldığını belirten Külünk, şöyle devam etti:
“15 Temmuz ve Recep Tayyip Erdoğan, eşittir devlet liderliğidir. Sayın Erdoğan o gün bir siyasi partinin genel başkanı değil, Cumhurbaşkanlığı makamının ötesinde devlet liderliğini ortaya koymuştur. 15 Temmuz, devletin bütünlüğü, vatanın ve milletin birliğini, bağımsızlığını esas alan, milletiyle bütünleşmiş devletin liderliğinin gösterilmesi olmuştur.
15 Temmuz’daki hedef Erdoğan’ı şehit etmekti. 2005’ten bu yana Erdoğansız bir Türkiye hedefleyenlerin en ağır kalkışmasıdır. Bizim toplumlarımızda lider, tasfiye edilirse toplumu kristalleştirmek daha kolay hale gelir. O gece ve öncesindeki sürecin hedefi doğrudan Beyefendiydi.”
Külünk, “Türkiye siyaseti üzerinde Fetullahçı Terör Örgütü’nün gölgesi devam ediyor” ifadesini kullanarak, örgütün kripto yapılarıyla siyaseti teslim alma çabalarının sürdüğünü söyledi.
“Milli bağımsızlık hattı”
Türkiye’de “milli bağımsızlık hattı” ve “sömürgeciler”in mücadele verdiğini dile getiren Külünk, milli bağımsızlık hattının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hattı olduğunu, bu hattın içerisinde “Atatürkçüler, ülkücüler, solcular, dindarlar ve yurtseverlerin” bulunduğunu, “sömürgeci” hattında ise emperyalizmin Türkiye ile mücadelesinden hoşnut olan isimlerin yer aldığını kaydetti.
Külünk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“15 Temmuz siyasi hesapsız değildi, siyasi işbirlikçileri vardı. 15 Temmuz’da Erdoğan şehit edilseydi AK Parti’yi kimlerle teslim alacaklardı merak ediyorum. 17-25 Aralık’ta da Sayın Erdoğan’ı tasfiye edebilselerdi, AK Parti’yi teslim alacaklardı. Çünkü AK Parti gibi blok bir merkezi gücü emperyalizm asla kendi başına bırakmak istemez. Ondan dolayı Sayın Erdoğan’ın durduğu hat, milli bağımsızlık hattıdır, bu hat Sivas Kongresi’ndeki hattır. Bu hatta itiraz edenler emperyalizm ile iş birliği yapanlar, ‘Çok oldunuz’ diyenler bu hattın içerisindedir. 17-25 Aralık’tan sonra ‘Paralel, Erdoğan’ın şahsi meselesidir’ diyenler de bu hattın içindedir, biz bunları biliyoruz.”