Merve Dere/Muhabir 

1845 yılında, yedi kız kardeş New York topraklarında fakir bir ailenin çocukları olarak dünyaya geldi. Victoria, Isabella, Grace, Naomi, Dora ve Mary Sutherland, çocukluklarını bir hindi çiftliğinde geçirdi ve saçlarına annelerinin sürdüğü garip karışımla dalga geçilen günleri hatırlayarak büyüdüler.

Anneleri, bu karışımı kullanarak kızlarının uzun ve gür saçlarına özenle bakardı. Ancak, bu kötü kokulu karışım yüzünden çocuklar, arkadaşlarının alaylarına maruz kaldılar. Annelerinin vefatıyla yetim kalan kardeşler, kilisede babalarıyla birlikte koroda yer aldılar. Ancak, müzik yetenekleri yerine saçları dikkat çekmeye devam etti. 

SAÇLARI ; SAĞLIĞIN, CANLILIĞIN SİMGESİ OLDU

Geleceğin meslekleri: Türkiye’de yeni iş alanları ve eğitim trendleri Geleceğin meslekleri: Türkiye’de yeni iş alanları ve eğitim trendleri

19. yüzyılın sonlarına doğru, salgınlar ve fakirlik içinde kız kardeşlerin saçları, sağlığın ve canlılığın simgesi haline geldi. Saçları, genç kadınların dikkatini çekti ve bu ilgiyi bir fırsata dönüştürmeye karar verdiler. Kız kardeşler, kendi ürettikleri saç bakım ürünlerini başarıyla pazarladılar ve 1890'a kadar milyonlarca şişe satış gerçekleştirdiler. 

SAÇLARINI MADDİ GELİR HALİNE DÖNÜŞTÜRDÜLER

Ancak, bu başarı trajik bir şekilde son buldu. Kazandıkları parayı savurgan bir şekilde harcayan kardeşler, uyuşturucu, anlaşmazlıklar ve çekişmelerle dolu bir dünyaya sürüklendiler. Ayrıca, 1920'lerin saç modasındaki değişiklik, uzun saçlı kız kardeşlerin modası sonu oldu. 

Kardeşlerin serveti hızla eridi, evleri bir yangında kül oldu. 1938'de evleri yandıktan sonra, üç evli kardeş hayatlarının geri kalanını fakirlik içinde geçirdi. Sonuncu yaşayan kardeşleri Grace, uzun saçlarına dokunmadan yaşamayı tercih etti ve 1946 yılında vefat etti.

Sutherland kız kardeşler, geçmişlerinden geriye sadece bir dizi ders dolu hikaye ve uzun saçlarına dair fotoğraflar bıraktı. Bu hikaye, zenginlikten fakirliğe, gururdan alçakgönüllülüğe uzanan bir öğreti niteliğindedir.  Kız kardeşlerin hazin sonu bize "ne oldum değil ne olacağım" sözünü de hatırlattı.

Editör: Merve Dere