Merve Dere/Özel
Bunun ardından sosyal medyada, 6284 sayılı kanunda yer alan ve kamuoyunda yer alan “kadının beyanı esastır, yerine “Kadının kanıtı esastır” yorumlarına neden oldu. Peki sosyal medyada bu algının gerçeklik payı nedir? Bu konuya ilişkin Avukat İbrahim Said İğsen önemli açıklamalarda bulundu:
“Bu genelge, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında alınacak önlemleri belirleyen ve 2021-2025 yıllarını kapsayan IV. Ulusal Eylem Planı'nı duyuran önemli bir belgedir. Hükümet, sivil toplum, özel sektör ve vatandaşların iş birliğini vurgulayarak, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve toplumsal farkındalığın artırılması amacıyla bir dizi tedbirin alınacağını ifade etmektedir.
AMAÇ ŞİDDET MAĞDURLARININ ADALETE ERİŞİMİNİN KOLAYLAŞTIRILMASI
Belgede öne çıkan bazı önemli tedbirler arasında, mevcut mevzuatın etkin bir şekilde uygulanması, şiddet mağdurlarının adalete erişiminin kolaylaştırılması, koruyucu ve önleyici hizmetlerin ulaşılabilirliğinin sağlanması, kamu personelinin şiddetle mücadele konusunda eğitilmesi, toplumsal farkındalığı artırmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının devam ettirilmesi, kadına yönelik dijital şiddetle mücadele, erken yaşta ve zorla evliliklere karşı çalışmalar, kadınların iş gücüne katılımını teşvik etmeye yönelik faaliyetler ve kadına yönelik şiddetle mücadelede yerel düzeyde koordinasyonun sağlanması bulunmaktadır.
Ayrıca, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNIM) ve kadın konukevlerinin kapasitesinin güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede risk analizi ve yönetimi odaklı yaklaşım, sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması, dijital okur-yazarlık eğitimleri, teknik takip sistemlerinin etkin uygulanması gibi konular da vurgulanmıştır.
Avukat İbrahim Said İğsen kamuoyunda, söz konusu maddenin yanlış yorumlandığının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti:
GENELGENİN ASIL AMACI ŞİDDETİ ÖNLEMEK
Kamuoyunda, söz konusu maddenin yanlış yorumlanmasının sonucu ortaya çıkan beyan değil kanıt esastır algısı ise gerçeği yansıtmamaktadır. Genelgenin asıl amacı kadına şiddeti önlemeye yönelik olup şiddet eyleminin sebebini tespit etmeye ve bu eylemlerinin gerçekleşmesinden önce alınması gereken tedbirlere ve toplumu bilinçlendirmeye yöneliktir. Genelge içerisinde ‘’kanıta dayalı’’ ifadesi şiddet eyleminin sosyolojik olarak etkilerinin ve önlemlerinin alınması adına daha somut verilerle ve istatistiki olarak karşılaştırılma yapılmasını sağlamak adına saha çalışması yapılmasını düzenlemeyi kast etmektedir.
Avukat ibrahim Said İğsen, genelgenin asıl amacının kadınları korumaya yönelik olduğunu ve şiddeti azaltmaya yönelik olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:
Genelge, şiddet eylemi sonrası şüpheli hakkında tahkikat aşamasında hangi delillerin iddianameyi oluşturmada veya yargılamada dikkate alınacağına dair bir açıklama içermemektedir. Aksine cezayı ağırlaştırmaktan ziyade bilimsel bir metotla sorunun kökenine inerek ortaya çıkmasını önlemeyi amaçlamış ve gerçekten toplum adına atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Avukat İbrahim Said İğsen, bu genelgenin amacının toplumsal cinsel eşitliğini sağlamak yönünde olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
Bu düzenlemeler, kadına yönelik şiddetle mücadelede daha koordineli ve etkili bir yaklaşımı desteklemeyi amaçlar. Böylece, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yolunda atılan adımların izlenmesi ve değerlendirilmesi için güçlü bir altyapı oluşturulmuş olacaktır.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET KOORDİNASYON KURULU’NUN TEKRAR YAPILANDIRILMASI
Bu genelge, kadına yönelik şiddetle mücadelede bütünlüklü bir yaklaşımın benimsendiğini ve çok sayıda kurumun bu konuda iş birliği yapacağını göstermektedir. Kadına yönelik şiddetle mücadele Koordinasyon Kurulu'nun tekrar yapılandırılması da bu çabaların bir yansımasıdır. Bu çerçevede, kamuoyuna, sivil toplum kuruluşlarına ve diğer paydaşlara düşen sorumlulukların bilincinde olunması ve bu sürece katkı sağlanması önem arz etmektedir.
Ancak, belgede belirtilen önlemlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için şeffaf bir izleme ve değerlendirme mekanizmasının oluşturulması, veri entegrasyonu ve istatistik üretimi gibi konularda da titizlikle hareket edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.”dedi